Putin’in dünyasını, iç dünyasını, dış dünyasını, kararlarını, hedeflerini anlamak, anlamlandırmak Ukrayna’da acımasızca yürüttüğü savaş kampanyasıyla bir hayli önemli hale geldi.
Bunun üstüne;
Devamını nasıl getirecek?
Ukrayna’da amaçlarına ulaşırsa başka ülkelerde de cephe açacak mı?
Neyin kavgasını veriyor?
Nasıl bir davası var?
Kimleri niçin düşman olarak görüyor gibisinden sorular da eklenince, mesele daha bir kritik hale geliyor.
Geçtiğimiz günlerde hayatını Putin’i anlamak çabasıyla geçirmiş bir akademisyen olan İvan Krastev’in Der Spiegel’de çıkan uzun röportajını okuyunca beynimde şimşekler çaktı, bu soruların hemen hemen tamamının cevaplarını bulmuş oldum.
BELGRAD’DAKİ TELEVİZYON KULESİNE, KİEV’DEKİ TELEVİZYON KULESİYLE CEVAP VERMEK
Mesela şöyle bir bilgi Putin’i anlama çabası içinde olanlar için bir hayli kıymet arz ediyor.
24 Şubat’ta Ukrayna işgalinin Kiev’de bir televizyon kulesinin vurulmasıyla başlaması, aslında Putin için, 1999 yılında Belgrad’daki NATO operasyonunun yine bir televizyon kulesinin vurulmasıyla başlamasını sembolize ediyordu.
Belli ki onlar öyle başladı, biz de aynı yerden başlayarak bir mesaj verelim demek istemişti.
Yine Putin uzmanı Krastev’in anlatımına göre, Rusya Devlet Başkanı’nın Kırım’ın ilhakına ilişkin açıkladığı bildiri, Kosova’nın bağımsızlık ilanında geçen cümlelerle neredeyse kelimesi kelimesine aynıydı.
1999 yılında yaklaşık 3 aylık hava operasyonu sonrası Sırp lider Miloseviç’in teslim bayrağını çekmesi ve NATO tanklarının Kosova’ya girmesiyle yaşanan süreci yerinde ve yakından izlemiştim.
Sırpların Rus müttefikleriyle birlikte son ana kadar tuttukları bir havaalanı civarında haber çalışması yaparken çaresizliğin getirdiği öfkeli hallerine ve yaşadıkları hayal kırıklığı anlarına da şahitlik etmiştim.
Demek ki bazı travmalar, üzerinden uzun yıllar geçse de, geçmiyor.
Demek ki Putin, Ukrayna için harekete geçerken içinde Batı’ya karşı biriktirdiği öfkenin, nefret duygularının da bir ölçüde esiri oluyor diyebiliriz.
"PUTİN BATIYA DERS VERMEK İSTİYOR"
Krastev, Der Spiegel muhabirinin "Putin neden böyle şeyler yapıyor" şeklindeki sorusuna, "Çünkü bize bir ders vermek istiyor, çünkü bize şunu söylemek istiyor: Senden öğrendim. Bu tam olarak bizden nefret ettiği şeyi yapmak anlamına gelse bile" şeklinde cevap veriyor.
Sonra şu eklemede bulunuyor:
"Putin, tarihi analojiler ve metaforlarla yaşıyor. Ebedi Rusya’nın düşmanları Naziler olmalı. (60 milyon insanın öldüğü İkinci Dünya Savaşı’nda Sovyetler Birliği, 20 milyon kayıp vermişti. Nazilerin milyonlarca esiri aç bırakarak ölüme terk etmek dâhil, türlü türlü katliam yöntemleri de Rusların hafızasında silinmeyecek izler bıraktı. M.A.) Ve böylece, Donbass’taki çatışmaları bir soykırım olarak göstermekte gecikmedi. Putin’in abartıları o kadar aşırı oldu ki, artık gerçeklikle hiçbir bağlantısı kalmadı."
Putin’in başlattığı bu acımasız savaş kampanyasının arka planında;
Rusya’nın tarihi serencamının omuzlarına yüklediğini düşündüğü sorumluluk bilinci,
Kendi kişisel tarihinde yaşadığı travmaların derin etkisi var.
Putin, Berlin Duvarı yıkıldığında KGB ajanı misyonuyla orada bulunuyordu.
Duvar yıkılırken Almanların ve tabii ki o duvarın yıkılışının mimarı olan Atlantik İttifakının kutlamalarını yerinde izlemek zorunda kaldı.
Krastev’in isabetle hatırlattığı gibi bugünkü kararlarında o günkü travmanın derin izlerini aramak ve bulmak mümkün.
Röportajın ilgili bölümünden şöyle bir alıntı yapalım:
"Bu, kulağa çok psikolojik gelebilir ama O (Putin), son Sovyet kuşağının bir parçası. KGB ajanı olarak görevi Sovyetler Birliği’ni savunmak ve korumaktı. Ama O ve diğer ajan arkadaşları onu koruyamadı. Sovyetler Birliği bir gecede savaş olmadan çöktü, işgal olmadan. Putin ve KGB ne olduğunu anlamadı. Başarısız oldular. Bence güçlü bir suçluluk duygusu var."
Ukrayna işgali başladıktan önce ve sonra yaptığım Putin okumalarımdan edindiğim ve geçen haftalarda bu köşede yer verdiğim izlenimlerimin bir kısmına, hayatını Putin’i anlamakla geçirmiş bir akademisyenle yapılmış röportajda rastlamak beni mutu etti.
Putin, Ukraynalıları, aile içi aidiyet duygusu kaybolduğu için evi terk eden bir kız ya da erkek evladı gibi görüyor demiştim.
Krastov da hemen hemen aynı şeyleri söylüyor.
Ama şunu da vurgulamak lazım:
Putin’in (evi terk eden evladına karşı) ilk başlarda biraz merhamet izleri taşıyan savaşı, giderek daha büyük yıkımları ve daha büyük trajedileri beraberinde getiriyor.
İşin en kötüsü ve en sevimsiz kısmı ise, Putin’in Ukrayna yıkılırken, insanlar kaçışıp giderken, dış dünyaya yansıttığı "hissiz görüntü" olsa gerek.