Türkiye’de aile kurumunu zayıflatan kanun ve uygulamalar ciddi şekilde tartışma konusu oluyor. İstanbul Sözleşmesi’nin fesih gerekçeleri arasında yer alan, LGBT karşıtlığının ana omurgasını oluşturan, dizi-film gibi yapımların içeriğiyle ilgili sıklıkla gündeme gelen aile birliğinin korunması hususu, süresiz nafaka uygulamasıyla da ilişkilendiriliyor.
Türk Medeni Kanunu’nun 175. Maddesindeki “yoksulluk nafakası” adı altında 1988 yılında Türkiye’de yürürlüğe giren süresiz nafaka, 35 yıldır tartışma konusu oluyor. Kısa süren evliliklerde dahi uygulanması, kusurlu olsa bile boşanan tarafa nafaka bağlanması, sırf nafaka parası almak için boşanılması ve nafaka parasının kesilmemesi için yeni evlilik yapılmaması gibi yaşanmış birçok örnek üzerinden tartışılan süresiz nafakanın adil bir süreye kavuşturulması talep ediliyor.
TMK 175. Madde: “Boşanma yüzünden yoksulluğa düşecek taraf, kusuru daha ağır olmamak koşuluyla geçimi için diğer taraftan malî gücü oranında süresiz olarak nafaka isteyebilir. Nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz.”
Son olarak Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş’ın süresiz nafaka konusunda yapılacak düzenlemeye ilişkin açıklamasıyla gündeme gelen uygulama, bugün olduğu gibi 35 yıl önce de TBMM’de tartışma konusu olmuştu.
Bakan Mahinur Özdemir Göktaş: “Ben süresiz nafaka konusunu önemsiyorum. Bazı insanlar 1990’lı yıllarda evlenmiş. Süresiz nafaka ödemek gibi uygulama kabul edilebilir olamaz. Dolayısıyla bunu da ele almak ve buna da dikkat etmek lazım. Eğer bir mağduriyet oluşuyorsa üstesinden gelmek lazım. Diğer bakanlıklarımızla da bu konunun üzerinde çalışmayı hedefliyoruz.”
YILLAR ÖNCESİNDEN TARİHİ İKAZLAR
HABER7’nin TBMM arşivlerinden ulaştığı kayıtlarda, müebbet nafaka uygulamasının kanunlaştığı dönemde milletvekilleri Abdullah Ulutürk ile Ali Şahin’in günümüzde yaşananları anlatırcasına; “aile düzeni yıkılır”, “boşanmalar artar”, “evlilikler azalır”, “gayrımeşru ilişkiler çoğalır” şeklinde ikazlarda bulunduğu öğrenildi.
1988’e kadar “en fazla 1 yıl” olarak uygulanan nafakayı süresiz hale getiren hukuki düzenleme, 04.05.1988 tarihinde Meclis gündemine alındı. TBMM’nin 18. Dönem 1. Yasama Yılı 64’üncü Birleşiminde söz alan Doğru Yol Partisi (DYP) Afyonkarahisar Milletvekili Abdullah Ulutürk, süresiz nafaka kanununun boşanmaları artıracağı ve kötü niyetli davranışlara zemin hazırlayacağını savundu.
“SÜRESİZ NAFAKA KÖTÜ NİYETE PRİM VERİR”
Milletvekili Abdullah Ulutürk’ün 04.05.1988 tarihli konuşmasında, şu itirazlara yer verildi:
“Tasarıda, boşanma konusunda da değişiklik getirilmektedir. Öncelikle, ülkemizdeki boşanma endeksleri üzerinde durmak istiyoruz. Türkiye’de boşanmalar, Batı ülkelerinden de, komşu ülkelerden de azdır. Bunun en önemli nedeni de, Türkiye’de dinî ve ailevî bağlar sağlamdır, halkımız geleneklerine bağlıdır. Ülkemizde boşanmaların fazla olmadığı, genel nüfus içinde onbinde 1’e dahi ulaşmadığı bir vakıadır…”
Ulutürk, ikazlarını şöyle devam ettiriyor:
“Ömür boyu nafakanın kadınlar lehine bir denge sağlaması amacı ile gündeme getirildiği anlaşılsa da, bu uygulama zaman içinde sırf çıkar sağlayıcı ve geleceği güvence altına alma amacı taşıyan bir kurum haline dönüştürülecektir. Bu tasarı hükmüne neresinden bakarsanız bakınız, kanun maddesi, kötü niyete prim vermektedir. Onun için, Medenî Kanunun 134’üncü maddesi muhafaza edilmelidir.”
“AİLE DÜZENİNİ YIKAR”
Kanun tasarısına en dikkat çeken tepkiyi, eski ağır ceza hakimi olan milletvekili Ali Şahin veriyor. CHP 18. Dönem Kahramanmaraş Milletvekili Ali Şahin, TBMM tutanaklarına geçen eleştirilerinde şunları söylüyor:
“Bu kanun tasarısıyla nafakayla ilgili getirilen hükümlere bendeniz katılmıyorum. Burada kusurlu ve kusursuz aranmaksızın süresiz bir nafaka sistemi getiriliyor. Bu süresiz nafaka sistemi, esasta aile düzenini yıkacak niteliktedir; çünkü, süresiz nafaka almak için boşanmak isteyenler olacaktır. Zengin bir eşle evlenmişse, arasında da ufak tefek geçimsizlik varsa, ‘bundan sürekli nafaka alayım’ diye boşanma yolunu tercih edecektir. Geçimsizlik çıkaracaktır; çünkü, geçimsizlik çıkardığı zaman, kusur kendinde olsa dahi, dava açma hakkını bu tasarı veriyor. Eskiden bu yoktu. Sürekli imtizaçsızlık (düzensizlik) çıkaracak ve boşanma davası açacaktır; çünkü, bu hak elindedir ve boşanmayı temin ederse de, ölünceye kadar (kaydıhayat şartıyla) nafaka alacaktır.”
Süresiz nafakanın sona ermesini sağlayacak “evlenme”, “çalışma”, “iffetsiz hayat sürme” gibi yöntemlerin yetersiz olduğuna değinen Ali Şahin, sözlerinin devamında şu ifadeleri kullanıyor:
“Gerçi bu nafakayı düşüren bazı yöntemler getirilmiş. 'Yeniden evlenmesi' deniyor. Yeniden evlenmeyecektir, yani boşanmadan sonra da yeni bir aile düzeninin kurulmasını bu tasarı engelleyecektir; çünkü, aldığı nafakadan olmamak için evlenmeyecektir, gayrimeşru yaşayacaktır. Burada, 'Gayrimeşru yaşaması hallinde nafaka kesilecektir' deniyor; ama, gayrimeşru yaşadığının tespiti son derece zordur, gizli bir olaydır, mümkün değildir. Bu nedenle, bu maddedeki, süresiz nafaka olayına bir sınırlama getirilmesinde yarar görüyorum.”