ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Türkiye ve Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterress’e Karadeniz tahıl koridorunun yeniden açılması için gösterdiği çabadan dolayı minnettar olduklarını belirtti.
Blinken, "Dünya, Moskova'nın Ukrayna'ya karşı savaşında insanların açlığını silah olarak kullanmayı birkaç haftada bir hatırlatmak durumunda kalmamalı." dedi.
Blinken, Washington’da İngiltere Dışişleri Bakanı James Cleverly ile görüşmesinin ardından ortak basın toplantısı düzenledi.
Görüşmede, Ukrayna-Rusya savaşı, Çin ile rekabet, bölgesel ve küresel güvenlik konularını ele aldıklarını belirten Blinken, "Ayrıca Karadeniz Tahıl Girişiminin uzatılması ve kapsamının genişletilmesine duyulan acil ihtiyacı görüştük." dedi.
Blinken, "Son günlerde Rusya yeniden Ukrayna limanlarına gemilerin gitmesini engelleyerek dünya pazarına, Afrika, Ortadoğu ve dünya genelinde gıdaya ihtiyacı olan insanlara giden gıda miktarını azaltan sinik eyleme geri döndü. BM Genel Sekreteri ve Türkiye'deki meslektaşlarımıza çıkmazı kırmak için yorulmaksızın gösterdikleri çaba için minnettarız. Dünya, Moskova'nın Ukrayna'ya karşı savaşında insanların açlığını silah olarak kullanmamayı birkaç haftada bir hatırlatmak durumunda kalmamalı." ifadelerini kullandı.
TÜRKİYE'NİN ÇABALARI YENİDEN SONUÇ VERDİ
Ukrayna’nın yeniden yapılandırmadan sorumlu bakanlığı tarafından "Rusya'nın gelen yeni gemiler için kayıt oluşturmayı reddettiği ve Karadeniz'deki tahıl koridoruna yönelik anlaşmayı durdurduğu" açıklanmıştı.
MSB kaynakları konuya ilişkin yaptığı değerlendirmede, Türkiye'nin girişimleri sonucu denetimlerin yeniden başladığını ve "tahıl koridoru"nun yeniden işler hale getirildiğini bildirmişti.
UKRAYNA SAVAŞI BİR FİLM DEĞİL
Aynı konuda değerlendirmede bulunan Cleverly ise Ukrayna-Rusya savaşının ekonomik etkilerinin savaşın yan etkisinden ziyade bizzat bir parçası olduğunu söyledi.
İngiliz bakan, İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra tesis edilen Birleşmiş Milletler Anlaşması'ndaki prensipler uygulanmadığı takdirde büyük ülkelerin küçük komşularını işgal etmekten geri durmayacağını ve dünyanın daha tehlikeli bir yer haline geleceğini söyledi.
Cleverly, "Ukraynalılar çok acı çekiyor olabilir ama bu sadece Ukrayna ile ilgili bir konu değil, Bu bizim ve Ukrayna'nın çıkarıyla ilgili bir konu ve onları savunmamız, desteğimizde kararlı kalmamız doğru bir tutum. Eğer kararlı durmazsak bu savaş daha acı verici ve daha pahalı hale gelecektir." ifadelerini kullandı.
Ukrayna’nın beklenen karşı saldırısı üzerine de yorum yapan Cleverly, şöyle konuştu:
"Bu bir film değil. Savaş söz konusu olduğunda kesinlik yoktur. Ukraynalılar, beklentilerin ötesinde performans gösterdiler, ancak savaşta hiçbir garanti yoktur. Bu nedenle, Ukraynalılara büyük bir destek vermemiz gerektiğini kabul etmeliyiz. Dediğim gibi, hızlı bir şekilde öğrendiler, çok başarılı bir şekilde uyum sağladılar ve kendilerini inanılmaz derecede etkili bir şekilde savundular. Ve bu yaklaşan saldırı büyük kazanımlar getirse bile, bu çatışma düzgün bir şekilde çözülünceye kadar desteğe devam etmeliyiz."
SURİYE'DEKİ BEŞAR ESED REJİMİNİN ARAP BİRLİĞİNE DÖNÜŞÜNE TEPKİ
İki bakan da Suriye’deki Beşar Esed rejiminin Arap Birliğine dönmesini eleştirdi.
Blinken, Esed rejiminin Arap Birliğine serbestçe dönmeyi hak etmediğini ve bunu Arap ülkelerine açıkça belirttiklerini söyledi.
Esed rejimi ile ilişkileri normalleştirmeyeceklerini bildiren Blinken, diğer taraftan mültecilerin geri dönüşü, krize siyasi çözüm bulunması, insani yardımların sorunsuz bir şekilde Suriyelilere ulaştırılması konularında Arap ülkeleri ile aynı hedefleri paylaştıklarını dile getirdi.
Blinken, İran’ın Suriye’deki etkisinin kırılması ve DEAŞ’ın kalıcı yenilgisi konusunda da Arap ülkeleri ile hemfikir olduklarını ifade etti.
Cleverly ise "Bölgedeki ortaklarımıza dediklerimi size de diyeyim. Birleşik Krallık, Suriye’nin Arap Birliğine serbestçe dönmesinden rahatsız." dedi.
Esed rejiminin Birliğe dönmesinin şartlara bağlı olması gerektiğini ifade eden Cleverly dönüşüne en azından Esed rejiminin bazı davranışlarında temel değişiklikler yapmasına bağlanması, evlerine dönmek isteyen mültecilerin korunacağının güvence altına anılmasının şart koşulması gerektiğini kaydetti.