Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Prof. Dr. Burhanettin Duran, Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığında düzenlenen "Gazze: İnsanlığın Turnusol Testi Paneli"ne katılarak önemli açıklamalarda bulundu.
"TÜRK MEDYASI FİLİSTİN KONUSUNDA BAŞARILI BİR SINAV VERDİ"
Soykırımcı İsrail'in 250'den fazla dezenformasyonunu ifşa ederken, küresel medyadaki iki yüzlü yaklaşımları gözler önüne serdiklerini belirten Duran, şunları kaydetti:
"Dergilerimizde 'Filistin özel sayısı' çıkarırken, olağanüstü toplantılara ev sahipliği yaparken, sempozyumlar, sergiler, basın turları düzenlerken ve dünyanın dört bir yanında programlar gerçekleştirirken, bir vicdan hareketine öncülük ettiğimizi biliyoruz. Bu çabamızda yalnız değiliz. Birçok ülkede İspanya'dan, dünyanın diğer birçok köşesine kadar tüm dünya bu haklı tepkiye katılıyor ve uluslararası toplum, devletlerini, liderlerini baskı altına alıyor. Bugün gerçekleştirdiğimiz panelimiz de bunun somut çıktılarından biridir. Biz İletişim Başkanlığı olarak, TRT olarak, Anadolu Ajansı olarak ve tüm Türk medyası Filistin konusunda başarılı bir sınav verdik. Ülkemizin haber ekipleri sahada şiddete ve engellemelere maruz kalmalarına rağmen Gazze'deki soykırımı insanlığın gözleri önüne taşımaktan geri durmadı. TRT Haber kamerası, Gazze'de İsrail'in barbarlığı sonucu kırılmıştır."
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, "İsrail güçleri basın mensuplarımızın hakikate ayarlı kameralarını kırmış olsa da hakikatin ortaya çıkmasına engel olamadı." ifadesine atıfta bulunan Duran, sözlerine şöyle devam etti:
"TRT Haber, 20 binin üzerinde Gazze haberini ekrana taşırken, TRT World yayınlarının yüzde 50'den fazlasını Filistin ve Gazze'ye ayırmıştır. Uluslararası dijital platformlar, Filistin konulu yapımları sansürlerken ülkemizin uluslararası dijital platformu Tabii, 'Filistinlilerin Öyküleri' başlıklı bir bölüm açmıştır. Anadolu Ajansımız da bölgeden 13 farklı dilde yaklaşık 144 bin haber geçmiştir. 'Tanık' ve 'Kanıt' kitaplarının yanı sıra 200 bin fotoğraf ve 15 bine yakın video hem kamu vicdanına sunulmuş hem de uluslararası mahkemelerde delil olarak yerini almıştır. Ayrıca İletişim Başkanlığı olarak İsrail'in Gazze'de sistematik olarak katlettiği gazetecileri konu alan bir kitap çalışmasını da bitirmiş bulunuyoruz. Bu kitapta da görüleceği üzere İsrail, tek amaçları bölgede yaşanan gerçekleri dünyaya duyurmak olan 300’e yakın basın emekçisini hakikati susturmak için, onların sergilediği fotoğraf ve görüntüleri susturmak için bilerek ve isteyerek katletmiştir. Sırf bu örnekler bile Gazze'deki soykırımın dünyaya duyurulmasında Türk medyasının bir lokomotif görevi gördüğünü ortaya koymuştur."
"İSRAİL, ASİMETRİK YÖNTEMLERE BAŞVURMAKTAN DA GERİ DURMAMAKTA"
Duran, Türk medyasının Gazze hassasiyetini açık bir şekilde ortaya koymasına karşın, dünya medyası için benzer şeylerin söylenemeyeceğini belirtti.
Batı merkezli kuruluşların, coğrafyaya göre değişen, etik dışı, taraflı ve kasıtlı yayıncılık anlayışına sahip olduğunu vurgulayan Duran, "İsrail'in Gazze'ye attığı bombalara, konvansiyonel ve dijital medya sahasında yalanlar, bilgi karartması ve dezenformasyon kampanyaları eşlik ediyor. Böylece hakim anlatıyı kontrol altında tutmaya çalışan İsrail, bu alanda asimetrik yöntemlere başvurmaktan da geri durmamaktadır." ifadelerini kullandı.
Duran, bugün bir dijital algoritma tahakkümünden bahsetmenin mümkün olduğuna dikkati çekerek, "Medya araçlarını ve dijital ortamı büyük ölçüde kontrol altında tutan güç, izinsiz topladığı verileri analiz ederek bireyleri, kendi biçimlendirdiği içeriklere yönlendirmektedir. Bu yolla bir yandan toplumsal algı şekillendirilirken bir yandan da İsrail'in bir savaş suçlusu olduğu gerçeği algoritmik olarak sansürlenmektedir. sansürle örtülüyor." diye konuştu.