Merhum Turgut Özal'ın Şeriat, Tarikat, Hakikat kavramlarını anlattığı videosu sosyal medyada gündem oldu.
Cumhurbaşkanıyken sorarlar merhum Özal’a:
Şeriat nedir, tarikat nedir, hakikat nedir?
- Ya hu, beni mi buldunuz bunu soracak?..
Madem sordunuz, öyleyse şöyle bir örnekle açıklayayım, der:
Beyazıt caminin şadırvanında yan yana oturmuş abdest alan üç adam düşünün…
Ve bahçeye aniden giren ızbandut gibi bir zorba, çok güçlü, eli kolu kuvvetli bir adam, keyfi olarak üçüne de (enselerine) sert birer tokat attı…
Birinci kişi, tokadı yiyince abdeste ara verip kalktı, hayırlısıyla yediği tokat şiddetinde bir tokatla cevap verdi.
Bu Şeriattır. Hakkını istedi ve aldı.
İkincisi, tokadı yiyince şöyle bir tebessümle dönüp baktı.
Bakmasındaki maksat şu:
Cenab-ı Hak bana bir tokat göndermiş.
Acaba postacı kim?
Getiren kim?
Merak etti, ona baktı.
Bu tarikattır.
Üçüncüsü, dönüp bakmadı bile:
Kiminle gönderirse gönderir.
O’nun bileceği iştir, dedi.
Bu da hakikattir.
Soran kişinin yüzündeki tereddütün gitmediği gören Özal, bak der, başka bir açıdan izah edeyim:
Şeriatta bu senindir bu benimdir…
Tarikatta hem senindir hem benim…
Hakikatte ne senindir ne benim...