Güvensam Genel Koordinatörü Cihad İslam Yılmaz, "Gazze'de Ateşkes Zamanı" başlıklı analizinde, Gazze'deki trajediyi ve ateşkes sonrası için yapılması gereken adımları gündeme getirdi. 7 Ekim 2023'ten bu yana Gazze, tarihinin en büyük soykırımlarından birine sahne oldu. Bu süreçte 45 binden fazla masum sivil hayatını kaybetti; şehitlerin çoğunluğunu ise çocuklar ve kadınlar oluşturdu. İsrail'in saldırıları, camiler, hastaneler, okullar ve BM sığınma merkezlerini bile hedef alarak Gazze'yi adeta yerle bir etti.
İsrail'in uluslararası hukuku hiçe sayarak pervasızca gerçekleştirdiği bu saldırılara karşılık, Batı ve İslam dünyasından anlamlı bir tepki gelmedi. Gazze halkı dışında adeta tüm dünya sessizliğe büründü. Ancak Gazze halkı, bu sessizliğe karşı direniş göstererek onurunu ve şerefini korumayı başardı. Gazze, direnişiyle tüm dünyaya onur, izzet ve direnç dersi verdi.
İsrail'in saldırılarına karşı halkın gösterdiği kararlılık, direnişin sembolü haline geldi. En temel ihtiyaçlardan yoksun kalmalarına rağmen Gazze halkı, zulme boyun eğmeden haklı davalarını savunmaya devam etti. Bu trajedi, insanlığın adalet, vicdan ve dayanışma sınavını gözler önüne serdi.
Gazze sadece bir toprak parçası değil, aynı zamanda işgale ve baskıya karşı direnişin, zulme karşı adaletin savunulmasının sembolü haline geldi. Ancak bu ilham, somut eylemlere dönüşmedi. İslam dünyasının liderleri, Gazze’nin onurlu direnişini desteklemede gereken cesareti ve birliği gösteremedi. İslam dünyası, Gazze'nin yanında durmakta etkin olamayarak diplomatik ve siyasi adımlarda yetersiz kaldı. Bu sessizlik, sadece Gazze halkının acısını derinleştirmekle kalmadı, aynı zamanda İslam ümmeti içinde dayanışma eksikliğini de gözler önüne serdi.
Bu insanlık dramı, Batı dünyasının çifte standartlarını bir kez daha ortaya koydu. Demokratik değerleri savunduğunu iddia eden Batı, İsrail’in uluslararası hukuku hiçe sayan saldırıları karşısında sessiz kaldı ve bu saldırıları çoğunlukla meşrulaştıran bir tutum sergiledi.