Sabah gazetesi yazarı Mahmut Övür Türkiye'de mülteci konusundaki provokasyonda dış bağlantılara dikkat çektiği "İngilizler Özdağ’ı sever" başlıklı bir yazı kaleme aldı. Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ'ın ortaya çıkan yıllar önceki bir videosunda başarılı bir algı operasyonun nasıl yapılacağına ilişkin sözleri mülteci provokasyonundaki dış bağlantıları ve bugün yaşananları destekler nitelikte.
Birkaç haftadır Suriyeliler başta olmak üzere sığınmacı ve mültecilere yönelik bazı görüntüler servis edilerek bir provokasyon sahneleniyor.
Irkçı söylemlerle tepki çeken Ümit Özdağ'ın halkın bir yalana nasıl ikna edileceğine dair maddeleri sıraladığı Takvim'in ortaya çıkardığı yıllar önceki konuşması Türkiye'de mültecilere karşı zaman içinde kin ve nefret tohumlarının nasıl ekildiği ve şimdi karanlık odakların bunların meyvelerini nasıl topladığını anlatması açısından önemli:
ÖZDAĞ MADDE MADDE NASIL OLACAĞINI AÇIKLADI
Ümit Özdağ'ın söz konusu konuşmasında saydığı maddelerin bugün sığınmacılar meselesinde birebir uygulanması dikkat çekici.
İşte Özdağ'ın yıllar önceki konuşması;
Diyelim bir haber okudunuz:
"Ay'da petrol var!"
Petrolün oluşması için bitkilerin fosilleşmesi gerekmekte... Ay'da bitki olmadığına göre, Ay'da petrol de yoktur.
Ama siz, Ay'da petrol olduğuna toplumu inandırmak istiyorsanız, yine de bunu doğru tekniklerle yapabilirsiniz.
Önce bazı uzmanlar, "Ay hakkında bilinenlerin yeterli olmadığını, Ay'daki petrol kaynaklarının dünyamız için yeni bir kaynak olduğunu" yazarlar. Bu kaynaklara dayanarak gazeteler, televizyonlar haber üretir, sempozyumlar düzenlenir.
İnsanlar, "Petrol biterse biz ne yaparız, neyle ısınırız, neyle arabalarımızı kullanırız?" endişesine kapılırlar. Bu sırada Ay'da petrol bulunması ihtimalinin yüksek olduğunu belirten bilimsel görüşler iyice güçlenir.
"Ay'da petrol yok!" diyenlere karşı kampanya açılır, bu görüşlere "yetersiz, bilimsel değil!" denilir, hatta bu görüşlere "ambargo" da konur, televizyonda açık oturum düzenlenir, onlardan birinin karşısına "Ay'da petrol var!" diyen beş kişi çıkarılır, adamın söyledikleri güme gider. Herkese beşer dakika konuşma hakkı tanınarak, demokratik hale getirilir, beş dakikaya yirmi beş dakika...
Ay'da petrol olduğunu ispatlamak için geniş ve güçlü bir mali fon kurulur ve fon istenildiği gibi dağıtılır.
Ay'da petrol olduğu görüşü popülerleştirilir. Mesela "Ay'da Petrolü Sevenler Derneği" kurulur; göğüslerinde "Ay'da petrol var!" yazılı tişörtler yapılır, bedava dağıtılır. Ay'daki benzin istasyonunda arabasına benzin koyan astronot Coca-Cola içip "Yarabbi şükür!" diyebilir. Televizyon dizileriyle anlaşılır, senaryonun orasına burasına "Ay'da petrol var!" görüşünü destekleyen sahneler eklenir.
Ay'da petrol olduğuna inanmayanlar bile "Tamam, Ay'da petrol var. Eğer aranacaksa biz arayalım, ama onurumuzla arayalım!" noktasına gelirler.
"İNGİLİZLER CEMAL PAŞA'NIN HAYRANI ÜMİT ÖZDAĞ'I DEVREYE SOKTU"
Konuyu köşesine taşıyarak uluslararası aktörlere dikkat çeken Sabah gazetesi yazarı Mahmut Övür, "Bölgeyi ve geçmişte Türkiye'ye yönelik istihbarat operasyonlarını iyi bilen yazar İsmail Nacar şöyle diyor: "İngilizler gayet hesaplıdır. Altyapıyı hazırlarlar ama kendileri görünmez. Türkiye'deki Suriyelileri devreye sokarak Türkiye ile Arap coğrafyasını karşı karşıya getirmek istiyorlar. Tıpkı geçen yüzyılın başında İngilizlerin Cemal Paşa'ya yaptırdıkları gibi... Şimdi de Cemal Paşa'nın hayranı Ümit Özdağ devrede. İngiltere'deki lobi eskiden beri Özdağ'ı sever. Önümüzdeki süreçte çok daha kışkırtıcı eylemler olabilir, onun için dikkatli olmak lazım." dedi.
