Her zaman söylediğimiz bir şey, bizim parti teşkilatlarındaki görevimiz, bizim bir davamız var. Biz büyük ve güçlü Türkiye'nin inşası için gayret ediyoruz. Bu büyük ve güçlü Türkiye'nin de dünyanın daha adil olması için önce olmasını istiyoruz.
İki stratejik amacımız. Bunun dışında altta var olan seçimleri kazanmak, o büyük ve güçlü Türkiye'yi inşa etmek için bizim açımızdan bir araç yani milletimizden yetkiyi alacağız. İşte bugün Türkiye'yi donatan hizmetleri hayata geçireceğiz ki Türkiye'nin kalkınması için çalışalım.
Bu büyük ve güçlü Türkiye'de daha adil bir dünyanın kurulması için öncülük etsin. Burada bizim açımızdan, yani ben teşkilat başkanıyım, bir de mahalle başkanımız var. Aramızda bir hiyerarşi yok.
Yani biz aldığımız görevlerin bu davayı gerçekleştirmek için bir fonksiyon olduğuna inanırız. Ve değerli başkanım yani ben bir mahalleye gittiğimde orada mahalle başkanımıza teslim olurum. Hangi eve gideceğiz? Hangi esnafı ziyaret edeceğiz? Bu alışkanlık ve kültürle siyaset yaptığımız için Orada hangi arkadaşımız bizim sorumlu? İlçede mi? İlde mi? Mahallede mi? Gidip onunla birlikte orada davamızı, partimizi yüceltmek.
O yüzden AK Parti'de hiçbir zaman koltuk kavgası olmaz. O yüzden AK Parti'de hiçbir zaman hükmetme mücadelesi olmaz. Çünkü herkes bilir ki bugün burada bu görevi icra edecek.