İçişleri ve Tarım Bakanlıklarımızın yöneticileri, değerli kardeşlerim sizleri en kalbi duygularımla selamlıyorum. Sizlerle beraber olmaktan memnuniyet duyuyorum. AFAD - DSİ iş birliği ile kritik bir adım daha atıyoruz. Devletimizin ilgili kurumlarının sel öncesi ve sonrası için teknik kapasitesini güçlendiriyoruz.

AFAD envanterinde bulunan iş makinesinin DSİ'ye devredilmesini sağlayan protokol kurumumuzun etkinliğini artıracaktır. Bugün 31 iş makinesinin devir teslimini gerçekleştiriyoruz. DSİ'deki ekskavatöre sayısı 816'ya ulaşacak. Ekskavatörlerimiz sel ve heyelan riski yüksek bölgelerde görev yapacak.

RİSK AZALTMA FAALİYETLERİNE BAŞLIYORUZ

Karadeniz'de 13 bölgede risk azaltma faaliyetlerine başlıyoruz. Derelerimizdeki temizlik ve ıslah çalışmalarına hız vererek, yoğun yağış dönemi başlamadan gerekli tedbirleri hayata geçireceğiz.

GÖREVİMİZ HER TÜRLÜ ÖNLEMİ ALMAK

Depremler, seller, heyelanlar, yangınlar gibi tabiat olaylarının önüne geçemeyiz ancak zararları en aza indirmek elimizdedir. Görevimiz her türlü önlemi almak ardından da Rabbimizin takdirine teslim olmaktır.

Bugünkü imza töreni ile yağış mevsimi çalmadan kapımızı riske karşı üzerimize düşeni yapıyoruz. 2024 yılını daha sorunsuz, can ve mal kaybı yaşamdan atlatacağımıza inanıyorum. AFAD ve DSİ'ye kolaylıklar diliyorum. Ülkemiz coğrafi olarak da kritik bir yerde, önlemlerimizi buna göre almalıyız. Türkiye aynı coğrafyayı paylaştığı ülkelerle iklim krizinin can alıcı sonuçlarını en fazla hisseden devletlerin başında geliyor. Son yıllarda depremden sel baskınlarına, salgından savaşa çok farklı sınamalarla karşılaştık.

"İSTANBUL'DA EDANUR'U TEDBİRSİZLİK ÖLDÜRDÜ"

İstanbul'un göbeğindeki bir parkta çok basit tedbirler alınmadığı için 5 yaşındaki evladımız hayatını kaybetti.

Gayrettepe'deki gece kulübü yangınında 29 emekçi kardeşimizi, Antalya'da teleferik faciasında bir vatandaşımızı ihmallere kurban verdik. İşçi hakları konusunda mangalda kül bırakmayanların bu olaylarda sesi soluğu çıkmadı.

6 Şubat depremlerinde aynı kesimlerin aldıkları tavırları gayet iyi hatırlıyoruz. Devletimizin kurumlarına karşı çok yoğun bir linç kampanyası yürüttüler. Yalan ve çarpıtma üzerinden resmi kurumlarımız, askerimiz, polisimiz fütursuzca eleştirildi. Bu kirli kampanyayı sırf oy tercihlerinden dolayı depremzedelerimizi hedef alacak kadar ileriye götürdüler.

6 ŞUBAT KIRILMA NOKTASI OLDU

Ekonomik zorluklarımız depremle daha da ağırlaştı. Bu zorlulukların üstesinden geliyoruz geleceğiz. Her ay 10-15 bin konut teslimatı yaparak bu rakamı yıl sonuna kadar 200 bine ulaştırmayı hedefliyoruz. 6 Şubat kırılma noktası oldu. Deprem öncesi afete hazırlık olarak her adımın faydasını gördük. Daha önce afet yönetimi farklı kurumlardaydı. Bu da ciddi koordinasyon sorunu olarak ortaya çıkıyordu. 2009'da AFAD'ı kurduk. Devletimizin ilgili tüm kurumlarını afet öncesi ve sonrası süreçlere dahil ederek iş birliğini güçlendirdik. Vatandaşlarımız en sıkıntılı günlerinde devletini yanında buluyor. DSİ de orman yangını ve taşkınlarda mücadelede vazgeçilmez roller üstleniyor.

GEREKEN TEDBİRLERİ ALMALIYIZ

Vatandaşımızın en zor günlerinde devletimiz seferber olmuştur. Zaman zaman ortaya çıkan sorunları da çözüme kavuşturuyoruz. 2013'ten bu yana TOKİ tarafından yapılan konut 1 milyon 351 bini aşıyor. TOKİ binalarımız 6 Şubat'tan alnının akıyla çıktı. Yıkılan binaların yüzde 90'dan fazlası 99 öncesi yapılanlardı. Dere yatağına inşa edilen binanın yüzde 100 güvenli olduğunu kimse söyleyemez. Bakımı zamanında yapılamayan dereler ciddi risk taşıyor demektir. Bedel ödemek kaçınılmaz hale geliyor. Her iki bakanımız karşı karşıya olduğumuz tehditleri ifade etti. Bugüne kadar DSİ'nin inşa ettiği tesisle 20 milyon dekar alanda taşkın kontrolü sağladık. Toplam 1500 adet sel, su baskını ve taşkın meydana geldi. Bu afetlerde 113 insanımızı kaybettik. Sadece taşkınlardan dolayı oluşan fatura 4 milyar doları bulmakta. Yuvalarımızda gönül rahatlığı ile oturmak istiyorsak hem tabiata saygılı olmak hem de gereken tedbirleri almalıyız.

BİZİM BÜTÜN DERDİMİZ İNSANIMIZI YAŞATMAKTIR

Deprem İstanbulumuz için beka meselesi haline gelmişken, deprem gerçeği kendini hatırlatırken hiçbirimizin dönüşüm projelerini geri plana itme lüksü yok. Ülke ve millet meselesinin siyasi parti meselesi olmaz. Bizim bütün derdimiz insanımızı yaşatmaktır. Bizim amacımız vatandaşımıza müreffeh bir gelecek sunmak, ihmalden, siyasi rekabetten, tembellikten dolayı daha fazla acı çekmek, yıkım ve gözyaşı görmek istemiyoruz. Hükümet olarak kentsel dönüşüm, sel ve taşkın riskini azaltmak gibi can ve mal emniyetini sağlayacak her türlü projeye gereken desteği vereceğiz.

Yorumlar 0 Yorum Var