Ankara’nın “Terörsüz Türkiye” vizyonu doğrultusunda kararlılıkla sürdürdüğü terörle mücadele politikası, gözleri yeniden Suriye'nin kuzeyine çevirdi. PYD/ YPG terör örgütünün geleceği yeniden tartışma konusu oldu. Bölgede artan diplomatik temaslar ve saha baskısının ardından, YPG'nin silah bırakıp bırakmayacağı sorusu gündemin en sıcak başlıklarından biri haline geldi. Uzmanlar ise süreci Haber7'ye değerlendirdi. Uluslararası İlişkiler Uzmanı Dr. Fırat Demirkol, Türkiye'nin süreci taviz vermeden güçlü bir şekilde yürüttüğüne dikkat çekerken Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mustafa Sıtkı Bilgen ise, "PYD terör örgütü PKK ile aynı telden konuşmuyor" dedi.
"EN TEMEL NOKTA SURİYE"
Uluslararası İlişkiler Uzmanı Dr. Fırat Demirkol şunları söyledi:
Terör örgütü mensuplarının farklı ülkelerdeki kamplarda bulunması ya da sınırların dışına kaçması gibi sorunlar vardı. Şu anda baktığımızda en temel nokta Suriye olarak gözüküyor. Yani Türkiye'nin bu anlamda hassasiyetinin olduğu yer Suriye. Dolayısıyla Türkiye burada sadece PKK'nın, tırnak içerisinde örgütün, silah bırakmasını yeterli görmüyor. Çünkü Türkiye sadece PKK koluyla bu terör yapılanmasına karşı mücadele etmiyor. Bu işin Suriye ayağı var, İran’da olanlar var, Irak tarafı var, Avrupa kanadı var. Yani burada sadece silahla yapılan bir mücadele söz konusu değil.Türkiye çok uzun süredir terörle mücadele ediyor ve bu süreçleri defalarca yaşamış bir ülke. Şunu biliyoruz ki, terör örgütleri silah bırakma ya da çözüme yönelik yaklaşımlardan faydalanarak yeniden güç toplama, silahlanma veya kendilerini kamufle ederek yeniden örgütlenme gibi çeşitli faaliyetlerde bulunabiliyor.
"HEM SAHADA HEM DİPLOMASİ DE MÜCADELE"
Bu noktada Türkiye için önemli olan şu: Türkiye terörle mücadeleden vazgeçmedi. Süreç devam ederken hem yurt içinde hem de yurt dışında sadece PKK değil, PKK’ya bağlı unsurları kullanan farklı terör grupları da hedefte. Türkiye bu anlamda istihbaratın başındaki Sayın Kalın, Dışişleri Bakanı olarak bölgeyi iyi bilen Sayın Fidan ve Cumhurbaşkanı liderliğinde tüm riskleri masaya koyarak hem sahada hem diplomasi masasında mücadele ediyor.
"PYD/YPG FARKLI DAVRANIYOR"
Prof. Dr. Mustafa Sıtkı Bilgen ise şunları söyledi:
Suriye'deki PKK'nın kendini feshetmesinden sonraki süreçte, PKK uzantıları olan PYD ve YPG açısından duruma baktığımızda, Türkiye "Terörsüz Türkiye" hedefinin ve bölgesel istikrarın devamı için Suriye'de de PYD ve YPG'nin tasfiye edilmesini, silahsızlandırılmasını ve Suriye merkezi ordusuna katılmalarını talep ediyor. Fakat burada PYD ve YPG'nin farklı bir bakış açısı geliştirdiğini görüyoruz. Çünkü onlara göre PKK, KCK adı verilen bir üst yapının bir kolu. Kendileri ise KCK’nın bir unsuru olmadıklarını, Suriye'deki SDG’nin (Suriye Demokratik Güçleri) bir parçası olduklarını ifade ediyorlar.
"TERÖR ÖRGÜTLERİNİN ABD'DEN BEKLENTİLERİ VAR"
Dolayısıyla PKK’nın kendini tasfiye etmesinin ve terörist başı Abdullah Öcalan’ın yaptığı barış çağrısının kendilerini kapsamadığını, bu sürecin kendileriyle bir ilgisinin olmadığını öne sürmekteler. Bu durum, Türkiye’deki hakim beklentiyle PYD ve YPG’nin aynı doğrultuda hareket etmediğini ortaya koyuyor. Bir diğer önemli konu ise PYD ve YPG’nin İsrail ve Amerika Birleşik Devletleri’nden beklentiler içinde olmasıdır. Bu da bölgedeki güç dengeleri ve diplomatik süreci doğrudan etkileyen bir başka faktördür.