TRUMP 3. DÜNYA SAVAŞININ ÇIKMASI İÇİN Mİ VURULDU?
Cumartesiyi Pazar'a bağlayan gece tüm dünyayı etkileyecek bir gelişme yaşandı malumunuz.
ABD'nin eski başkanı ve gelecek kasım ayında düzenlenecek seçimlerde, cumhuriyetçi parti başkan adayı olan Donald Trump suikaste uğradı.
Suikast, birkaç ay önce helikopter kazasında yaşamını yitiren İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi'nin ölümü ve Slovakya Başbakanı Robert Fico'ya yönelik silahlı saldırı gibi, şaibeliydi.
Beyaz Saray, suikast girişiminin gerçekleştirilme biçimi hakkında fazlasıyla spekülasyon olmasına rağmen, olayı bireysel bir eylem olarak yorumladı.
Güvenlik zafiyetlerinden çok "Trump'a karşı öfke" üzerinde duruldu..
Bir polis memurunun, miting alanındakilerin uyarısı üzerine saldırganı görüp harekete geçtiği, ancak saldırganın tüfeğini polise çevirmesi sonrası geri adım attığı dillendiriliyor.
Bu hadise yaşanmışsa neden önlem alınmadığı ciddi bir soru mesela..
Keza aynı şekilde, miting alanında yeterli sayıda güvenlik mensubunun bulunmadığı dile getiriliyor.
Washington yönetimi de, olayın gerçekleştiği Demokrat Pensilvanya eyaleti de bu iddianın karşısında..
Dünyaya duyurulan 20 yaşındaki katilin, Trump'ın hangi söylemine ya da eylemine böylesine kinlendiği de soru işaretleri barındırıyor.
Çünkü her ne kadar demokrat görüşlü bir yapıya bağışta bulunduğu ortaya çıksa da kendisi Cumhuriyetçi parti seçmeni.
Trump görevdeyken 12-16 yaşları arasındaydı.
Nitekim tüm soruların katille beraber sonsuzluğa gitmesi, yani katilin direkt öldürülerek etkisiz hale getirilmesi de bir başka şüphe uyandıran durum.
Bunlar da akıllara, suikastçi olduğu söylenen kişinin gerçekten suikastçi mi yoksa kamuoyuna açıklamaya elverişli profile sahip bir kişi mi olduğu sorusunu getiriyor.
Trump ile birlikte Orta Doğu ve Avrupa'dan sonra Amerika'da da bir siyasi lider hedef alınmış oldu.
3. Dünya savaşı endişesinin yaşandığı bu günlerde tanık olduklarımız, müesses nizamın liderler üzerinden tüm dünyaya mesaj verdiği anlamına mı geliyordu?
1914 yılına dönelim birlikte.
Gavrilo Prinçip isimli sırp milliyetçisi, Arşidük Franz Ferdinand'ı öldürerek 1. Dünya savaşını başlatan kıvılcımı yakmıştı.
Prinçip, suikasti planladığı gibi gerçekleştirememiş, Ferdinand'a yönelik ilk saldırı girişimi başarısız olmuştu.
Arşidük'ün kullanacağı güzergah bu nedenle değiştirildi.
Ancak konvoydaki sürücülere bu bilgi verilmedi.
Dolayısıyla konvoy, Prinçip'in saldırmak için beklediği noktadan ilerledi.
Sırp suikastçi da bu hatayı kendisi için fırsata çevirerek, suikasti gerçekleştirdi ve tarihin seyri değişti.
2. Dünya savaşında benzer bir gerilim hakimdi Avrupa'da.
Bu kez lokal bir olaya ihtiyaç yoktu..
Almanya, Polonya'yı işgal etti, savaş başladı.
Dünya, yahudilerin uğradığı soykırım karşısında borçlu hissetti, Filistin topraklarında bir işgal devleti kurulmasına göz yumuldu.
Seneler geçti, güç rekabeti doğu ve batıyı karşı karşıya getirdi bu kez.
Mücadele sahnesi önce Ukrayna oldu.
Rusya Ukrayna'yı işgal etti.
Ardından İsrail, Gazze'de soykırıma başladı.
Siyonist rejimin varlığı sadece Filistin için değil, Lübnan, Suriye ve İran için de en yüksek tehdit seviyesine ulaştı.
Yani manzara 2. Dünya savaşı öncesine benziyordu.
Trump'a yönelik suikast girişimiyle artık dünyanın hali, 1. Dünya Savaşı öncesinden de izler taşıyor..
Gazze'de yaşananların ardında, siyonist akıl tarafından Arz-ı Mevud'a ulaşma çabası olduğu aşikar.
Aynı kirli zihniyet, 3. Dünya savaşının başlamasına yönelik arzusunu da sözde dini dayanaklar üzerine kurmuş durumda.
Şimdi dünyada mevcut olan gerilime ve Trump'a yönelik suikaste bir de bu bağlamda bakalım.
Biden yönetiminin Amerika'yı Rusya ile kafa kafaya getirmekten çekinmediğini görüyoruz.
