Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, İletişim Başkanlığında düzenlenen, Türkiye-Balkanlar Medya Forumu: İletişim Çağında Ortak Geleceğin İnşası programına katıldı.
"Gerilimlerin büyüdüğü, belirsizliklerin dünyayı içine alacak şekilde genişlediği bu ortamda Balkanlar'ın istikrarı, huzuru ve refahı bizim için elbette öncelikli meseleler arasındadır. Bölge, dünya barışı için öncelikli meseleler arasındadır. Balkanlar'daki ekonomik kırılganlık, yoğun göç, istihdam, alt ve üstyapı sorunlarına yönelik çözüm odaklı yaklaşımlar ve işbirlikleriyle bölgenin güvenliği ve istikrarına verilecek her türlü katkı çok kıymetlidir.
Balkan coğrafyası, 'arada kalmış topraklar' mantalitesiyle küresel güç merkezlerinin nüfuz alanı, askeri-siyasi ittifaklar arasında bir geçiş ve mücadele sahası olmamalıdır, bu şekilde görülmemelidir. Çatışma ve krizleri körükleyen değil tansiyonu düşüren, uzlaşıya olanak sağlayan bir ülke olarak Türkiye, küresel adalet için çalışmaktadır. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın 'Dünya Beşten Büyüktür' ve 'Daha Adil Bir Dünya Mümkün' çağrıları bu adalet arayışının bir yansımasıdır. Bu ifade, 8 milyar insanın hukukunu gözeten bir ifadedir."
"Toplumda endişe duygusu yaratarak sonuç alma devri de geride kaldı"
Bir yandan küresel adalet için mücadele ederken, öte yandan Türkiye için ortaya koyulan "Terörsüz Türkiye" hedefine yönelik gayretlerin kararlılıkla sürdürüldüğünü vurgulayan Altun, "Terör sorununu kalıcı olarak çözme iradesini güçlü şekilde ortaya koyuyor, 'Terörsüz Türkiye'yi adım adım inşa ediyoruz. Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'nin çağrısı, Sayın Cumhurbaşkanımızın iradesiyle, aziz milletimizin desteğiyle başlayan süreçte en kritik eşiği geride bıraktık." ifadesini kullandı.
Terör örgütü PKK'nın kendini feshettiğini açıkladığını, bugüne kadar terör sorununda on binlerce insanın yitirildiğini belirten Altun, şehitleri minnet ve rahmetle andı, gazilere saygılarını sundu.
Maddi ve manevi kayıplar yaşandığını da dile getiren Altun, Türkiye'nin bu uzun süreçte terör örgütü üzerinden dizayn edilmek, çevrelenmek, istikrarsızlaştırılmak ve böylelikle emperyalist dünya sisteminin bağımlı bir unsuru haline getirilmek ve emperyalistlerce diz çöktürülmek istendiğine dikkati çekti.