Son 40 yılda, devlete ve millete zarar verecek ne yapıldıysa, arkasında hep karanlık bir gölge gibi Fetullah Gülen vardı. 28 Şubat döneminde merhum Başbakan Necmettin Erbakan'a ihanet etti, MİT kumpasıyla, 17-25 Aralık yargı darbesiyle ve en son 15 Temmuz darbe girişimiyle devletin bekasını doğrudan hedef aldı. Devletin içine sızdırdığı örgüt üyelerine her yolu mubah gösterdi. Başörtüsüne füruat dedi, emrindeki teröristlere takiyye yaptırdı. Öyle ki, Fetullah Gülen, içki masasında Kur'an-ı Kerim okutacak kadar ileri gitti. 

1970'lerde temelini attığı örgütle devletin kritik yapılarını ele geçirmeye çalıştı. Niyetini, “Biz bu milletin sivil olsun devlet daireleri olsun her alanına sızacağız ve en az yüzde altmışını ele geçireceğiz” sözleriyle açıkça belli ediyordu. 'Dinler arası diyalog' yoluyla Müslümanların dini inançlarını zayıflatmak ve Batı'daki dostlarına ülkenin manevi gücünü de teslim etmek için elinden geleni yaptı.

Anadolu'dan gelen ve özellikle maddi durumu olmayan gençleri seçen örgüt, ilk başlarda onlara rahat bir hayat sunar gibi göründü. Örgüt, beyinlerini yıkadığı bu gençleri daha sonra devlete sızdığı yapılanmasında kullandı. Çıkmak isteyen veya karşı çıkanlara şantaj uyguladı veya tehditle bastırmaya çalıştı.

90'lı yılların ortalarında söylemlerinde değişikliğe giden FETÖ, Batı'daki dostlarıyla işbirliğini alenen göstermeye başladı. Dinler arası diyalog adı altında "ılımlı İslam" söylemi FETÖ'nün yayın organlarında işlendi. 

Başını kapatanın hor görüldüğü, namaz kılanın terörist muamelesine maruz kaldığı yıllarda FETÖ, ılımlı İslam söylemiyle adeta Batı'daki ve Türkiye'deki bazı dostlarına selam duruyordu. Kısa bir süre sonra 28 Şubat darbesi gerçekleşti. Merhum Başbakan Necmettin Erbakan, FETÖ'nün ihanetiyle de yüzleşmek zorundaydı. Fetullah Gülen, "Beceremedin bırak" diyerek Erbakan'ı hedef gösteriyordu.  

19 Mart 1999'da Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Fetullah Gülen hakkında soruşturma açtı. Gülen sadece iki gün sonra sağlık sorunlarını gerekçe göstererek ABD'ye gitti ve bir daha dönmedi. Teröristbaşı Gülen'in bu şaibeli kaçışı, FETÖ'nün Türkiye'ye örgütlü düşmanlığının da yeni bir dönüm noktası olacaktı.

Doğrudan devlet kurumlarına sızmaya çalışan FETÖ lideri, kurduğu örgütle polis, yargı ve askeriyede etkili kadrolar oluşturdu. Bu süreçte şantajdan ve medya eliyle kumpaslardan geri durmadı. 

Kendisini dinler arası diyaloğun tek temsilcisi olarak gösteren Fetullah Gülen, İslam alemine ise hep zarar verdi. İsrail’in Gazze’ye yardıma giden Mavi Marmara gemisine yapılan saldırıyı kınamayan Gülen, “İsrail’in onayı olmadan hareket etmek, otoriteye başkaldırıdır” dedi. 

Paralel yapılanmasını kuran örgüt, ilk defa 7 Şubat 2012'de hükümeti doğrudan hedef aldı. MİT kumpasıyla dönemin başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ameliyata girmesini bekleyen örgütün planı, ameliyatın gecikmesiyle altüst oldu. 

