Irak'ta Şii lider Mukteda Sadr dışındaki bütün Şii tarafların çatısı altında toplandığı Koordinasyon Grubu'nun Muhammed Şiya el-Sudani'yi başbakan adayı göstermesine itiraz eden Sadr Grubu destekçisi yüzlerce kişi, öğlen saatlerinden başkent Bağdat'taki ünlü Tahrir Meydanı'nda toplandı. Binlerce kişi, daha sonra Yeşil Bölge'deki parlamento binasını bastı. Kanal7 Ankara Temsilcisi ve Haber7 yazarı Mehmet Acet, parlamento baskını, olası çatışma riskini ve Türkiye için hangi risklerin söz konusu olduğunu köşesine taşıdı:

Pazartesi günü Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’la TRT’de yaptığımız programda sorduğumuz sorulardan biri de 20 Temmuz’da Zaho’daki saldırıya ilişkindi.

Irak makamları, 20 Temmuz’da gerçekleşen ve 9 sivilin hayatının kaybettiği, 30’nun da yaralandığı saldırıyla ilgili olarak Türkiye’yi suçlayıp, sert açıklamalar yaptılar.

Öte yandan Ankara’nın, bu sert açıklamalara karşın suçlamaları reddetmekle birlikte itidalli bir dille cevap vermesi dikkat çekiciydi.

Erdoğan, bu saldırı ve Türkiye’ye yöneltilen suçlamalarla ilgili tam olarak şunları söyledi:

"Biz böyle bir şey yapamayız. Bu terör örgütlerinin bugüne kadar alışılmış olan eylemlerinden biridir. Dert, Irak ve Türkiye arasındaki olumlu ilişkileri bozmak. Konya'da yapılacak olan İslam Oyunları'na Irak'ın katılmaması konusunda açıklama yapmışlar. Üzüldüm. Irak böyle bir adımı atmamalı. Arkadaşlarımıza da söyledim. Görüşün bu açıklamayı geri çeksinler. Bu arada Irak'ta hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet, ailelerine bağ sağlığı diliyorum.”

IRAK’TAN TÜRKİYE’Yİ HEDEF ALAN SÖZLÜ VE FİİLİ SALDIRILAR

Tahran’da yapılan ve Türkiye/Rusya ve İran liderlerini buluşturan üçlü zirvenin hemen arkasından, zaman ayarlı izlenimi verecek şekilde bu saldırının gerçekleştiğini de hatırlatmış olalım.

Bu yönüyle, karanlık bir takım hedeflerin gözetilmiş olabileceği ihtimalini gözden ırak tutmamak gerekir.

Bu saldırının arkasından Türkiye’ye dönük tepkiler, sadece sözlü açıklamalarla kalmadı.

Sınır ötesindeki üslere, Musul Başkonsolosluğuna saldırılar gerçekleşti.

Belli ki, Türkiye’nin hem Irak, hem de Suriye’de PKK’ya dönük kararlı duruşunu etkilemeye/bozmaya, yapılması hedeflenen operasyonların engellenmesine dönük bir girişimle karşı karşıyayız.

Bu iradenin arkasında kimler olabilir sorusuna da, “Herkes olabilir” şekilde bir cevap pekala verilebilir.

Çünkü gerçekten de, Türkiye’nin kendi güvenliğini garanti altında tutma dışında bir niyeti olmayan sınır ötesi operasyonlarla ilgili olarak, normal zamanlarda yan yana gelmesi mümkün olmayan ülkeler bile ortaklaşa hareket edebiliyorlar.

Örnek mi?

ABD ve İran diyeyim, yeterli olur sanıyorum.

Birbirleriyle ilişkileri kopuk olan bu iki ülkenin ikisi de, Türkiye’nin Suriye’de bir operasyon yürütmesine net bir şekilde karşı çıkıyorlar.

MİT’in gerek Suriye, gerekse Irak’ta PKK’nın lider kadrosuna dönük yaptığı nokta atışı operasyonlarda elde ettiği başarıların bu ülkeler açısından hem kıskançlık, hem de memnuniyetsizlik üretmiş olmasını da buna ekleyelim.

BAĞDAT’TA İRAN ETKİSİNE KARŞI GÖSTERİLEN REFLEKS VE POTANSİYEL ÇATIŞMA RİSKİv

Böyle bir ortamda, önceki akşam Bağdat’tan gelen haber, dikkatli bir takibi gerekli kılıyor.

Haber şuydu:

Sadr grubuna bağlı kalabalıklar, Yeşil Bölge’yi aşarak Irak Parlamentosunu bastılar.

Gelen görüntüler, bir müdahale olmadığı için, bir çatışmanın da yaşanmadığına işaret ediyordu.

Ancak, bu böyle kalacak mı?

İşte burası net değil.

Irak’taki gelişmeleri yakından izleyen çevrelerden aldığımız bilgeler üzerinden bandı geriye sarıp, bu baskının gerekçelerini anlamlandırmamıza yardımcı olacak bilgileri paylaşalım:

-Irak’ta, ABD işgalinden sonra yönetimi İran yanlısı partiler ele geçirdi.

-Ancak, İran taraftarı partiler, yapılan son seçimlerde düşük oy aldılar.

Böyle olunca bu partiler, (İran yanlısı partiler) kendilerinin de içinde olacağı, her partinin katıldığı bir hükümet kurmak istediler.

-Sadr ise, oy oranlarını artırdığı için, çoğunluk hükümeti kurabilecek durumdaydı ancak, İran’ın direnciyle karşılaşınca bu mümkün olmadı.

O da bunun üzerine sine-i millete döndü.

-Önceki gün Sadr taraftarlarının yaptığı baskının amacı, İran yanlısı koalisyonun atadığı başbakanı seçtirmemek.

Bu bilgilerden yola çıkıldığında Irak özelinde dillendirmeye alışık olduğumuz şöyle bir sonuca varıyoruz:

Irak’ta İran yanlısı olanlarla, bağımsız Şii gruplar arasında çatışmaya potansiyeli de taşıyan yeni bir gerilimle karşı karşıyayız.

O nedenle, Ankara’nın itidalli bir dille hareket etmesi, biraz bu bakımdan da önem taşıyor.

Yorumlar 0 Yorum Var