Birleşmiş Milletler (BM) Sürdürülebilir Kalkınma Çözümleri Ağı (SDSN) Başkanı Prof. Dr. Jeffrey Sachs, ABD, İngiltere ve NATO'nun neden Ukrayna'daki savaşı kışkırttığını ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile 'oyun oynadığını' düşündüğünü açıkladığı video yeniden gündem oldu.
İşte Prof. Dr. Jeffrey Sachs'ın o sözleri;
Bu savaş, her gün bize anlatıldığı gibi Putin'in Ukrayna'ya yönelik sebepsiz bir saldırısı değildir. Olaylar, 1990 yılına kadar uzanıyor. O dönemde ABD Dışişleri Bakanı James Baker III, Sovyet lideri Mihail Gorbaçov’a, eğer Almanya'nın birleşmesine izin verirse NATO’nun "bir santim bile doğuya genişlemeyeceğini" söyledi. Ancak ABD, bu sözünü çok geçmeden bozdu.
1994 VE ABD YÖNETİMİNDE KIRILMA
1994 yılında, dönemin ABD Başkanı Bill Clinton, NATO’yu Ukrayna’ya kadar genişletme planını onayladı. İşte o zaman, ABD yönetiminde sözde "neoconlar" (neo-muhafazakarlar) güç kazanmaya başladı. NATO'nun genişlemesi 1999’da Polonya, Macaristan ve Çek Cumhuriyeti'nin katılımıyla başladı. Aynı yıl ABD, NATO’yu kullanarak Sırbistan'ı 78 gün boyunca bombaladı ve Belgrad gibi bir Avrupa başkentini vurdu. Amaç, Sırbistan’ı parçalamaktı. Ruslar bu duruma çok öfkelendi.
Ancak Putin ilk başta Batı’ya karşı olumlu bir tavır içindeydi. Avrupa ve ABD ile iyi ilişkiler kurmak istiyordu. Hatta NATO'ya katılma fikrini bile gündeme getirdi. O dönemde karşılıklı saygıya dayalı bir ilişki kurulması ihtimali vardı.
Sonra 11 Eylül saldırıları yaşandı. ABD Afganistan’ı işgal etti ve Rusya, terörle mücadelede ABD’yi destekledi. Ancak 2002 yılında ABD, Anti-Balistik Füze Antlaşması'ndan tek taraflı olarak çekildi. Bu durum, ABD'nin Doğu Avrupa’ya füze sistemleri yerleştirmesinin önünü açtı. Rusya, bu sistemleri Moskova'ya birkaç dakika içinde ulaşabilecek bir "baş kesme saldırısı" tehdidi olarak gördü.
2004-2005 yıllarında ABD, Ukrayna’da yumuşak güç yoluyla bir rejim değişikliği operasyonu gerçekleştirdi. Bu olay "Turuncu Devrim" olarak adlandırıldı. Ancak 2009’da Viktor Yanukoviç seçimleri kazandı ve 2010’da devlet başkanı oldu. Seçimi kazanmasının temel nedeni, Ukrayna’nın tarafsız kalacağı vaadiydi.
"TARAFSIZ KALACAĞIM" DİYEN UKRAYNA LİDERİNİ ABD DEVİRDİ
Ancak 22 Şubat 2014'te ABD, Yanukoviç’in devrilmesinde aktif rol aldı. ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Victoria Nuland ile ABD'nin Kiev Büyükelçisi Geoffrey Pyatt arasında geçen ve sızdırılan bir telefon görüşmesi, doğrudan bir rejim değişikliği planlandığını gözler önüne serdi. ABD, yeni hükümetin kurulmasını sağladı.
ABD'NİN UKRAYNA'YI İÇİNE ALACAK ŞEKİLDE NATO'YU GENİŞLETME PLANI
Bu noktadan sonra ABD, NATO'nun Ukrayna’yı da içine alacak şekilde genişleyeceğini duyurdu. Putin ise sürekli olarak "Durun! NATO’nun genişlemeyeceği konusunda bize söz verdiniz!" diye uyardı. Ancak Estonya, Letonya, Litvanya, Bulgaristan, Romanya, Slovakya ve Slovenya’nın NATO’ya katılmasıyla bu genişleme devam etti.
RUSYA İŞGALE BAŞLADIKTAN 5 GÜN SONRA ZELENSKIY ZATEN KABUL ETMİŞTİ!
15 Aralık 2021’de Putin, ABD’ye bir güvenlik anlaşması taslağı sundu. Bu anlaşmanın temel şartı, NATO’nun artık daha fazla genişlememesiydi. Ancak Batı bu teklifi reddetti. 2022’nin Şubat ayında Rusya, Ukrayna'da "özel askeri operasyon" başlattı. Bundan sadece beş gün sonra Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski, "Tamam, tamam, tarafsız kalacağız" dedi. Ancak ABD ve İngiltere, Ukrayna'ya direnmeye devam etmesi için baskı yaptı. Boris Johnson, Kiev’e uçup "Sakın teslim olmayın! Biz sizin arkanızdayız" dedi. Ancak gerçekte "ön safta" olan Ukraynalılar oldu ve bu savaşta 600.000 Ukraynalı hayatını kaybetti.
"GERÇEK ŞU Kİ RUSYA'YA BİZ SALDIRDIK"
Bugün bize her gün anlatıldığı gibi "Putin’in Hitler gibi bir deli olduğu" iddiası, tamamen sahte bir tarih anlatısıdır. Bu, ABD hükümetinin halkı yönlendirmek için uydurduğu bir halkla ilişkiler propagandasıdır. Gerçek şu ki, biz Rusya’ya saldırdık. Umarım nükleer bir güç bize karşı harekete geçmez. Aksi halde neler olacağını kimse bilemez.