Haber7 yazarı Taha Dağlı "AB'yle arayı düzeltmek için yapılacaklar listesi" adlı köşe yazısında, ikili ilişkilerin geldiği son durumu ele aldı.

Dağlı yazısında, AB'nin Türkiye'den istediklerini kaleme alırken, olası yaptırımlardan Ankara'nın yanında AB'nin de zarar göreceğini dile getirdi. Dağlı ayrıca, Avrupa'nın sınır güvenliğinin Türkiye'den başladığını hatırlatarak, "Biden'ın gelişiyle, AB, NATO ile arayı güçlendiriyor. NATO'nun yanına kendi bünyesinde de silahlı birlikler oluşturuyor. Ama unutulmasın ki, AB'nin sınır güvenliği Türkiye'den başlar ve bu hiçbir şekilde değişmez. Ne kadar silahlı gücün olursa olsun, sınırında NATO üyesi Türkiye'yi mi istersin yoksa tamamen dışlanmış Türkiye'yi mi? Hangisi AB için daha güvenli acaba?" ifadelerini kullandı.

İşte Taha Dağlı'nın o yazısı;

"Suriye ve Irak’tan çekil, PKK-PYD rahat etsin.

Libya’yı terk et, yaptığın anlaşmayı feshet, Doğu Akdeniz’de donanma değil bir tek kendi kıyında balıkçı teknen olsun.
Yunanistan ne derse kabullen, Ege sahillerinde sadece deniz girip, güneşlen.
Kıbrıs’ta Rumları tanı, Maraş’ı yeniden kapat, adada söz sahibi olmaya kalkma.
Karabağ’dan askerini çek, bir daha da Kafkasya’yla irtibat kurma.
Ayasofya’yı da derhal müzeye dönüştür.

AB’nin talepleri bunlar. Aksi halde "üyelik sürecini askıya alırız, üstüne bir de yaptırım uygularız" diyorlar.

Bu listede tek kelime bile abartı yok.
AP’nin Türkiye raportörü hazırladı, parlamentoda oylanıp, kabul edildi.
10 Aralık’taki zirvede görüşülsün diye AB liderlerine gönderildi.

Tehdit, "yaptırım uygularız, üyeliğinizi askıya alırız."
Gerekçe, "dış politikanız."
Neymiş o dış politika?
Raportör tek tek sıralamış, "Türkiye’nin Suriye’deki, Libya’daki, Doğu Akdeniz’deki, Kıbrıs’taki, Karabağ’daki politikaları, endişe veriyor, rahatsız ediyor" diye.

Saydıkları maddelerin tamamı, Türkiye’nin dış değil iç politikası aslında.
Hangisi, vazgeçilebilir?
Hangisinden geri adım atılabilir?
Suriye ile Irak’ı boş verelim, güneyimiz işgal mi edilsin?
Libya’dan, Doğu Akdeniz’den, Kıbrıs’tan çekilelim, mavi vatanı mı işgal ettirelim?
Kafkasya’yı boş bırakalım da doğumuzu Ermeni çetelerine mi peş keş çektirelim?

AB’nin "rahatsızız" dediği "dış politika" başlıklarının tamamı İstanbul kadar, Antalya kadar, Hatay kadar, Diyarbakır kadar, Kars kadar, Türkiye sınırlarının mevzusu.
Başka bir deyişle, AB’nin yaptığı direkt Türkiye’nin iç işlerine müdahale.

Hadi yaptık, diyelim.
Sırf üyeliği dondurmasınlar diye, söylediklerinin hepsini harfiyen yerine getirelim.
Ne olacak?
AB üyeliği mi verecekler?
Hayır.
2013’te duran kronometre yeniden işlemeye başlayacak o kadar.
Yani üyelik müzakerelerine devam.
Sonra bir problem daha, hadi bunu da değiştirin, diye sürecek, bu iş.

10 Aralık’ta toplanacaklar.
Bakalım, yaptırım falan uygulayabilecekler mi?
Daha önce bir çok kez denediler, hepsi fos çıktı.

Evet yaptırım güçlü bir silah.
Uygularlarsa Türkiye ekonomik yönden yara alır.
Ama yaptırım, aynı zamanda çift taraflı bir silah.
Yani karşı taraftakini vurayım dersin, vurursun ama aynı ateş dönüp, seni de yakar.
Çünkü AB-Türkiye ekonomik ilişkileri, tek taraflı değil, karşılıklı.

Ve dahası.
AB’nin taahhüt edip yerine getirmediği sözler var, bunun karşılığında elde ettiği göçmen imtiyazları var.
AB’nin en büyük baş ağrısı, göçmenler.
Bunu tek tutan ülke Türkiye.
2015’teki göç anlaşmasını bozmaya, Avrupa ülkelerinin yüreği yeter mi?

Biden’ın gelişiyle, AB, NATO ile arayı güçlendiriyor.
NATO’nun yanına kendi bünyesinde de silahlı birlikler oluşturuyor.
Ama unutulmasın ki, AB’nin sınır güvenliği Türkiye’den başlar ve bu hiçbir şekilde değişmez.
Ne kadar silahlı gücün olursa olsun, sınırında NATO üyesi Türkiye’yi mi istersin yoksa tamamen dışlanmış Türkiye’yi mi?

Hangisi AB için daha güvenli acaba?"

KAYNAK: HABER7

Yorumlar 0 Yorum Var