Sabah gazetesi yazarı Mahmut Övür'ün ‘İngilizler Özdağ’ı sever’ başlıklı yazısı;
Seçim sürecine girildi ya, artık açık açık operasyon timleri de harekete geçti. Kirli oyunun başrolünde de tanıdık bir isim var; aylardır ırkçı fikirleriyle toplumu kışkırtan Ümit Özdağ... Ramazan ayında da boş durmadı, sponsoru olduğunu söylediği "Sessiz İstila" filmini de piyasa sürdü.
Hayali bir tezle sadece toplumu kışkırtmak için devreye sokulmuş pespaye bir film bu. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, gerçeklerle ilgisi olmayan filme sert tepki verdi:
"Piyasaya sürülen 'Sessiz İstila' bir edepsizliktir, bir yalandır. Sosyal medya üzerinden toplumu tahrik eden ve direkt hükümeti hedef alan saldırıyla karşı karşıyayız. Bot hesaplarla kamuoyu oluşturmaya çalışılıyor."
Bu filmle Türk toplumu kışkırtılarak Suriyeli sığınmacılara tepki göstermesi isteniyor. Bu konuda yalnız da değiller. Başta CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere birçok siyasi aktör de bu kirli alanda siyaset yapmayı Özdağ'a kaptırmamak için "yalan" üzerine yalan söylemekten çekinmiyor. Onların amacı da farklı değil; Türkiye'yi sığınmacılar üzerinden kaosa sürüklemek.
İşte İçişleri Bakanı Soylu, bu kirli tuzağı gördüğü için isyan etti ve Özdağ'ın siyasi rolünü tarif etti:
"Soros çocuğudur ve operasyon çocuğudur. İstihbarat elemanı olduğu apaçık bellidir."
Aslında işin arka planında siyasi aktörleri de kullanan küresel bir operasyon var. Dikkatinizi çekmiştir, bir süre önce Başkan Erdoğan 1 milyon Suriyeli sığınmacının güvenli bölgeye taşınacağını, bunun için 8 aşamalı bir plan hazırlandığını söyledi. Ortalık büyük oranda bu planın sızmasından sonra karıştı. Çünkü bu plan ve yeni bölge politikası, sadece Esad'ı ve PKK'yı değil, hatta onlardan daha fazla ABD ve İngiltere'yi rahatsız etti.
Tıpkı "Çözüm Süreci" gibi Türkiye'nin göçmen meselesini çözmesini, özellikle 100 yıl önce bölgeyi dizayn eden İngilizler istemedi.
Bakan Soylu, TGRT'ye yaptığı açıklamada bu gerçeği şu sözlerle dile getirdi:
"Bu olayların hepsi bir merkezden yönetiliyor. Batı eksenini AB ve ABD oluşturuyor. Büyükelçilerin içinde olduğu operasyon yapılıyor. AB, Türkiye'nin 'göçmen deposu' olmasını istiyor. Bu teklifi kaç kere getirdiler. Bizim yaptığımız insanlık yetmiyor. Tam tersini istiyorlar. Tamamen Türkiye'yi daha sonra operasyon yapabilecekleri bir sistemin içerisine düşürmek istiyorlar."
Türkiye'nin bugüne kadar 500 bin Suriyeliyi gönderdiği "güvenli bölge"ye şimdi de 1 milyon göçmen daha göndermesi ve onlara güvenli bir yaşam imkânı sunması hiçbirinin işine gelmiyor. Bu politikayı, Türkiye'nin hem Suriye'de hem de bölge halkları nezdinde itibarını artıracağı için engellemek istiyorlar.
Bölgeyi ve geçmişte Türkiye'ye yönelik istihbarat operasyonlarını iyi bilen yazar İsmail Nacar şöyle diyor:
"İngilizler gayet hesaplıdır. Altyapıyı hazırlarlar ama kendileri görünmez. Türkiye'deki Suriyelileri devreye sokarak Türkiye ile Arap coğrafyasını karşı karşıya getirmek istiyorlar. Tıpkı geçen yüzyılın başında İngilizlerin Cemal Paşa'ya yaptırdıkları gibi... Şimdi de Cemal Paşa'nın hayranı Ümit Özdağ devrede. İngiltere'deki lobi eskiden beri Özdağ'ı sever. Önümüzdeki süreçte çok daha kışkırtıcı eylemler olabilir, onun için dikkatli olmak lazım."