'200 yıllık emperyalist bir plan çöp oldu!' Azerbaycan-Ermenistan anlaşmasının şifreleri

Haber7.com Güvenlik Analisti Dr. Eray Güçlüer, Azerbaycan-Ermenistan anlaşmasının 200 yıllık emperyalist bir planı çöpe attığını belirtti. Anlaşmanın Türk dünyası ve Türkiye için tarihi bir jeopolitik zafer olduğunu vurguladı.

Güçlüer, Haber7'de Fatih Yoncalık'ın sorularını yanıtlayarak, Azerbaycan-Ermenistan anlaşması sonrası yeniden gündeme gelen Zengezur koridoru ve Güney Kafkasya’daki bölgesel gelişmeleri değerlendirdi. Güçlüer, anlaşmanın sadece bir barış veya ticaret anlaşması olmanın ötesinde jeopolitik bir anlam taşıdığını ifade etti.

ZAMANA YAYILAN JEOPOLİTİK BİR ANLAŞMA

Dr. Güçlüer, Zengezur koridorunun bölge coğrafyası üzerindeki en kritik nokta olduğunu vurguladı. "Bu anlaşma, hem ticaret hem de barış anlaşması olmasının ötesinde anlam taşıyan jeopolitik bir anlaşmadır" diyen Güçlüer, bunun kültürler, ülkeler ve bölgeler arasında etkileşimi, iletişimi sağlayan çok önemli bir adım olduğunu belirtti. Anlaşmanın gerçekleşmesinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliği ve Türkiye’nin süreçte üstlendiği risk ve inisiyatiflerin tarihe geçtiğini dile getirdi.

200 YILLIK RUS EMPERYALİZMİNİN ÇÖP OLMASI

Süreci 1828 Türkmençay Antlaşması'na kadar götüren Güçlüer, 200 yıldır Rusların Türk dünyasının bağlantısını koparmak için Zengezur'u Ermenileştirdiğini söyledi. Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev'in imzaladığı anlaşmanın, Rusya'nın bu 200 yıllık emperyalist planını çöpe attığını belirten Güçlüer, "1828’den sonra Ruslar, Osmanlı ve İran’daki Ermenileri bu bölgeye toplayarak Türk dünyasını Batı’dan kopardı. 200 yıl boyunca Rusya burada belirleyici bir unsur oldu. Şimdi ise Ruslar yok" dedi.

ERMENİSTAN'IN PARADİGMA DEĞİŞİMİ VE KARABAĞ'IN ÖZGÜRLEŞMESİ

Ermenistan’ın 10 Kasım 2020 anlaşmasını geciktirmek için 4 yıl boyunca direndiğini, hatta 2024’te Karabağ’da bir de facto devletçik yaratmak için 10.000 silahlı militan topladığını aktaran Dr. Güçlüer, Azerbaycan’ın Türkiye ile işbirliği içinde bu sinsi faaliyetlere karşı 24 saatlik ikinci operasyonu gerçekleştirmek zorunda kaldığını söyledi. Bu operasyonla 10.000 kişilik militan gücün darmadağın edildiğini belirten Güçlüer, Karabağ’ın Azerbaycan askerlerinin kanıyla vatan yapıldığını ifade etti. "Eğer Karabağ özgürleşmeseydi, bu militanların hedefi Bakü ve Türkiye olacaktı" diyen Güçlüer, bu anlaşmanın bir "jeopolitik anlaşma" olduğunu tekrarladı.

TÜRKİYE İÇİN STRATEJİK AVANTAJLAR

Anlaşmanın Türkiye için getirdiği avantajlara değinen Güçlüer, Türkiye'nin Azerbaycan ile ilişkilerini Gürcistan üzerinden değil, doğrudan Zengezur koridoru üzerinden sağlayacağını belirtti. "40 kilometre ya. Türkiye’den çıkıyorsunuz yarım saat sonra Azerbaycan’dasınız" diyen Güçlüer, bu durumun psikolojik bir rahatlık ve avantaj sağladığını vurguladı. Gelecekte bu koridordan enerji boru hatlarının da geçeceğini belirten Güçlüer, Çin ve Uzak Doğu’dan gelen malların bu yol üzerinden Türkiye’ye ulaşmasının maliyetleri düşüreceğini ve küresel ticarette Türkiye ile Azerbaycan’a büyük bir ekonomik avantaj sağlayacağını ifade etti.

BÖLGESEL GÜVENLİK VE YENİ DENGELER

Dr. Güçlüer, anlaşmanın Türkiye ve Azerbaycan arasındaki siyasi ve askeri birliği güvenlik birliğine dönüştürdüğünü ve iki ülkenin sinerjisi sayesinde güvenlik risklerinin minimize edildiğini söyledi. Rusya ve İran’ın bölgedeki hatalarına da değinen Güçlüer, Rusya'nın 200 yıllık hatasının Bakü’den döndüğünü, İran’ın ise 44 günlük Vatan Muharebesi sırasında Ermenistan’a silah göndermeye kalktığını belirtti.

ABD'NİN ROLÜ VE KÜRESEL GÜÇ DARALMASI

Koridorun güvenliğini sağlayacak olan Amerikan özel askeri şirketine de değinen Güçlüer, bu durumun ABD’nin küresel ölçekteki jeopolitik daralmasının bir göstergesi olduğunu söyledi. Şirketin CIA’in ürettiği paralı bir askeri şirket olacağını belirten Güçlüer, "Böyle bir daralmaya giden güç, doğal olarak orada konvansiyonel değil, bir özel askeri şirket konuşlandırmak zorunda kalıyor" dedi. Güçlüer, Türkiye ve Azerbaycan'ın bölgedeki milli güç kapasitelerinin artmasının, diğer aktörlerin politikalarını buna göre şekillendirdiğini ve ABD'nin asker göndermek yerine özel şirket kullanmasının bu durumun bir sonucu olduğunu ifade etti.

Konuşmasının sonunda Dr. Eray Güçlüer, bu sürecin tarihi bir başarı olduğunu ve meyvelerinin yakın zamanda toplanacağını belirtti.