Cumhurbaşkanı Erdoğan Almanya ziyareti dönüşünde uçakta aralarında Ülke TV Genel Yayın Yönetmeni Hasan Öztürk'ün de bulunduğu gazetecilerle gerçekleştirdiği söyleşide gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu.

"İSTİHBARAT TEŞKİLATIMIZI DEVREYE SOKTUK, ŞİMDİ ONLAR BU KONUYU ARAŞTIRIYORLAR"

SORU: Benim sorum bugün ortaya çıkan mektupla ilgili. İsrailli rehinelerin aileleri size seslendiler. Bir insani müdahalede bulunma imkânınız olabilir mi? Rehinelerden haber almamız hatta kurtarılması noktasında.

Hamas’ın elinde tuttuğu İsraillilerin ailelerince tarafıma yazılmış mektupta bizim yakınlarının salıverilmesi ile ilgili devreye girmemiz talep ediliyor. Biz İsraillilerin de Filistinlilerin de esir tutulmasını istemeyiz. Daha önce de açıkladığım gibi Hamas’ın bu insanları bırakmamak gibi bir bakış açısı yok. “Bırakırız” diyorlar zaten. İstedikleri İsrail tarafından hukuksuzca tutuklanan küçük yaştaki çocuklardan tutun annelerin ve babaların da aralarında bulunduğu tutsakların salıverilmesi. Düşünün İsrail yönetimi 5 yaşındaki çocukları tutuklayacak kadar insanlıktan çıkmış durumda. İsrail’in sivil katliamlarından Hamas’ın elindeki rehinelerin bir bölümü etkilenmiş durumda anladığımız kadarıyla. İşin şöyle bir yönü de var. İsrailli aileler bize bu yöntemle ulaştıklarına göre kendi hükümetlerinden umudu kesmişler. Zaten İsrail’in Gazze’de şu ana kadar ki tutumu kendi vatandaşları dahil orada kim varsa katletmek şeklinde. Bu konuyla ilgili İstihbarat Teşkilatımızı devreye soktuk, şimdi onlar bu konuyu araştırıyorlar. Bir netice alabilmek için çalışıyoruz. Netice alabilirsek ne ala.

SORU: Filistin meselesini bu denli savunan Türkiye gibi bir ülke ve sizin gibi bir lider var mı? O da benim ve bizim gibi bu işe asılıyor diyebileceğiniz biri var mı?

Herkes elinden geldiğince bir şeyler yapmaya gayret ediyor. Türkiye’nin bu haklı davaya tam desteği Filistin’in sesinin duyulmasını sağlıyor. Bizler tarihsel sorumluluğumuzun bilincindeyiz ve buna uygun hareket ediyoruz. Niyetimiz halis olduğu için ortaya koyduğumuz tezlerin haklılığına itibar da o derecede artıyor. 

En son İslam İşbirliği Teşkilatı ve Arap Ligi ortak zirvesinde de yine bu itibarın sonuçlarını gördük. Zirvenin sonuç bildirgesini bizim önerilerimiz ve tezlerimiz şekillendirdi. Bunu son derece kıymetli buluyorum. Artık hemen hemen her konuda Türkiye’nin ne dediğine tüm dünya bakıyor. Biz de milletimizden aldığımız güçle, Türkiye’nin itibarına yakışır çıkışlar yapıyoruz. Bizim sesimizin gür olmasının temel dayanağı, arkamızda dimdik duran milletimizin güveni ve sarsılmaz desteğidir. Biz bu millete bir söz verdik, dikleşmeden dik duracağız dedik. Bu ülkenin ve kardeşlerinin itibarını, onurunu asla yere düşürmeyiz, her yerde en güçlü biçimde savunuruz.

SORU: Avrupa Birliği ülkelerinin bundan sonraki tavrını Gazze konusunda özellikle nasıl değerlendiriyorsunuz? Çünkü Avrupa başkentlerinde kitlesel eylemler her geçen gün artıyor. 

Avrupa Birliği ülkelerinin tutumunu göreceğiz. Almanya Başbakanı Scholz’a da dedim. Berlin'de gösteriler vardı. Fransa'da var. İngiltere'de var. Amerika'da var. Beyaz Saray’ın önüne kefenleri getirip yerleştirdiler. Bunlar herhalde dünyaya bir mesaj veriyor. Scholz’a  “121 ülke insani ateşkese ‘evet’ diyor. 40 ülke maalesef çekimserler arasında. Sizi de onların arasında gördük, buna da üzüldük.” dedim. Onun için bizim şimdi yeni yapacağımız tur çok önemli. Bu turda belki dolaşacağız belki telefon diplomasisiyle sürdüreceğiz ama bu takibi devam ettireceğiz. İsrail’in barbarlığı, orantısız güç kullanımı, pervasızlığı artık birçok ülke tarafından eleştiriliyor. 

SORU: Malumunuz İsrail'in zulmü ortada. Netanyahu’nun aslında bu yöntemlerini açıklama yolu da ilginç kehanetler üzerinden ilerliyor. Dolayısıyla siz de geçtiğimiz günlerde “güçlü olmazsak bizi bu topraklarda yaşatmazlar” dediniz. Çok önemli bir ifadeydi. Son dönemde Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, MİT, İçişleri Bakanlığı, Emniyet’ten çok yönlü ve çok boyutlu operasyonlar görüyoruz. Türkiye neye hazırlanıyor bölgesel ve küresel olarak?

Karabağ'da neye hazırlandıysak, Libya'da neye hazırlandıysak, aynı şekilde Türkiye'deki terörle mücadelesinde Allah'a hamdolsun adeta terörü ortadan kaldırdıysak, yarın bir gün başımıza gelebilecek herhangi bir terslikte eğer güçlü bir orduya sahipsek, güçlü bir polis teşkilatına sahipsek kimse kalkıp da bizimle cirit atamaz. Bunun için her an hazır olmamız lazım. Bizim şu anda insansız savaş uçakları bizim en güçlü olduğumuz alan. Bunun yanında deniz kuvvetlerinde iyi bir yerdeyiz. Karada zaten hamdolsun gayet iyiyiz. Şu anda NATO ülkeleri içerisinde karada beşinci sıradayız. Özellikle komando güçlerimiz gayet iyi, daha da iyi olacak. Buralardan taviz vermemiz mümkün değil. Türkiye daha güçlü bir geleceğe, hep sözünü ettiğimiz Türkiye Yüzyılı’na hazırlanıyor.

Coğrafyamızdaki hadiseleri yakından takip ediyorsunuz, bu bölgede güçlü olmak zorundayız. Osmanlı’nın son dönemlerini hatırlayın lütfen. Güçten düştüğü vakit dört bir cepheden saldırılar artmış ve bir cihan imparatorluğu yıkılmıştı. Tarihimizden derslerimizi aldık, alıyoruz. Türkiye her şeyden önce caydırıcı olacak ki, güçlü duruşuyla varlığını sürdürsün. Bunun için her alanda gelişme şarttır. Sadece silah değil, teknoloji de üretmeliyiz. Dostlarımızı üzmemek, düşmanlarımızı sevindirmemek için çok çalışmalı ve başarılı olmak zorundayız. Hiçbir ülke endişe etmesin. Çünkü büyük ve güçlü bir Türkiye dünya barışına hizmet eder. Bunu defalarca kanıtladık ve aynı istikamette ilerlemeye devam ediyoruz. Kimse şüphe duymasın. Dünyanın vicdanı, merhametli yüzü olan Türkiye, gücünü de tüm imkanlarını da insanlık onuru için kullanır.

Yorumlar 0 Yorum Var