İslam Düşünce Enstitüsü Başkanı Mehmet Görmez, İslam'da savaş hukuku ve savaş ahlakını anlattı. Peygamber Efendimizin uygulamalarını ve hadislerini de aktaran Görmez, Mekke'nin fethinde Peygamberimizin sahabelere verdiği üç derse dikkati çekti.
Mehmet Görmez'in konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:
PEYGAMBER EFENDİMİZİN MEKKE’NİN FETHİNDE VERDİĞİ ÜÇ DERS
Mekke’nin fethine giderken savaş hukuku ve savaş ahlakına verdiği üç ders.
Ordu Medine’den çıkarken sancak Saad bin Ubade’nin elindedir. Saad bin Ubade, devesinin üzerinde yükselerek şöyle bir konuşma yapar:
“Bugün etin kemikten ayrılan zorlu savaş günüdür. Bugün Allah’ın kan dökmeyi bize helal kıldığı gündür. Bugün Allah’ın Kureyş’i zehir kılacağı gündür.”
Mekkelilerden çok çekti Müslümanlar. Hicrete zorlandılar, Medine’de onlardan kalmak için savaşlar düzenlendi. Herkeste bir öfke var, beşer neticede. Fakat ona rağmen kin ve öfke kokan bu ifadeler, Allah Resulünü rahatsız etti. Elinden sancağı alarak oğluna, bir başka rivayete göre de Hazreti Ali’ye verdi. Ve sonra şu konuşmayı yaptı.
“Bugün merhamet günüdür. Bugün Allah’ın kan dökmeyi haram kıldığı gündür. Bugün Allah’ın Kureyş’i aziz kılacağı gündür.”
Birinci dersi bu şekilde verdi. Yola koyuldular. Fakat yolda bir çalının dibinde üç tane yavru yavrulayan bir köpek gördü Allah Resulü. Devesinden indi, köpeğine ve yavrularına merhametle baktı. Sonra bir sahabeyi yanına çağırdı, ‘Sen bu yavruların yanında ordu zarar vermesin diye nöbet bekleyeceksin’ dedi.
Üçüncü dersi Mekke’ye girerken verdi. ‘Ebu Sufyan’ın evine giren güvendedir, kapısını kapatıp evine giren güvenlidir, her kim Mescid-i Haram’a sığınırsa güvendedir’ dedi. Sonra herkesi topladı. Önce onlara, ‘Size ne yapacağımı zannediyorsunuz’ diye sordu. Sonra şöyle dedi: Bugün size Yusuf’un kardeşlerine söylediklerini söylüyorum. Bugün size bir kınama bile yoktur.
Bazıları Hazreti Peygamber’in bu talimatına uymadılar. Resulullah Halid bin Velid’i bu kabile üzerine gönderdi. Halid bin Velid bu kabileden bazılarını öldürdü. Bunu duyunca Peygamber Efendimiz şöyle dedi: Allah’ım, Halid’in yaptıklarından ben beriyim, sana sığınıyorum. Ve Hazreti Ali’yi göndererek öldürülen insanların diyetlerini ödetti.
İki dünya savaşının vahşetine şahit olan insanlık büyük acılar tecrübe etti ve bir daha yaşamamak için de sözde bir sözleşme imzaladı. 1850’lerde sözleşmeler imzalandı. Savaşta hastalar ve yaralılar, siviller, savaş esirleriyle ilgili protokoller imzalandı. Bu ek protokoller ise savaş mağdurlarıyla ilgili oldu. Savaş hukukunun cüzi bazı kısımlarını ihtiva ettiği halde ne Ruanda’da ne Bosna’da ne Afganistan’da uygulanmadı. Gazze’deki vahşette, katliamda esamesi bile okunmuyor. İnsanlık büyük bir sınav veriyor. Yol ayrımındayız. Tek tesellimiz yeryüzünün en vahşi ideoloji olarak adlandırabileceğimiz Siyonizmden güç devşiren bir terör devletinin insanlık vicdanının meşruiyetini kaybetmeye başlaması belki de en büyük tesellimizdir. Bu katliamın bir an önce son bulması Rabbimizden niyazımızdır. Bütün halkların Gazze yanında yer alması en büyük duamızdır. Cenab-ı Hak şehitlerine rahmet eylesin.