Karşılıklı nükleer tehditler havada uçuşuyor.
Rusya ile Amerika arasındaki Ukrayna maskeli mücadele, NATO çerçevesine alınmak isteniyor.
Peki Trump başkanlığında aynı hava devam eder mi?
Bu sorunun kesin olarak elbette yanıtını veremeyeceğimiz gibi, Trump'ın Ukrayna-Rusya savaşına para akıtmak istemediğini biliyoruz.
Keza Cumhuriyetçi Parti Kongresi'nde açıklanan başkan yardımcısı Vance'in de Ukrayna meselesine bakışı aynı doğrultuda.
Yani Trump'ın başkan olması durumunda, Ukrayna'ya ve de savaşın devamından yana irade koyan Avrupa'ya "Ne haliniz varsa görün" demesi kimseyi şaşırtmaz.
Bu da Ukrayna savaşının Rusya galibiyetiyle sonuçlanacağı bir manzarayla karşılaştırıyor bizi.
Yani Trump'ın 3. Dünya Savaşı'nın önünde bir engel oluşturma ihtimali var.
Aynı şekilde Filistin topraklarında yaşananlara bakalım.
Trump Biden'dan daha İsrail yanlısı bir politikacı.
Bunu Kudüs'ü başkent ilan ederek göstermişti.
Şimdi Gazze'de İsrail'in başladığı işi bitirmesi gerektiğini söylüyor.
Fakat bundan kan gövdeyi götürmeye devam edecek sonucuna mı varmalıyız?
Trump'ın İsrail'i bölgedeki arap ülkeleriyle barıştıran İbrahim Anlaşmalarıyla tanıyoruz Orta Doğu'da.
Göreve geldikten sonra İsrail'e anlayacağı dilden bir baskı oluşturup, "Hamas yenildi, Gazze savaşı sona erdi" deyip, Hamassız bir Filistin kurulması;
Devamında, İsrail'i bölge ülkeleriyle barıştırmaya Suudi Arabistan'dan başlayarak devam etmesi de ihtimaller arasında.
Yani Orta Doğu'da İsrail kaynaklı tansiyonun düşebileceği bir ortam görebiliriz.
İşte bu sebeple, Trump'ın olası başkanlığına karşı bir uyarı niteliğinde diyebiliriz suikast için.
"Aklını başına al" mesajı veriliyor belki de.
Amerikan askerlerinin bölgesel rahatsızlığa sebep olduğu diğer ülkeler Suriye ve Irak.
Hem Trump hem de yardımcısı, Orta Doğu'da askeri varlık bulundurma taraftarı değil..
Fiili Amerikan gücünün desteğini kaybeden PKK'nın da Türkiye karşısında varlık göstermesinin mümkünatı bulunmuyor.
Yani burada da müesses nizamın istemediği bir senaryo ile karşı karşıyayız.
Gelelim tansiyonun yüksek olduğu bir diğer ülke olan İran'a..
İran'da tüm kışkırtmalara rağmen topyekün bir savaş kararı alamayan Reisi şaibeli bir helikopter kazasında hayatını kaybetti.
Yerine Celili ve Pezeşkiyan yarıştı.
Celili savaştan kaçmayan, Pezeşkiyan ise Celili'ye göre daha ılımlı siyasi figürlerdi.
Ancak İran'da hayal edilen olmadı. Bölgesel barışa önem veren bir yönetim başa geçti.
Son adresimiz Avrupa olsun..
Slovakya Başbakanı Robert Fiko, Reisi'nin ölümünden kısa bir süre sonra hedef alındı.
Suikastten kurtulan Fiko'nun 3. Dünya savaşıyla ilgili açıklamasına bakalım.
"Slovakya, Ukrayna'nın NATO'ya katılımını asla onaylamayacak. Böyle bir karar Üçüncü Dünya Savaşı'nın başlangıcıdır."
Belki de Fiko üzerinden Avrupalı liderlere mesaj verilmek istendi, yine müesses nizam tarafından.
İran'da ve Slovakya'da istediğini bulamayan bu kirli zihniyet, Trump suikastinde de sınıfta kalmış gözüküyor.
Belli ki sadece mesaj yeterli değil.
Çünkü ABD'den gelen peşpeşe hamleler yine bölgeyi ısıtma amacı güdüyor.
Mesela Türkiye ve Suriye arasındaki barış sürecinin desteklenmemesi, akabinde DEAŞ tehdidinin yeniden ortaya çıktığı yönündeki açıklamalar dikkat çekici.
Adeta "Suriye ve Irak'ta kalıcıyız" mesajı verilmek isteniyor.
Umman'da DEAŞ'ın Şii camisini hedef alması ve Amerikan İstihbaratı tarafından İran'ın Trump'a karşı suikast hazırlığında olduğunu açıklaması da önemliydi.
Suni bir DEAŞ tehdidi oluşturulmak, sünni şii mücadelesinin fitilini ateşlemek üzere hazırlıkta Amerika.
Yani Trump da gelse bölgeyi kaşımayı ve savaş çıkarmayı kafasına koymuş bir müesses nizam var karşımızda.