Sudan son yılların en karmaşık ve kanlı dönemlerinden geçiyor. Ülkede ordu ile “Hızlı Destek Kuvvetleri” adı verilen yapı arasında süregelen çatışmalar, ülkenin fiilen ikiye bölünmesine yol açmış durumda. Cumhurbaşkanı Erdoğan'da olaylarla ilgili, "Plansız davranmak mümkün değil. Önce plan, sonra proje. Bunları yapacağız. Kaldı ki; Sudan her an Türkiye’nin kendisine nasıl el uzatacağını bekleyen bir ülke. Orada yaşanan her acı, her kıyım, her dram bizim yüreğimizi parçalıyor. Kaldı ki onların da bizden beklentileri var. Bu beklentiler karşısında biz de arkadaşlarımızla değerlendirmelerimizi yapıp, ne gibi destek verebiliriz, bunların çalışmalarını sürdürüyoruz." açıklmalarında bulunu. 

Türk yapımı TB-2'lerde Hızlı Destek Kuvvetleri'ne silah taşıyan konvoyu imha etmişti. Bu gelişmelerin ardından Türkiye'nin Sudan hükümetine desteğinin artacağı sinyalleri geldi. Bu desteklerin ardından bölgede dengelerinde değişebileceği yorumları yapılıyor.

"TEMELİNDE YERALTI KAYNAKLARI VAR"

Haliç Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Serhat Oratçı, Sudan’daki iç savaşın perde arkasını Haber 7’ye değerlendirdi.

Dr. Oratçı’ya göre, Sudan’daki çatışmaların temelinde yeraltı kaynakları ve jeopolitik çekişmeler yer alıyor. Ülke topraklarının üçte ikisi ordunun, üçte biri ise Hızlı Destek Kuvvetleri’nin kontrolünde bulunuyor. Özellikle Darfur bölgesi ve Kurdufan eyaletlerinin büyük bir kısmı paramiliter güçlerin eline geçmiş durumda.
Uzmanlar, çatışmaların kalıcı hale gelmesi durumunda Libya benzeri iki devletli bir Sudan tablosunun ortaya çıkabileceğine dikkat çekiyor. Oratçı, iç savaşın en önemli dış aktörlerinden birinin Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) olduğunu belirterek, şu değerlendirmede bulundu:

"BAE ALTINLARI KENDİ ÜLKESİNE TAŞIYOR"

“Birleşik Arap Emirlikleri bu çatışmalara finansman, lojistik ve silah desteğiyle doğrudan müdahil olmuş durumda. BAE, Sudan’ın altın rezervlerinin büyük kısmını kendi ülkesine taşıyor. Silah-altın trafiğinde BAE kritik bir rol üstlenmiş durumda.”
Çatışmaların bu finansal döngü kırılmadığı sürece devam edeceğini vurgulayan Oratçı, Sudan’daki iç savaşın altın karşılığı silah ticaretiyle beslendiğini ifade etti.

TÜRKİYE'NİN ROLÜ"

Türkiye’nin Sudan’daki gelişmelere yaklaşımını da değerlendiren Oratçı, Ankara’nın krizin başında tarafsız bir diplomasi izlediğini, insani yardım kanallarını açık tuttuğunu belirtti. Ancak son dönemde Türkiye’nin pozisyonunun orduya daha yakın bir çizgiye kaydığını söyledi.

“Türkiye, Hartum’daki büyükelçiliğini kapatmadı, Port Sudan’a taşıdı ama diplomatik kanallarını açık tuttu. Sudan ordusu devletin meşru bir parçası olduğu için Türkiye de askere yakın duruyor. Hızlı Destek Kuvvetleri’nin ise hem içeride hem dışarıda bir meşruiyet sorunu var.”

TÜRKİYE BELİRGİN ŞEKİLDE ORDUYU DESTEKLİYOR

Uluslararası basında Türkiye’nin Sudan ordusuna insansız hava aracı ve silah desteği verdiği yönünde haberler çıktığını hatırlatan Oratçı, bu iddiaların boyutunun net olmadığını, ancak Türkiye’nin artık daha belirgin biçimde orduyu destekleyen bir pozisyonda göründüğünü dile getirdi.
Son olarak Mısır’ın da geleneksel ilişkiler ve güvenlik kaygıları nedeniyle Sudan ordusunun yanında yer aldığını vurgulayan Oratçı, “Sudan’da yaşanacak her kaos, doğrudan Mısır’ı etkileyecektir.” dedi.

Yorumlar 4 Yorum Var
  • Vatandaş 10.11.2025 16:45
    Kardeşlerimizi sömürdükleri yeter Adaletin kılıcı yanlarında olmalı.
  • O kadar 10.11.2025 16:34
    Yanlış yanlış yasin boru nün hakkı ne olacak hak haktır asla hiç bir çıkara feda edilemez