Hamas, Trump’ın ortaya koyduğu plan kapsamında “tam çekilme ve savaşın tamamen durması” şartıyla 72 saat içinde esir takasına hazır olduğunu duyurdu. Ancak açıklamanın satır aralarına bakıldığında, bu sadece bir “anlaşma sinyali” değil; aynı zamanda Türkiye’nin etkin ara buluculuk rolünü güçlendiren stratejik bir mesaj niteliği taşıyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “İsrail derhal saldırılarını durdurmalı” çağrısından hemen sonra gelen bu açıklama, Ankara, Doha ve Washington hattında yeni bir diplomatik denklemin şekillendiğine işaret ediyor.Konuya ilişkin Akademisyen Muhammed Mazhar Şahin şunları söyledi:
"HAMAS, TONY BLAİR'İ İSTEMİYOR"
Hamas, Trump planında belirtildiği gibi tam çekilme ve savaşın tamamen durması şartıyla, 72 saat içerisinde İsrail’le esirleri teslim edebileceğini söyledi. Burada tam çekilme ve İsrail’in savaşı durdurması oldukça önemli bir ifade. Zira Hamas bu cevabı vermeden hemen önce Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan bir açıklama yaptı. Ve bu açıklamada İsrail’in derhal bu saldırıları durdurması gerektiğini ve bundan sonra müzakerelerin devam edeceğini belirtti. Bunun hemen ardından Hamas’ın bu açıklamayı yapması, aslında Cumhurbaşkanı ile paralel bir şekilde anlaşma maddelerine bunu eklediğini gösteriyor. Hemen ardından Trump’un da Hamas’a verdiği cevap, aslında Hamas, Recep Tayyip Erdoğan ve Trump arasında ciddi ve kuvvetli bir bağın şu anda oluştuğunu gösteriyor. Ayrıca Hamas, Gazze yönetiminin sadece bağımsız teknokratlardan oluşmasını istiyor. Yani Tony Blair’i kesinlikle istemiyorlar, bunu belirttiler. Bunun dışında Arap ve Müslüman Filistinlilerin oluşturacağı bir heyetin bunu yönetmesini istiyorlar.
"HAMAS'IN TÜRKİYE'YE GÜVENİ TAM"
Gazze’nin yönetiminde herhangi bir işgal gücünün bulunmasını istemiyorlar. Silah bırakma meselesinde ise önümüzdeki süreçte Gazze’de yönetimi devralacak isimlere bakacaklar. Ve bu isimler belli olduktan sonra silahları ancak onlara bırakırız, diyor Hamas. Aslında Hamas’ın şu anda asli haklar olarak gördüğü bir hak var. O da Gazze’lilerin kendi kendini idare etmesi ve Hamas’ın bu süreç sağlanana kadar silahları teslim etmemesi. Dolayısıyla burada basında ilk etapta algılandığı gibi Hamas’ın anlaşmayı kabul ettiği gibi bir sonuca varmak mümkün değil. Hamas bu süreci, kesinlikle kabul edilen maddeler, esir takası gibi gri bölgeler üzerinde konuşulması gereken konular, örnek veriyorum silahların bırakılması süreci gibi ve kesinlikle müzakereye açık olmayan konular Tony Blair gibi isimlerin Gazze’yi yönetmesi şeklinde üçe ayırmış durumda belki. Tabii burada daha üzerinde müzakereler yapılacak. Trump’ın da bu anlaşmayı güzel karşılaması oldukça kıymetli.
Özellikle Cumhurbaşkanımızın Amerika ziyareti oldukça önemli bir dönüm noktası burada. Biliyorsunuz, orada bir Gazze toplantısı, Gazze zirvesi yapıldı ve bu zirveye Katar ve Amerikalıların başkanlık edeceği biliniyordu. Fakat Cumhurbaşkanımız orada Trump’la beraber oturuma başkanlık etti. Ve Hamas aslında Türkiye’nin bulunduğu bir masada, Hamas’ın ve Filistinlilerin aleyhine bir sonuç çıkmayacağına emindi. Bu konuda Türkiye’ye güvenleri tam. Bildiğiniz üzere üç gün önce Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanımız Sayın İbrahim Kalın Katar’a geldi ve üç gündür burada görüşmelerini müzakere heyetiyle beraber devam ettirmekte.
"KESİNLİKLE TÜRKİYE MÜDAHALE OLDU"
Ve bu yapılan Hamas açıklaması oldukça kritik, öncelikle bunu söyleyelim. Burada bir devlet aklının var olduğu kesin. Tabii ki burada Hamas’ın zekasını da hafife aldığım veya siyasi zekasını çok geride gördüğüm için söylemiyorum. Ancak hem Trump’ın hoşuna gidecek bir açıklama, hem Filistinlileri zora düşürmeyecek bir açıklama, hem İsrail’i zora düşürecek bir açıklama. Şu anda öyle bir açıklama yaptı ki Hamas, tabiri caizse bir devlet aklı o metinleri yazdı. Ve Cumhurbaşkanımızın yaptığı açıklamayla ardından Hamas’ın verdiği cevap ve Donald Trump’ın peş peşe yaptığı açıklamalar üçü bir kapsayıcı nitelikteydi. Öyle zannediyorum ki Hamas’ın cevabı, Trump Cumhurbaşkanımızı aradığında belliydi. Ve belki de Cumhurbaşkanımızın eliyle ilk açıklama Trump’a yapıldı. Ve daha sonra Trump oldukça sakin karşıladı. Ben Türkiye’nin burada kesinlikle olaya müdahil olduğunu ve Türkiye’nin müdahil olduğu bir süreçte de bu metnin satır aralarını iyi okumamız gerektiğini düşünüyorum.
"BELKİ BARIŞ GÜCÜ OLURSA İLERİKİ ZAMANDA TÜRKİYE'DE GAZZE'DE OLUR"
Ben şayet Katar’da yaşayan bir akademisyen olarak satır aralarında Türkiye detayını net bir şekilde hissediyorum. Gazze’nin yönetimi konusunda İsrail’deki Kanal 12 bir iddiada bulundu. Netanyahu, Gazze’yi bir defa Birleşik Arap Emirlikleri’nden gelecek bir gücün de yönetmesini istiyor. Yani İsrail, kendisine yakın olabilecek muhtemel Arap devletlerinin orada bulunmasını istiyor. Tabii ki Hamas bu konuda kesinlikle karşı. Hamas’ın görüşü, Filistinli, Arap ve Müslüman teknokratların bu süreci yürütmesi yönünde. Asayişi de sağlayacak gruplar noktasında, şayet İsrail Hamas’ın karşısında olan bir Arap ve Müslüman ülkesinden yana bir tavır takınırsa, Türkiye’yi önümüzdeki günlerde Katar’la beraber, belki de Gazze sahasında Amerika’yla beraber bir barış gücü olarak görmek bile hiç uzak bir ihtimal değil diye düşünüyorum. Çünkü Türkiye, Hamas’ın yanında olduğunu dünkü açıklamayla net bir şekilde ortaya koydu.