Sarıkamış Harekatı'nın 107. yılı anma etkinlikleri çerçevesinde Kars'taki etkinliklere katılan Haber 7 Genel Yayın Yönetmeni Osman Ateşli, bugünkü köşe yazısında Sarıkamışla ilgili yüreklere dokunan bir hikayesini anlattı.
"Şehit Abdullah Dedemin izinde" olarak nitelendirdiği hikayede dedesinin Sarıkamış anısını kaleme alan Osman Ateşli, Rusların işgal girişimine karşı köylerde sergilenen vatanperverlik örneğini de gözler önüne serdi.
İşte dikkat çeken o köşe yazısı:
Hafta sonunu Gençlik ve Spor Bakanı Mehmet Muharrem Kasapoğlu'nun davetlisi olarak Sarıkamış’ta geçirdik. Artık geleneksel hale gelen Sarıkamış Harekatı'nın 107'nci yıl dönümü anma etkinliklerine katılma imkânı bulduk. Fani dünyada bir mezar taşı bile olmayan isimsiz kahramanlarımızın aziz hatıralarını bir kez daha saygıyla yâd ettik.
Sarıkamış’ın bizim ailede çok ayrı bir yeri var. Büyükbabamın babası Abdullah Dedemin 1914 yılında Sarıkamış’ta şehadete yürüyenler arasında olduğunu düşünüyoruz. Büyük dedemin acı hikayesini Mahmut Ali büyükbabamdan defalarca dinlediğimi anımsıyorum. Çocukluğumda pür dikkat kesilerek dinlediğim dokunaklı hikâyeyi özetle aktarayım;
Osmanlı’nın son dönemleri… Ruslar Kafkasları aşıp doğu illerimizde işgallere başlamış. Anadolu’nun dört bir yanına seferberlik çağrıları yayılıyor. Yaşlısı genci, kadını erkeği fark etmiyor herkes cepheye koşuyor.
Aktarılanlara göre Abdullah Dedem köyümüzün imamı… Aynı zamanda köydeki askerlik çağı gelen gençlerin orduya katılımını sağlama vazifesini de yürütüyor. Ne fayda! Gençler askere katılma konusunda pek gönülsüz. Abdullah Dedem, vatan elden giderken köyden istekli genç çıkmamasına fena içerleniyor. Kendi ismini listenin başına yazdırarak cepheye koşuyor. Gidiş o gidiş. Kara haberi bile geri gelmiyor. Emine Ninemiz dul, Ahmet’i, Mehmet’i, Süleyman’ı, Mahmut Ali’si, Zühre’si, Şakire’si, Kerime’si ise daha küçücük yaşlarında yetim kalıyor.
Sarıkamış davetini tereddütsüz kabul etmemde bu acı hikâyenin büyük etkisi var. Sarıkamış’a da defalarca dinlediğim bu dokunaklı hikâyeyi hafızamda canlandırmaya çalışarak gittim. Bugüne kadar seyahat fırsatı oluşturmadığıma hayıflandım. Kendimi “Kısmet bugüneymiş” diyerek avutuyorken yakaladım.
Yaygın rivayete göre 90 bin, kimine göre tam 60 bin şehit. “Beyaz kar üstünde can veren isimsiz kahramanlar başka hangi hikâyenin kahramanıdır acaba” diye düşündüm durdum.
Kim bilir..!?
107 yıl önce dondurucu soğukta gözünü kırpmadan ölüme yürüyenlerin hüzünlü hikayeleri zihnimde kurgulandı. Soğuktan korunmak için bedenimi saran korunaklı kıyafetlerime sokuldukça utandım. Bu vatan için canlarıyla bedel ödeyenlerin aziz hatırasını yaşatmak, canlı tutmaya çalışmak düştü avuçlarımıza… Eritmeden, kaybetmeden atiye taşıma kararlılığımız yineledik. Yüreğimizde vatan sevgisinin sıcaklığı tazelendi. Sıcaklığın eksi 10’ları bulduğu havada aynı duyguyla yürüyen binlerle beraber…
Kahraman ecdadımızın kar gibi beyaz anısının sembolleştirildiği Kardan Heykeller,107 yıl önceki günü dondurmuş gibi duruyordu adeta karşımızda… Şehitlere saygı yürüyüşünde Sayın Bakanlarımız M. Muharrem Kasapoğlu, Hulusi Akar ve Derya Yanık’a 81 ilden gelen binlerce gençle birlikte eşlik ettik. Gençlikle beraber, 107 yıl önce donarak şehit olan dedelerimizin izlerini aradık Sarıkamış’ın ayazında... Dudaklarımızdan dökülen İhlaslar, Fatihalar, dualar, tekbirler birbirine karıştı. 4 kilometreyi aşan yürüyüşte slogana dönüştürülen ifadeyle “gençlik şühedanın izini sürdü.”
“Şehitler ölmez, Vatan bölünmez.” haykırışlarıyla al bayraklar beyaz kar örtüsünü gelincik tarlası gibi kızıla boyarken… Allah’u Ekber Dağları’nda tekbir seslerine karışan ezgi ise için için yüreklerimize işledi;
Sarıkamış üstünde kar,
Kar altında Mehmedim yatar,
Gülüm donmuş kara dönmüş,
Gören sanmış yarini sarar
Kimi Yemen kimi Harput,
Üzerinde ince çaput,
Avut yiğit gönlün avut,
Yar sarmazsa Mevlam sarar.
Geri dönmeyi asla düşünmeden, vatan için canlarını seve seve feda eden aziz şehitlerimizi bir kez daha rahmet ve minnetle yad ettik.
Bakan Kasapoğlu’nun “Bu vatanı geleceğe taşıyacak gençlere yatırım yapmaya devam edeceklerini, tarih bilinci olan, değerlerine sahip çıkacak şuurlu bir gençlik yetiştirmek için mücadeleden vazgeçmeyeceklerine dair sözleri ise geleceğe dair tazelenmiş umudumuz oldu.