Susturun şu narin söğüt dallarını içimde
Böylesi bir yenilgiyi beklemiyordum bilin
Kuyuya düşen yusuf
İhbar edilmiş isa: beni siz tanırsınız ancak
Bana gölge yok söğüt dallarından soluklanacak

Oysa fazlaca suskunum; bilinmiyor ülkesi bana çarpan acının
Bir çingen bulsa beni bakmadan ardına kaçacak
Batakhaneler konferanslar düzenleyecek belki de
Zenciler, beyazlar ve pahalı kadınlar bir araya gelecek
Şimdi nasıl gelsin derdi başka günlerden kalmış yüzüm aranıza
Nasıl bahsedeyim size bu cilveli suçlarımdan
Sararıyor yanaklarım işte kantodan, tenhadan ve sevimsiz çıbanlardan

Soyunup manşet olsam zarar eden bir gazeteye,
Örtülse kırbaçta aylak kalmış vücudum
Aklım çelinse,
Zarif bir şekilde ölsem; ilk iş gününde utangaç bir dilencinin
Sovyetlerden medet umacaklar gülümsetecekse sizleri
Analarının kanserlerine alışacaksa evlatlar
Simsarlar kandırmayacaksa evine dönen askeri
Kalkın halay çekelim, ben orada öleceğim

Sanmayın bir merasim talebim olacak sizlerden
Çoktandır yerimi yadırgamıştım zaten
Pahalı istekleri olmuştu dersiniz ardımdan
Meselâ sevmek istemişti diye söylersiniz nezle olmuş bir kızı
Belki bilmez, farkına da varmadınız kim bilir
Hiç mektubu gelmeyen onbaşıların uykusu var cebimde
Bakın rahip oldunuz birden nasıl sus kesildiniz
Düğün sesi geliyor; vakit tamam galiba

Yorumlar 0 Yorum Var