Ortadoğu’da savaşın seyrini değiştiren ateşkes, bölge ülkeleri tarafından yakından izleniyor. İRAM Başkanı Doç. Dr. Serhan Afacan, ateşkesin kalıcılığına ilişkin değerlendirmesinde sürecin artık daha olumlu bir konjonktürde ilerlediğini, Türkiye’nin ise bu tabloda hem diplomatik hem de olası askeri mekanizmalar açısından belirleyici bir rol oynayabileceğini söyledi.

"KÖPRÜDEN ÖNCE SON ÇIKIŞTI"

İRAM Başkanı Doç. Dr. Serhan Afacan, bölgede sağlanan ateşkesin kritik bir eşikte gerçekleştiğini belirterek, “Eğer bu noktada ateşkes sağlanamasaydı, sürecin ne kadar kötüye gidebileceğini tahmin etmek mümkün değildi. Adeta köprüden önceki son çıkıştı” dedi. Afacan, ABD Başkanı Donald Trump’ın ateşkes planının kusurlarına rağmen bir denge oluşturduğunu vurgulayarak, “Planın içinde falsolar elbette var ama ateşkes sağlama kapasitesi de ortada. Türkiye, Mısır ve Katar gibi bölgedeki etkin ülkeler bu süreci dikkatle ve olumlu bir şekilde takip etti” değerlendirmesinde bulundu.

"İSRAİL ASKERİ YOLLARLA DURDURULABİLİR"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Rize’deki “İsrail yeniden savaşı başlatırsa bedeli ağır olur” sözlerinin de yerinde bir uyarı olduğuna dikkat çeken Afacan, “Bu ifade rastgele söylenmiş değil. Mesaj açık: Bundan sonra İsrail, başka yöntemlerle  muhtemelen askeri yollar da dahil durdurulabilir” dedi. Ateşkesin sürdürülebilirliği açısından öne çıkan mekanizmalara da değinen Afacan, “Trump planında öngörülen üç temel mekanizma var: rehinelerin teslimi ve yönetim devrinde bölge devletlerinin rolü, barış kurulu oluşturulması ve son olarak uluslararası istikrar gücü. Asıl kilit nokta bu üçüncü mekanizma. Çünkü bu güç askeri nitelikte olacak” ifadelerini kullandı.

ULUSLARARASI İSTİKRAR GÜCÜNE DİKKAT ÇEKTİ"

Türkiye’nin bu oluşumda yer alma eğilimini Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarıyla ortaya koyduğunu belirten Afacan, “Eğer uluslararası istikrar gücü bölgeye konuşlandırılırsa, İsrail’in oldu-bittilere cüret edemeyeceğini düşünüyorum” diye konuştu.

Garantörlük modelinin ise henüz netlik kazanmadığını söyleyen Afacan, “Şu ana kadar resmi bir garantörlük modeli zikredilmedi. Türkiye, Mısır ve Katar gibi ülkeler böyle bir rol üstlense bile, bunun sadece Gazze ile sınırlı olması anlamlı değil. Bu nedenle garantörlük modelinin şu aşamada hem pratikte hem de hukukî zeminde çok makul görünmediğini düşünüyorum” değerlendirmesinde bulundu.

Yorumlar 0 Yorum Var