İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca, İstanbul Büyükşehir Belediyesine (İBB) yönelik terör ve örgütlü suçlarla ilgili yürütülen iki ayrı soruşturma kapsamında, İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Beylikdüzü Belediye Başkanı Murat Çalık, Şişli Belediye Başkanı Resul Emrah Şahan ve şarkıcı Ercan Saatçi'nin de aralarında bulunduğu 84 şüpheli gözaltına alındı. Özellikle, gözaltına alınan kişilerin büyük bir kısmının mali işlemler ve kent uzlaşısı adı altında gerçekleştirilen yolsuzluklarla ilişkilendirilmesi, kamuoyunda kayyum atanması olasılığını da artırıyor. Konuya ilişkin hukukçu Mustafa Kemal Çiçek önemli açıklamalarda bulundu.
KENT UZLAŞISI VE YOLSUZLUKLAR HAKKINDA İKİ FARKLI SORUŞTURMA
Mustafa Kemal Çiçek şunları söyledi:
Bütün Türkiye güne önemli bir soruşturma süreciyle başladı. 106 gözaltı kararı var. Bunlardan birisi İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın İmamoğlu. Genelde bürokrasisi ve herhalde Beylikdüzü ve Şişli belediye başkanları var. Sayın İmamoğlu hakkında bir kısmı soruşturmalar zaten derdest durumda. Dün diplomasi hakkında İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü tarafından bir karar verildi. Bugün de işte bu mali boyutuyla ve işte kent uzlaşısı boyutuyla ki büyük çoğunluğu yani şu gözaltına alınanlardan hemen hemen yüz küsürü mali kısımla alakalı 5-6 isimli bu KCK kent uzlaşısıyla alakalı soruşturmada gözaltına alındığını kamuoyu duydu, kamuoyuna ifşa oldu bu tablo.
Tabii biz her ifademizde yayınlarımızda işte paylaşımlarımızda KCK boyutunun sıkıntılı olduğunu ifade etmiştik.Özellikle Esenyurt'ta belediye başkanlığı boyutuyla ve başka ilçelerde belediye meclisi ve bürokrasi boyutuyla böyle bir tablo olduğunu ifade etmiştik. Bu görevlendirmeler yapıldı süreç içerisinde. Bugün onun soruşturma boyutu olarak karşılığı ortaya çıktı. Mali kısımla alakalı zaten birçok iddialar vardı. İşte özellikle Medya A.Ş boyutuyla belli süreçlerin olduğu ifade ediliyordu. Birçok isim burada zikrediliyordu. Ona yönelik olarak da mali boyutuyla işte ihaleler boyutuyla bir inceleme neticesinde tabii ki burada herhalde mülkiye müfettişlerinden de alınmış raporlar olduğu da ifade ediliyor. Soruşturmayla karşı karşıyayız. Öz itibariyle bunların hepsi kamu kaynaklarıdır. Bu milletin vergileriyle ortaya çıkmış kaynakların kullanımıdır. Kamuda bunu yapar, yerel yönetimlerde bunu yapar.
"KAYYUMLUK DURUMU SÖZ KONUSU OLABİLİR"
Burada bu millete hizmet için verilmiş meblaları kim ne suretle ne olursa olsun başka amaçlara tahsis ediyorsa bunun hesabını vermekten imtina edemez. Yani bunun sorumluluğu vardır. Şehr-i emin olarak da sorumluluğu vardır. Hukuken de sorumluluğu vardır. Vicdanen de sorumluluğu vardır. Tabii bunlar iddia boyutunda yani sonuçta savcılık bir iddiada bulunuyor. Bizim malumunuz anayasamızın 38. maddesi kapsamında hüküm sabitleşene kadar, kesinleşene kadar kimse suçlu ilan edilemez.Bu sonuç itibariyle hem bizim hukukumuzda vardır hem de genel dünya uygulamasında olan bir hükümdür. Biz bu boyutuyla şimdilik yaklaşıyoruz ama iddialar ne noktaya varacak? O iddialar neticesinde bir soruşturma, bu soruşturmanın neticesinde bir tutuklama olacak mı? Ki gözaltı ve arama kararı verildiyse burada daha somut elle tutulan deliller olduğu da gösteriliyor.
Tabii bizim yasal düzenlememiz kapsamında malumunuzu olağanüstü hal sürecinde, terörle iltisak halinde kayyum atanacağı ifadesi eklenmişti ki bu daha sonra TBMM'de yasalaştı. Burada KCK veya işte kent uzlaşısı adı altında olan süreçle bir bağlantı bulunursa, kayyumluk durumu da söz konusu olabilir. Ama diğer boyutuyla, mali boyutuyla mesele kalırsa, yine biliyorsunuz İçişleri Bakanlığı'nın aldığı tedbir kararları var. Ama bu tedbir kararları sonucunda belediye meclisi kendi içerisinden başkanını tayin ediyor. Ama ben süreci gidişatı itibariyle bir kayyum atama noktasına gidecek bir yerde görüyorum.Çünkü soruşturmanın büyüklüğü, gözaltı ve arama kararları alınan tedbirleri üst üste korsak burada bir kayyumluğa giden bir yolun olma ihtimali yüksek görüyorum.