Gazze'de çocuklar toprağa değil, karanlığa gömülüyor. Bırakın anneler gününü, annelere mezar bile kalmıyor; babalara ağıt yakacak zaman verilmiyor. Her enkazın altından bir hikâye çıkıyor.
Şimdi gelin bu hikayelere birlikte bakalım...
“Anne… neden cevap vermiyorsun?”
Altı yaşındaki Lina, enkazın karanlığında annesini aradı. Seslendi, fısıldadı, sustu.
“Anne… neden cevap vermiyorsun? Anne, karanlık…” O anlar kameraya yansıdı. Sağlık ekipleri ulaştığında Lina artık hayatta değildi. Yanı başında annesinin cansız bedeni…
“Bir tabut bile bulamadık”
Bir bomba düştü. Ardında sadece sessizlik kaldı. Üç çocuğunu, eşini kaybeden bir baba… Gözyaşlarıyla konuştu: “Gömmek için bir tabut bile bulamadık.” Bu sözler, Reuters’ın Gazze’nin güneyinden hazırladığı özel rapora kazındı.
“Kızım rüyamda dedi ki: ‘Beni çıkar”
Beş gün boyunca sessiz bir çığlık attı. Annesi, kızının cesedine ulaşamadı.
Sonra bir gece, rüyasına girdi ve yardım istedi. Ertesi sabah enkaz kaldırıldı. Ve battaniyeye sarılı bir beden çıkarıldı. Anadolu Ajansı bu tanıklığı, sahada görev yapan muhabirlerinin notlarıyla dünyaya duyurdu. Rüyadan gerçeğe, soğuk bir vedaydı bu.
“Oyuncak bebeğini bulduk… Kendisi yoktu”
UNICEF’in gönüllüleri enkazın başında bir çocuğu arıyordu.Adı Nura’ydı. Babası demişti ki: “Oyuncak bebeği olmadan uyuyamaz.”Bebeğini buldular. Kendi elleriyle çıkardılar tozun altından.Ama Nura yoktu.
Bu cümle, UNICEF’in sahadan hazırladığı raporda bir yardım görevlisinin ağzından yer aldı. Bir bebeğin varlığı, bir çocuğun yokluğunu anlatmaya yetti.
“Onu gömerken ben de öldüm”
Dokuz yaşındaki Yusuf, saldırının tam ortasında hayatını kaybetti.Gözleri açıktı.
Annesi yaklaştı, eğildi, ağladı, ve toprağa verirken fısıldadı:
“Ben de onunla öldüm.”
The Guardian bu sözleri, Gazze sokaklarından, bir annenin kalbinden aldı.
Bugün anneler günü ama evlatları olmadan hayatta hiçbir anlam bulamayan Gazzeli anneleri de unutmayalım... Size soralım; ne zaman bitecek bu zulüm? Bu kan ne zaman duracak?