Türkiye ve Azerbaycan'ın her zaman birbirini desteklediğini belirterek, "Bugün Azerbaycan-Türkiye ilişkileri her alanda ortak yürütülmektedir." dedi.
Azerbaycan'ın Ankara Büyükelçisi Mammadov, ülkesinin bağımsızlığının 30'uncu ve Karabağ Zaferi'nin birinci yıl dönümü ile Türkiye-Azerbaycan ilişkilerini AA muhabirine değerlendirdi.
Mammadov, ülkesinin bağımsızlığına Türk halkının Azerbaycanlılar kadar sevindiğini belirterek, "Azerbaycan ve Türkiye birbirine her zaman karşılıklı destek sağlamış, iki halk birbirinin davasını kendi davası gibi görmüştür." ifadesini kullandı.
Azerbaycan Türklerinin, Çanakkale Savaşları'nda Anadolu'daki kardeşlerini canları pahasına yalnız bırakmadığını hatırlatan Mammadov, "Topraklarımız Ermenistan işgali altında olduğu zaman da Türkiye hak davamızı kendi davası gibi görmüş ve işgalin sonlandırılması için tüm platformlarda Azerbaycan'ı tereddüt etmeden desteklemiştir." dedi.
Mammadov, Mustafa Kemal Atatürk'ün, "Azerbaycan'ın sevinci bizim sevincimiz, kederi bizim kederimizdir." ve Haydar Aliyev'in "Biz bir millet, iki devletiz." sözlerini hatırlatarak, şöyle devam etti:
"Azerbaycan-Türkiye ilişkileri, bugün iki devletin cumhurbaşkanlarının gayeleri ile sağlam temellerle ilerlemektedir. Son 30 yılda Azerbaycan Türkiye ilişkileri her zaman yükselen dinamik ile gelişmiş, klasik devletler arası iş birliği anlayışının üzerinde olmuş ve dünyada benzeri olmayan eşsiz bir örnek niteliği taşımıştır. Bugün Azerbaycan-Türkiye ilişkileri her alanda ortak yürütülmektedir"
İŞ BİRLİĞİ VE DAYANIŞMA
Mammadov, Türkiye ve Azerbaycan'ın iş birliğinin küresel güvenlik, barış, kalkınma ve istikrara önemli katkı sağladığını belirterek, iki ülkenin küresel terörizmle mücadelenin ön saflarında yer aldığının da altını çizdi.
Türkiye ve Azerbaycan'ın iş birliğiyle hayata geçirilen enerji projelerinin Avrupa'nın enerji güvenliği ve tedarikine önemli katkı sağladığını vurgulayan Mammadov, "Bu hususta birlikte gerçekleştirdiğimiz Bakü-Tiflis-Ceyhan petrol boru hattı ve Güney Gaz Koridoru projeleri dünya ve Avrupa'ya Hazar denizinin hidrokarbon ihtiyatlarının ihracına imkan yaratmıştır" dedi.
Mammadov, iki ülkenin küresel taşıma alanında attığı adımlara da dikkati çekerek, Bakü-Tiflis-Kars demir yolu sayesinde Çin'den gönderilen yüklerin kısa zamanda Azerbaycan ve Türkiye topraklardan geçerek Avrupa'ya ve ötesine ulaştırılabildiğini belirtti.
Türkiye ve Azerbaycan'ın önderliğinde geliştirilen üçlü mekanizmaların bölgedeki barışçıl iş birliği ve ekonomik kalkınmaya önemli katkı sunduğunu dile getiren Mammadov, "Vatan savaşından sonra, Azerbaycan ve Türkiye geliştirdikleri başarılı üçlü platformlar tecrübesini daha da ileriye götürerek, yaklaşık 30 yıldır Azerbaycan'a karşı işgalci siyaset yürüten Ermenistan'a 3+3 platformunu sunmuştur" ifadesini kullandı.
Mammadov, Şuşa Beyannamesi'ne ilişkin ise "Azerbaycan ve Türkiye, iki kardeş devlet olmanın yanı sıra resmen müttefik devletler olmuştur" dedi.
"AZERBAYCAN ORDUSU, TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ MODELİNE GEÇİYOR"
İki ülkenin, 15 milyar dolar olarak belirledikleri ikili ticaret hacmi hedefine ulaşmak için gerekli potansiyeli taşıdığını söyleyen Mammadov, karşılıklı yatırımların artarak çeşitlenmesi gerektiğini belirtti.
Türkiye ve Azerbaycan'ın, teknoloji alanında yapacağı yatırım ve ortak çalışmaların önemini işaret eden Mammadov, iki ülkenin çağdaş dünyanın gerçekleriyle uyumlu, birbirini tamamlayan projelere odaklanması gerektiğini vurguladı.
Mammadov, savunma iş birliğine ilişkin ise "Azerbaycan ordusu, Türk Silahlı Kuvvetleri modeline geçiyor. Bunun için Azerbaycan ordusu ile Türk Silahlı Kuvvetleri arasında iş birliği, eğitim ve ortak tatbikatlar günbegün artmaktadır. Askeri alanda iş birliğimizin daha da artırılması ve Silahlı Kuvvetlerimizin karşılıklı uyumlu faaliyet gerçekleştirmeleri için karşımızda büyük görevler durmaktadır" değerlendirmesinde bulundu.
