İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, hakkında açılan dava nedeniyle verilen siyasi yasak kararına karşı harekete geçti. İmamoğlu İstinaf'a verdiği dilekçe ile davanın AYM'ye gitmesini talep etti.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu hakkında katıldığı özel bir televizyon kanalında YSK üyelerine hakaret ettiği iddiası üzerine dava açılmıştı.
"İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ HAKKI ÜZERİNDE ETKİ DOĞURMAKTA"
İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun avukatları, istinaf aşamasındaki dosyaya bilimsel mütalaa sundu. Mütalaada, TCK'nın 125'inci maddesinin ''alelade bir ceza normu olmadığı'' vurgulandı ve ''Anayasa’daki ifade özgürlüğü hakkı üzerinde etki doğurmaktadır. Bu bakımdan yasama organının suç ve ceza politikasına ilişkin marjının daraldığı bir alan söz konusudur. Bu alanda Anayasa'ya aykırılık iddiası 'ciddi' niteliktedir'' tespitine yer verildi.
HAPİS CEZASI VE SİYASİ YASAK KARARI VERİLMİŞTİ
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'na, 4 Kasım 2019 tarihinde yaptığı basın açıklamasında, YSK üyelerine hakaret ettiği iddiası ile açılan davada, İstanbul Anadolu 7. Asliye Ceza Mahkemesi, 14 Aralık 2022'de İmamoğlu hakkında 2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası ve siyasi yasak kararı vermişti.
İSTİNAF AŞAMASINDAKİ DOSYAYA MÜTALAA SUNULDU
İmamoğlu’nun avukatları tarafından istinaf aşamasındaki dava dosyasına "Türk Ceza Kanunu’nun 125. Maddesinde Kamu Görevlilerine Hakaret Suçu için Öngörülen Ceza ve Güvenlik Tedbirleinin Anayasa’daki İfade ve Siyasal Özgürlüklerle Normlara Aykırı Olduğu Hakkında" başlıklı bir bilimsel mütalaa sunuldu.
"AYM'YE GÖTÜRÜLMELİ"
İmamoğlu’nun avukatları bu mütalaaya istinaden istinaf mahkemesinden İmamoğlu’nun mahkum olduğu TCK’nın 125 3-a maddesinin Anayasa’ya aykırılığını ileri sürererek, bu hükmün iptali istemiyle AYM’ye götürülmesini istedi.
İstinaf mahkemesi söz konusu Anayasa’ya aykırılık iddiasını ''ciddi'' bulursa, söz konusu maddeyi itiraz yoluyla Anayasa Mahkemesi’ne iptali istemiyle götürebilecek. Bu durumda dava dosyası, AYM’den gelecek karara kadar bekletilmek zorunda.
Sözcü’den Aytunç Erkin’in haberine göre, İmamoğlu’nun dilekçesinde şu ifadelere yer verildi:
“Anayasa’nın 153’üncü maddesi uyarınca, müvekkille uygulanan kamu görevlilerine karşı hakaret suçu olarak nitelendirilen TCK Madde 125/3-a ve 5 hükmünün Anayasa’ya aykırılık iddiasıyla somut norm denetimi yapılması amacıyla davanın geri bırakılarak dosyanın Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) gönderilmesi. Somut norm denetimi talebinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihatları uyarınca, duruşmalı olarak değerlendirilmesi ve talebimize dayanak yapılan bilimsel mütalaayı hazırlayan uzmanların mahkemenizce dinlenmesi. Dilekçemizde atıf yapılan AİHM kararlarının, Anayasa 90’ıncı Madde ve AYM içtihatları uyarınca, sayın mahkemenizin vereceği hükmü doğrudan etkileyeceğinden, aynı zamanda adil yargılanma hakkı ve savunma hakkı kapsamında kararların Türkçe çevirilerinin yapılması için Adalet Bakanlığı Dış İlişkiler ve Avrupa Birliği Genel Müdürlüğü’ne yazı yazılması talep edilmektedir.
‘ANAYASA’YA AYKIRI’
İş bu taleplerimizin gerekçelerine aşağıda yer verilmekle birlikte ekte sunulan bilimsel mütalaa, ayrıntılı bir şekilde taleplerimizin gerekçeleri ile açıklanmaktadır. Anılan mütalaa, gerek iç hukuk mevzuatının kamu görevlilerine karşı hakaret suçu normlarıyla, gerekse Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatları ve anayasal normlara göre Anayasa’ya aykırılık iddiasında bulunulmaktadır. Huzurdaki davada müvekkil hakkında uygulanan kamu görevlisine hakaret suçu olarak nitelendirilen TCK md. 125/3-a ve 5 hükmünün Anayasa’ya aykırı olduğu kanaatindeyiz. Görülmekte olan bir davada, uygulanan norm hakkında Anayasa’ya aykırılık iddiası olması karşısında hangi hukukî müessesinin uygulanacağı Anayasa’nın 153. Maddesinde düzenlenmiş olup, bu müessesenin somut norm denetimi olduğu kuşkusuzdur. Anayasa’nın 153. Md hükmü uyarınca, aykırılık iddiamızın Mahkeme tarafından incelenmesi de şu üç koşula bağlanmıştır: a) Davaya bakmakta olan yetkili mahkemenin mevcut olması, b) davada uygulanacak bir normun mevcut olması, c) re’sen bir Anayasa’ya aykırılık görülmemiş tarafların ileri sürdüğü Anayasa’ya aykırılık iddiasının ciddi bulunmasıdır.
‘MAHKEMECE AÇIKLANMALI…’
Mahkemenizin yetkili bir mahkeme olması, müvekkil hakkında uygulanan TCK 125/3-a ve 5 hükümlerinin mevcut norm olması nedeniyle bu iki koşulun sağlandığı çekişmesizdir. İş bu dilekçe ve ekli mütalaayla, aykırılık iddiamızın ciddilik koşulunu karşıladığı sayın mahkemece açıklanmaktadır. Belirtmek gerekir ki, sayın mahkemenizin somut norm denetimi taleplerine karşılık sorasında yapacağı inceleme, Anayasa’ya aykırılık iddiasında bulunulan söz konusu norm hükmü Anayasa’ya aykırı olup olmadığını hakla değildir. Mahkemeniz yalnızca Anayasa’ya aykırılık olduğu hakkında inceleme yapıp yapmamaya karar verecektir. Bu noktada ise, ‘haklı bulunma, benimseme’ yerine Anayasa’ya aykırılık iddiasının yeterli olmasından ibarettir. Mezkûr mütalaa, somut norm denetimi yolundaki iddialarımızın gerekçelerini ayrıntılı bir biçimde ortaya koymaktadır.”
"BU MİLLET AYAĞA KALKAR" DEMİŞTİ
2 yıl 7 ay 15 gün hapis cezası ve siyasi yasak kararı verilen, ayrıca istinafa giden dava süreci ile ilgili değerlendirmede bulunan İmamoğlu, "İstinaf hakkımda ceza versin, iktidar Yargıtay karar gününü göremez. Bu millet ayağa kalkar. Bu milletin iradesine karşı yargı ile bir müdahale yapan aklın, İstinaf olumsuz bir karar versin, bu iktidar Yargıtay'daki kararın sonucu göremeden gider." demişti.