Tapu ve Kadastro Uzmanı Hakkı Şahin, Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü arşivlerinde Kudüs'e ait 170 bin tapu kaydının bulunduğunu belirterek, bu belgelerin Filistin'in tezlerini destekleyen en önemli hukuki kanıtlar arasında yer aldığını söyledi.

Tapu ve Kadastro Uzmanı Hakkı Şahin TRT Haber'e önemli açıklamalarda bulundu. Şahin, Osmanlı Devleti'nin üç kıtaya yayılan geniş coğrafyada kurduğu düzenin ve arşivciliğe verdiği önemin altını çizerek, bu mirasın bugün uluslararası birçok problemin çözümünde kilit rol oynadığını ifade etti.

Şahin, "Osmanlı'dan devraldığımız bu zengin tarihi miras sadece Türkiye için değil, Osmanlı Devleti'nin yıkılmasından sonra aynı topraklar üzerinde devlet kurmuş birçok milletin milli ve ortak tarihlerinin tespiti ve yazılmasında başvurulabilecek en önemli kaynaklardır. Arşivler milletlerin belleğidir sözü de arşivlerin ne kadar önemli olduğunu ifade etmekte ve uluslararası birçok problem de arşiv belgeleri ışığında çözüme kavuşturulmaktadır." diye konuştu.

MÜLKİYET ÖNCESİ VE SONRASI TÜM KAYITLAR MEVCUT

Kudüs'e ait kayıtların hem mülkiyet öncesi dönemi hem de özel mülkiyetin başladığı dönemi kapsadığını belirten Şahin, Osmanlı toprak düzeninin temelini mülkiyeti devlete, kullanım hakkı ise fertlere ait olan Miri Arazi rejiminin oluşturduğunu hatırlattı. Bu dönemde arazi, nüfus, hayvan varlığı ve zirai ürünlerin kayıt altına alındığı Tapu Tahrir defterlerinin tutulduğunu söyledi.

Kudüs'e ait 9 adet Tapu Tahrir defterinin arşivde bulunduğunu aktaran Şahin, "Bu defterler askeri, idari ve mali amaçlarla tutulmuştur. Kanuni Sultan Süleyman dönemine ait 1562 tarihli mufassal defterde, tahriri yaptıran padişahın tuğrası, bölgede uygulanacak kanunname ve vergiye tabi erkek nüfus baba adlarıyla birlikte yer almaktadır." dedi. Şahin, bu kayıtlarda kişinin seyyid soyundan gelmesi veya engelli olması gibi durumlarda vergiden muaf tutulduğuna dair detayların da bulunduğunu ekledi.

KUDÜS'E AİT 170 BİN TAPU KAYDI ARŞİVDE

Özel mülkiyet hakkının tanınmasıyla birlikte 21 Mayıs 1847'den itibaren hak sahiplerine tuğralı tapu senedi verilmeye başlandığını ifade eden Şahin, bu kayıtların tutulduğu Zabıt Kayıt Defterleri'nin iki nüsha olarak düzenlendiğini belirtti. Şahin, "Bir nüsha işlemin yapıldığı mahalli birimde kalır, birisi merkeze, Defterhane-i Amire'ye yani bugünkü Tapu Kadastro Genel Müdürlüğü'ne gönderilirdi. Mahallindeki defterler doğal afet gibi nedenlerle zarar görürse, merkezdeki nüshadan yenilenirdi." şeklinde konuştu.

Şahin, Kudüs'e ait 47 adet Zabıt Kayıt Defteri'nin bulunduğunu ve bu defterlerde 170 bin tapu kaydının yer aldığını açıkladı. Bu kayıtların 37 bin tanesinin vakıf ilişiği taşıdığını, 133 bin tanesinin ise şahıslara ait olduğunu bildirdi. Defterlerde taşınmazın ili, ilçesi, köyü, mahallesi, mevkisi, hududu, miktarı ve kimin adına tescil edildiği gibi tüm detayların yer aldığını vurguladı.

SULTAN II. ABDÜLHAMİD'İN TAPUSU DA BU ARŞİVDE

Şahin, arşivdeki defterlerden bir örnek göstererek Sultan II. Abdülhamid'e ait bir tapu kaydını da paylaştı. Kayıtta, Eriha köyünde bulunan bir taşınmazın "Şevketlü, muhabbetlü, kudretlü, azametlü Sultan İbn-i Sultan Es-Sultan Abdülhamid-i Sani şahanelerine" ait olduğunun açıkça yazdığını gösterdi.

Osmanlı'nın kayıt sisteminin son derece muntazam olduğunu vurgulayan Şahin, "Osmanlı, özellikle askeri, mali ve idari kayıtlarda 'siyakat' adını verdiğimiz noktasız ve şifreli bir yazı türü kullanmıştır. Bu yazılarda ve aharsız kağıt üzerinde oynama yapmak çok zordur, yapıldığı an kendini belli eder. Bu da belgelerin güvenilirliğini ve hukuki geçerliliğini artırmaktadır." ifadelerini kullandı.

Yorumlar 0 Yorum Var