Prof. Dr. Recep Bozdoğan: Boğaz neden pahalıdır. Oradaki evler denize baktığı için pahalıdır. İstanbul’da en pahalı yer neresidir? Adalar. Çünkü denize bakar. Sonra neresidir? Dragos. O da adalara bakar. Sonra, Haliç. Sonra şehir içindeki göletlere bakan yerler. Su olmadan olmuyor. Bu insanlar onun için buralara kilometrelerce kanal inşa ediyorlar. Bakıyoruz Putrajaya, Malezya. 15 kilometre kanal var bu şehirde. Milyarlarca dolar parayı gömdüler buraya. Ravenna kanalı, İtalya’da 200 sene önce inşa edilmiş. 12 kilometre. Ravenna dediğin 80-100 binlik bir şehir. Asıl çılgın bunlar. Biz kendi tarihimizde çılgın projeleri görmüş ve hayal etmişiz. Sokullu Don ve Volga’yı birleştirmek istemiş, Sakarya’yı Sapanca üzerinde İzmit Körfezi ile birleştirmek istemiş. Atalarımız bunları hayal etmişler, torunları uykuya dalmışlar. Sonra bu projeler ortaya çıkınca da şimdi karşı çıkıyorlar.
San Francisco Körfezi’nin yanına kanal inşa etmişler. Su daha fazla gezsin, daha fazla gelir getirsin diye yapmışlar. Fransa’da Sete’de bir göl var, gölü birkaç yoldan Akdeniz’e bağlamışlar. Tam 60 kilometre. Bizim Kanal İstanbul maksimum 45 kilometre.
Fransa’da Port Leucate kanalının arkasında kocaman bir göl var. Arkası su önü su, arada 1 kilometrelik anca bir kara parçası var onun içine kanal inşa etmişler. Dolayısıyla efendim, boğazımız var diyenlere bu cevap.
Burası da Valencia. Başta İBB Başkanı olmak üzere karşı çıkan herkesin bir kere Valencia’ya gitmesi lazım.
-Gitmişlerdir aslında…
Gidip bakmak var, gidip görmek var. İkisi ayrı. Turya nehri sürekli taşıyordu ve Valencia’yı sel basıyordu. İspanyollar nehrin yatağını değiştirerek güneye aldılar. Nehrin eski ağzına da Avrupa’nın en büyük limanını inşa ettiler. Burası bizim Ambarlı limanının kaç katı, Barselona limanından büyük. Marsilya ve Cenova limanından büyük. Burada da bir cazibe merkezi oluşturdular. Nehrin eski yatağını da komple yeşil alan yaptılar. İçerisine müzeler, kütüphaneler, alışveriş merkezleri yaptılar. İçine Valencia Opera Merkezi ve Kongre binasını yaptılar. Biz böyle bir binayı daha hayal dahi edemiyoruz. Bakışımız minimal, adamlar yıllar evvel yapmış. Kanal İstanbul’u hayal eden adamlar bu binaları da hayal ediyor. Bu binayı görmek için bile yüzbinlerce insan Valencia’ya gidiyor. Gidenlerden biri de benim. Bunun içine bir bakın, bir de bizdekilere bakın.
Main-tuna kanalı, ormanın içinden geçiyor. Almanya’daki bu kanal 151 kilometre. Main nehri ile Tuna nehrini birleştiriyor. Bamberg’den başlıyor, Nuremberg’ten geçiyor, Kelheim’de Tuna ile birleşiyor.
-Doğal bir vadi var mı bu kanalların açıldığı alanlarda?
Bozdoğan: Doğal bir vadi var ise kullanırsınız, yok ise kullanmazsınız. Yüzde 90 doğal vadi değil burası. Ama bakın ormanın içerisinden geçirmiş. Kendi ekonomik gelişimi için bu fedakarlığı yapıyor. Orada kestiği ağaçları ormanın diğer tarafında diker. Zaman içerisinde o orman kendisini yeniler. Dolayısıyla Kanal İstanbul’a bu şekilde bakmamız lazım.
Fransa’da karanın içerisinde yat limanı inşa etmiş, Türkiye’deki bütün yat limanlarının toplamı kadar. Nehrin denize döküldüğü deltayı yat limanı yapmışlar. Biz Kanal İstanbul’a yat limanı yapacağız diyoruz kıyamet kopuyor. Fransa’da sadece Tulon ile Monako arasındaki 200 kilometrede 50 civarında yat limanı var. Bizim Tekirdağ-İzmir arasında 5 yat limanı ya var ya yok. Ortalama bir yat limanının kapasitesi de bizimkinin 3-5 katı. Bütün dünya Fransa’ya akıyor. Bütün Hollywood yıldızlarının, Messi’nin, Ronaldo’nun, iş adamlarının malikaneleri orada. Siyasetçilerden Nazarbayev’in Fransız Rivierası’nda malikanesi var.