Gazze'de 7 Ekim'den sonra İsrail'in devam eden katliamlarında 40 binden fazla Filistinlinin ölmesi, enkaz altında 10 binden fazla kişinin akıbetinin belirsiz kalması, İsrail'e koşulsuz desteği dünya genelinde tepkiyle karşılanan ABD yönetimi üzerindeki baskıyı artırdı.
Kasım ayında başkanlık seçimlerinin yapılacağı ABD'de, Demokrat Parti tabanında, Gazze'deki katliamın sürmesini sağlayan silah desteğine tepkiler yoğunlaştı.
İktidarını devam ettirmek için çözümsüzlük peşinde koşmakla suçlanan Netanyahu yönetimi ise kalıcı ateşkes, insani yardım geçişleri ve esir takası gibi konularda müzakereleri ilerletmek yerine saldırıları artırarak devam ettirdi.
Joe Biden yönetimi başkanlık seçimleri öncesinde dış ve iç kamuoyunu sakinleştirmek için bazı girişimlerde bulunarak Gazze için bir plan gündeme getirdi.
Mayıs sonunda Biden, İsrail'in 3 aşamadan oluşan yeni bir ateşkes önerisi sunduğunu duyurdu.
Hamas birkaç saat içinde, Biden'ın "kalıcı ateşkes, işgal güçlerinin Gazze Şeridi'nden çekilmesi, yeniden inşa ve esir takasıyla" ilgili önerilere olumlu baktıklarını ilan etti.
Biden, planı sunanın İsrail olduğunu söylediği halde, Netanyahu önerilerin arkasında olduğunu belli eden güçlü bir açıklama yapmaktan hep kaçındı.
Ancak Amerikan yönetimi, planı İsrail'in önerdiği ve kabul ettiği, bunları Hamas'ın da kabul etmesi gerektiği söylemine başvurdu.
Böylece ABD yönetimi, uluslararası kamuoyunda Netanyahu yönetiminin barışı, Hamas'ın ise çözümsüzlüğü istediği şeklinde bir imajı inşa etmeye çalıştı.