Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, TVNET'te yayınlanan Net Bakış Özel programında Türk dış politikası ve küresel gelişmelere ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Geçtiğimiz yılın Ukrayna savaşı ve Suriye'deki değişim gibi krizler nedeniyle yoğun geçtiğini belirten Fidan, 2026 yılında da Türkiye'yi heyecanlı, yoğun ve risklere açık bir yılın beklediğini ifade etti.
Bakan Fidan, 2025'te olduğu gibi yeni yılda da en önemli gündem maddesinin Gazze'deki soykırımın durdurulması ve kalıcı bir barışın sağlanması olacağını söyledi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere devletin bütün organlarının bu yönde yoğun çaba gösterdiğini belirten Fidan, "Elhamdülillah bir noktada ateşkes sağlandı ama bugün de gördük sürekli ihlal edilen bir ateşkesle karşı karşıyayız. Kırılgan bir ateşkes ortamı var" dedi.
Küresel gelişmelere de değinen Fidan, özellikle ABD'de Trump'ın iktidara gelmesiyle transatlantik ilişkilerin seyrinin eskisi gibi olmayacağını ve ABD'nin Çin ile rekabeti merkeze alan yeni bir strateji izlediğini belirtti. Fidan, bu durumun Türkiye'ye de yansımaları olacağını ve Türkiye'nin tüm bu gelişmeleri risk ve fırsat analizleri yaparak takip ettiğini söyledi.
Ticari rekabetin sıcak bir savaşı tetikleme riskine dikkat çeken Fidan, "Bizim gördüğümüz aslında öteden beri işaretlerini aldığımız bir konu, ticari rekabetin bir noktadan sonra sıcak savaş getirme riskini taşıyor olması özellikle belli ülkeler arasında" ifadelerini kullandı. Fidan, büyük güçlerin güç kullanma arayışlarının diğer ülkeler için büyük sıkıntılar doğurduğunu ve insanlık dramlarına yol açtığını vurguladı.
Türkiye'nin bu süreçteki duruşunu anlatan Fidan, "Türkiye hem ortaya koyduğu kapasite, hem de moral değerlerimiz var, ahlaki duruşumuz var. İkisini sentezleyerek... Gücümüz var, kuvvetimiz var. Çok şey yapmaya muktedir durumdayız, irademiz de var ama biz iyi olmak istediğimiz için iyi davranıyoruz. Bunun iyi olduğuna inandığımız için iyi davranmak istiyoruz" diye konuştu.
SURİYE'DEKİ EN BÜYÜK RİSK ALANI GÜNEY
Suriye'deki son duruma ilişkin detaylı değerlendirmelerde bulunan Bakan Fidan, 8 Aralık'tan sonra başlayan yeni süreçte önemli adımlar atıldığını ancak problemlerin büyüklüğü nedeniyle bunların hemen görülemediğini belirtti. ABD'deki Sezar yasasının kalkmasının yatırımların önünü açtığını ifade eden Fidan, Türkiye'nin de havalimanı ve enerji gibi alanlarda çok sayıda projeyi desteklediğini ve iş adamlarını Suriye'ye yatırım yapmaları için teşvik ettiğini söyledi.
Fidan, Suriye'deki silahlı muhalif grupların tek bir komuta altında toplanarak ulusal orduya bağlanmasının çok önemli ve takdiri yapılmamış bir başarı olduğunu vurguladı. Bu süreçte Türkiye'nin büyük fedakarlık yaptığını ve yapıcı bir rol oynadığını belirten Fidan, farklı grupların daha büyük maslahatı gözeterek güç alanlarından vazgeçmesinin bir olgunluk ve özveri olduğunu kaydetti.
Suriye'deki mevcut risklere de dikkat çeken Hakan Fidan, en büyük risk alanı olarak güneyi işaret etti. Fidan, "SDG'nin kontrol ettiği bölgelerde şu anda sorun alanı var. Bir de güneyde özellikle güney meselesi fevkalade önemli. Şu anda bizim belki en büyük risk alanımız o. Güneydeki sıkıntı tek başına çok fazla büyük risk oluşturduğu için değil, o da yönetilebilir bir konu. İsrail'in ona müdahil olmasından dolayı ortaya çıkan bir risk alanı var. Bu risk alanını çok iyi yönetmek gerekiyor. Çünkü daha büyük riskleri de beraberinde getirebilir" dedi.
"SDG İSRAİL’DEN CESARET ALIYOR, DEAŞ İSE HERKESİN KULLANDIĞI BİR APARAT"
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, İsrail'in bölge politikasının başkalarının güvensizliği üzerine kurulu olduğunu belirtti. Fidan, SDG'nin İsrail'den cesaret aldığını ve DEAŞ'ın farklı projeler için kullanışlı bir aparat olduğunu söyledi.