Kumpası başaramayan FETÖ vazgeçmedi. Bu kez 17-25 Aralık'ta yargıdaki paralel yapılanmasıyla hükümeti hedef aldı. Yine başaramadı. Darbe girişimi başarısız olunca ne yapacağını şaşıran Fetullah Gülen, Türkiye’ye ve Erdoğan’a beddua etmiş, “Allah onların evine ateşler salsın” diyerek nefret kusmuştu.  

Bu süreçte FETÖ'yle sert bir mücadele başlatan Başbakan Erdoğan, örgütü Haşhaşilere benzetmişti. Erdoğan’ın Haşhaşilere benzettiği FETÖ’de çok sapkın şeyler de yaşanıyordu. Örgüt üyeleri, Fetullah Gülen’in kirli çamaşırlarını kokluyor ve Pensilvanya ziyaretlerinin dönüşünde hediye olarak Türkiye’ye getiriyordu. Dini söylemlerde de sapkınlıktan vazgeçmeyen FETÖ lideri örgüt üyelerini, “Allah’la aramdaki sırrı bana söyletmeyin” diyerek kandırıyordu. 

FETÖ'nün Türkiye düşmanlığı gözünü döndürmüştü. Hükümeti devirecek ve darbe yapacaktı. 15 Temmuz 2016 akşamı TSK'daki paralel yapılanma harekete geçti. Ancak millet sokaklara döküldü, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a sahip çıktı. Saatler içinde darbe girişimi bastırıldı, darbeciler yakalandı. FETÖ’nün halkta bir kırıntı olarak kalan itibarı da 15 Temmuz’dan sonra yerle bir oldu, darbeci komutanlar lağım çukurlarında ele geçirildi. 

Darbe girişimi, Türkiye ekonomisine 350 milyar dolar zarara neden oldu. Sadece ekonomik zarar değil, yıllar sonra anlaşıldı ki TSK'daki FETÖ yapılanması terör örgütü PKK'ya yapılan operasyonları da sekteye uğratıyordu. 

FETÖ’nün dev sermaye ağı da yapılan operasyonlar sonrasında kırıldı. 2017’de Milli Güvenlik Kurulu’na sunulan raporda 7,5 milyar lirası gayrimenkul, 41 milyar lirası şirket varlığı olmak üzere FETÖ’nün 48,5 milyar liralık servetine el konulduğu belirtildi. 

Ancak örgütün finansal ağı bununla sınırlı değil. Birçok ülkede okulları ve yapılanması olan FETÖ’nün 150-200 milyar dolar arasında bir finansal ağa sahip olduğu ortaya çıkmıştı.

Türkiye’ye maddi-manevi sayısız zarar veren FETÖ’nün elebaşı Fetullah Gülen 20 Ekim 2024 Pazar gününün akşamı öldü. Fetullah Gülen’in ölüm haberi gelir gelmez örgüt karıştı. Dev sermaye ağını kimin yöneteceği ve örgütün başına kimin geçeceği şimdiden FETÖ içinde tartışmaları başlattı. Örgütteki kargaşa güvenlik kaynaklarının raporlarına da yansıdı. Fetullah Gülen’in ölmeden önce akli dengesinin yerinde olmadığı ama para kontrolünün kaptırılmaması için bu durumun gizlendiği belirtildi.  

Yorumlar 45 Yorum Var
  • Ahmet 22.10.2024 03:56
    Ölmedi, geberdi.
  • Chpkk 22.10.2024 03:36
    Bu dünya hayatında layık olduğun yerde amerikada yaşadın, şimdide ahiret hayatında layık olduğun yerdesin cehennemin en alt tabakasında, yerini çoktan hazırladılar
  • İsmail özsoy 22.10.2024 02:41
    Mekanı CEHENNEM olsun inşallah
  • Rte 22.10.2024 00:00
    Öbür tarafta amerika arka çıkamaz, koruyamaz artık, ateşi bol olsun. Darısı geride kalan sevenlerine amin
  • aaa 21.10.2024 23:20
    Benim hakkim helal degildir besleyenlerini de hakkim helal degildir
Daha fazla yorum görüntüle