Eski İngiliz siyasetçi Prof. Dr. Tim Wilson, İngiltere'nin Türkiye ile stratejik savaş uçağı anlaşması "bir zorunluluk hizalanmasını" temsil ettiğini vurgulayarak "İngiltere'nin Avrupa dışında güçlü ikili ilişkilere ihtiyacı var. Giderek daha iddialı hale gelen Türkiye'nin ise kendisini baş belası bir komşu değil, kilit bir güç olarak gören Batılı ortaklara ihtiyacı var" dedi.
SAVUNMA SANAYİİNDE ORTAK PROJE HEDEFİ
WilsonYouTube kanalından yaptığı paylaşımda, Erdoğan'ın sembolizmin çok ötesine geçen stratejik bir hedef belirlediğini vurguladı. "İngiltere ile işbirliğinin, savunma sanayiinde ortak projelere zemin hazırlamasının beklendiğini söyledi. Bu, Türkiye'nin bölgesel bir ortak rolünden, büyük bir NATO gücüyle eşit bir işbirlikçi rolüne geçmek istediğinin açık bir sinyalidir" dedi.
Wilson, Ankara'nın insansız sistemlerden deniz platformlarına kadar gelişen savunma teknolojilerinde "ortak tasarım, ortak üretim ve ortak kâr" istediğini belirtti. Wilson'a göre, Brexit sonrası Avrupa ile ilişkilerinde gergin bir dönemden çıkan İngiltere için böyle bir işbirliği, "savunma kredibilitesini ve endüstriyel kapasiteyi güçlendiren alternatif bir ittifak seti" sunuyor.
GAZZE VE FİLİSTİN DEVLETİ KONUSUNDA 'PAYLAŞILAN AHLAKİ DURUŞ'
Wilson, Erdoğan'ın daha sonra Gazze konusuna geçtiğini ve İngiliz hükümetine yönelik dikkat çekici derecede doğrudan bir övgüde bulunduğunu aktardı. Erdoğan'ın, Filistin devletini tanıma kararı nedeniyle İngiliz Başbakanı'nı tebrik ettiğini ve bunu "Gazze'deki gelişmelerin taze bir değerlendirmesinin sonucu" olarak nitelendirdiğini belirtti.
Wilson, "Bu önemli bir anı işaret ediyor. Türkiye uzun zamandır kendini Filistin haklarının önde gelen bir savunucusu olarak konumlandırıyor. Londra'nın, ne kadar temkinli olsa da, resmi Filistin devletliliğine doğru ilerlemesini görmek, Erdoğan'a diplomatik bir doğrulama sağlıyor. Daha da önemlisi, bu durum, İngiltere'yi Ankara'nın bölgesel gündemine daha yakından bağlamak için kullanacağı paylaşılan bir ahlaki duruşa işaret ediyor" değerlendirmesinde bulundu.
WİLSON: BU BİR 'ZORUNLULUK HİZALANMASI'
Prof. Dr. Wilson, ortaya çıkan portrenin, Erdoğan'ın "kapsamlı bir stratejik ortaklığa" dönüşmesini istediği bir ilişki olduğunu belirtti. Wilson, bu durumun "sürtünmesiz" olmayacağını da ekleyerek, "İngiltere'nin Türkiye'nin iç politikası, anayasa reformları ve medya özgürlüğü konularında kendi tereddütleri var. Ankara, duraksayan AB üyelik desteği ve Brexit sonrası İngiltere'nin Türkiye'ye yönelik algılanan kararsızlığı nedeniyle hayal kırıklığı yaşıyor. NATO'nun genişlemesi ve Suriye konusunda da farklı yaklaşımlar var" ifadelerini kullandı.
Buna rağmen Wilson, bugünkü diyaloğun "bir zorunluluk hizalanmasını" temsil ettiğini vurguladı. "İngiltere'nin Avrupa dışında güçlü ikili ilişkilere ihtiyacı var. Giderek daha iddialı hale gelen Türkiye'nin ise kendisini baş belası bir komşu değil, kilit bir güç olarak gören Batılı ortaklara ihtiyacı var" diyen Wilson, Erdoğan'ın Starmer'a mesajının "net ve kendinden emin" olduğunu söyledi: "Birlikte, ayrı ayrı başarabileceğimizden daha fazlasını başarabiliriz."
Wilson, İngiltere'nin bu önermeye açıklığının, sadece Ankara ile ilişkilerinin geleceğini değil, "barışın kırılgan olduğu ve risklerin çok büyük olduğu ilişkilerin istikrarını" da şekillendireceğini kaydetti.
"PUTİN'E KARŞI SADECE 2 LİDER DURABİLİR"
Wilson, analizinin sonunda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı bölgedeki iki büyük siyasi aktörden biri olarak nitelendirerek şu ifadeleri kullandı:
"Biri Erdoğan, diğeri Arnavutluk'taki Edi Rama. İlginçtir, Edi Rama da dün ya da önceki gün Londra'da Starmer'ı görüyordu. Starmer şu anda doğru insanlarla konuşuyor. Çünkü Putin'i yenilgiye uğratmak ya da en azından kutusuna geri koymak istiyorsanız, bu, geniş deneyime, uzun ömürlülüğe, işinin başında olan, olayların gelip geçtiğini görmüş insanları gerektirir. Putin'e gerçekten karşı durabilecek tek kişiler, onunla aynı sürelerde iktidarda olan kişilerdir. Bu da Erdoğan ve Edi Rama'dır. Diğer herkes bu kulvarda yeni."