Aynı kültür, dil ve dini paylaşan iki ülkenin kendine özgü kültürel zenginliklerini karşılıklı tanımasının da çok önemli olduğunu anlatan Mammadov, iki devletin ortak kültürünü dünya çapında tanıtmak için iş birliği yürütmesi için de büyükelçiliğin elinden gelen desteği sunacağını belirtti.
İki ülke vatandaşlarının 1 Nisan'dan itibaren iki ülke arasında kimlikle seyahat edebilmesinin turizmin gelişmesine katkı sağladığını dile getiren Mammadov, yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgınının sona ermesiyle, karşılıklı pasaportsuz seyahatin olumlu sonuçlarının daha iyi görüleceğini kaydetti.
"ERDOĞAN'IN AZERBAYCAN'I HER ZİYARETİ TARİHİ NİTELİKTE"
Mammadov, iki devlet başkanının karşılıklı ziyaretlerinin geleneksel bir hal aldığını söyleyerek, "Bu hususta özellikle vurgulamak isterim ki son bir yılda Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan'ın Azerbaycan'a gerçekleştirdiği her ziyaret tarihi nitelikte olmuştur." diye konuştu.
Erdoğan'ın 2020'nin aralık ayında Bakü'ye, bu yıl haziran ayında Şuşa'ya yaptığı ziyaretlerin Azerbaycan'da büyük coşkuyla karşılandığını anlatan Mammadov, Erdoğan'ın 26 Ekim'de Fuzuli Uluslararası Havalimanının açılışına katıldığı ziyareti ise şu sözlerle ifade etti:
"30 yıla yakın bir dönemde Ermenistan'ın işgali altında olan, taşı taş üzerinde bırakmadan tamamen dağıtılan, mayınlanan ve geçen yıl kurtarılan topraklarımızda kuruculuk işlerinin ne kadar hızlı gittiğini, Azerbaycan-Türkiye iş birliğinin nasıl sonuçlar doğurduğunu tüm dünyaya gösterdi. Bu işlerin örneklerinden olan işgalden kurtarılan bölgelerin ilk hava kapısı niteliği taşıyan Fuzuli Uluslararası Havalimanı'nın açılışı 8 aylık bir sürede iki devletin neler yapabildiğini sergilemiştir."
Mammadov, Fuzuli Uluslararası Havalimanı'nın, işgalden kurtarılan bölgelerin "ilk hava kapısı", barış ve bölgesel kalkınmanın ilk projelerinden biri olduğunu dile getirerek, batı ve doğu arasında önemli transit geçiş noktasındaki havalimanının, Zengezur koridorunun açılmasıyla çok daha önemli bir güzergah olacağını anlattı.
Havalimanının, "Ermenistan tarafından harabeye çevrilen bölgelerin turizm potansiyeline katkı sunmasını beklediklerini" söyleyen Mammadov, "Azerbaycan'ın kültür başkenti olan Şuşa'ya yabancı turistlerin ziyareti için de bu havalimanı mühim rol üstlenecektir." dedi.
"ZENGEZUR KORİDORU AÇILACAK VE BU, BÜTÜN TÜRK DÜNYASINI BİRLEŞTİRECEKTİR"
Mammadov, Azerbaycan'ın batı illeri ile Nahçıvan'ı birleştirecek Zengezur koridorunun açılmasına ilişkin son durumu ise, şöyle değerlendirdi:
"Zengezur koridorunun açılması 10 Kasım 2020 tarihinde imzalanan ve savaşı sonlandıran üç taraflı beyannamede gösterilmiştir. Ermenistan bu koridoru açmak için taahhütte bulunmuştur. Son bir yılda bu istikamette bazı görüşler gerçekleşiyor. Sonunda Doğu Zenguzur Bölgesi'nde bulunan Zengilan'dan geçen Zengezur koridoru açılacak ve bu, bütün Türk dünyasını birleştirecektir.
Zengezur koridoru aynı zamanda Avrupa'dan Asya'ya ve geriye uluslararası taşımacılığa yeni alternatifler sağlayacak, bölgedeki devletlerin, o cümleden Ermenistan'ın gelişmesine katkıda bulunacaktır. Bu proje bölgedeki başka benzer projelere rakip değil tamamlayıcı olacaktır."
ZAFER BAYRAMI
Karabağ'ın işgalden kurtarılışına ilişkin, 8 Kasım'da kutlanan Zafer Bayramı'nı da değerlendiren Mammadov, bu günün milli sevinç ve gururu temsil ettiğini kaydetti.
Mammadov, Azerbaycan'ın işgale son verip toprak bütünlüğünü sağlayarak, uluslararası kamuoyunun 30 yıllık suskunluğuna ve umursamazlığına gereken yanıtı verdiğini söyledi.
Ülkesinin ordusu, halkı ve başkomutanının birliği sayesinde Ermenistan'ı ağır mağlubiyete uğrattığını ve bundan sonra iyi niyet adımlarının suistimal edilmesine göz yummayacağını herkese gösterdiğini dile getiren Mammadov, "Ülkemiz tarihe altın harflerle geçen bu haklı zaferini kutlarken onu bizlere yaşatan kahramanlarımıza saygı ve hürmetlerimizi bildiriyor, şehitlerimizin hatırası önünde baş eğiyoruz ve gazilerimize şifalar diliyoruz" dedi.