Tüm dünyada enerjide arz güvenliği riski artarken; Türkiye, "Daha Çok Yerli, Daha Çok Yenilenebilir" stratejisiyle enerji arz güvenliğini güçlendirmeyi başardı.

Küresel enerji krizleri ve bölgesel çatışmalar, enerji arz güvenliğini tehdit ederken, Türkiye'nin yeni enerji stratejisi dikkat çekiyor: "Daha Çok Yerli, Daha Çok Yenilenebilir."

Türkiye, hızla artan enerji talebini karşılamak amacıyla, yenilenebilir enerji kaynaklarına ve yerli üretime yönelik adımlarını hızlandırıyor. 2023 yılında enerji ithalatını %28,4 azaltmayı başaran Türkiye, yenilenebilir enerji oranını %55'in üzerine çıkardı.

Akkuyu Nükleer Güç Santrali’nin 2024’te devreye alınmasıyla Türkiye, enerji portföyünü daha da çeşitlendirerek arz güvenliğini güçlendirmeyi hedefliyor.

TÜRKİYE'NİN ENERJİDE YENİ STRATEJİ POLİTİKASI: DAHA ÇOK YERLİ DAHA ÇOK YENİLENEBİLİR

Küresel sorunlar enerji arz güvenliğini sarsıcı bir şekilde etkilemektedir. Küresel enerji krizinden kaynaklanan bazı acil baskılar hafiflese de Rusya'nın işgalinden bir yıldan fazla bir süre sonra Ukrayna'da devam eden çatışmalara artık Orta Doğu başta olmak üzere donmuş çatışma bölgelerindeki uzun süreli çatışma riski de eşlik etmektedir. Son bir yıldır devam eden İsrail- İran, Lübnan çatışma bölgelerinin hareketliliği ve bunun akabinde petrol ile doğalgaz başta olmak üzere olan etkileri örnek teşkil etmektedir. Makroekonomik ruh hali, inatçı enflasyon, daha yüksek borçlanma maliyetleri ve yükselen borç seviyeleri durumu daha da kötüleştirmektedir. Bu kapsamda enerji arz güvenliğinin sağlanması başta olmak üzere yeşil dönüşümün hızlandırılması, yenilenebilir enerji üretim kapasitesi ve enerji verimliliğinin artırılması stratejik açıdan daha fazla önem kazanmıştır.

2024 yılında ilk kez 3 Trilyon ABD Dolarına ulaşması beklenen enerji yatırımı içerisinde Temiz Enerji yatırımlarının fosil yakıtlardan iki kat daha fazla olması beklenmektedir. Ülkelerin belirlemiş oldukları net sıfır emisyon hedeflerine ulaşılması doğrultusunda yenilenebilir enerjiye yapılan yatırım 2020'den bu yana %40 artmıştır. 2024 yılında ise ilk kez 3 trilyon ABD dolarına ulaşması beklenen enerji yatırımlarından yenilenebilir enerji kaynaklarına yapılması beklenen yatırım tahmini 2 trilyon Amerikan Doları seviyelerine ulaşarak fosil yakıtlara yapılması beklenen yatırımı ikiye katlayacaktır. Temiz enerjiye yatırımın 2020’den bu yana hız kazanması ile yenilenebilir enerji, şebekeler ve depolamaya yapılan harcamalar artık petrol, gaz ve kömüre yapılan toplam harcamadan daha yüksektir.

Örneğin, Güneş PV’ye yapılan yatırım (503 milyar ABD Doları-2024) 2023 yılı ile birlikte artık diğer tüm üretim teknolojilerinin toplamını geride bırakmaktadır. 2023 yılında, rüzgâr ve güneş PV’ye yatırılan her dolar, on yıl önce aynı teknolojilere harcanan bir dolardan 2,5 kat daha fazla enerji çıktısı sağlamıştır. Nükleer enerjiye yapılan yatırımların ise 2024’te toparlanarak yaklaşık 80 milyar ABD dolarına ulaşması beklenmektedir.

Temiz enerjiye yapılan yatırımların artmasına karşılık 2024 yılında genel olarak petrol ve doğalgaza yapılan yatırımların ise 2017 seviyelerine dönmesi beklenmektedir. (Petrol ve gaz yatırımının, 2023'teki %9'luk artışın ardından 2024'te %7 artarak 570 milyar ABD dolarına ulaşması beklenmektedir.)

ÇİN SEKTÖRE DEVASA YATIRIMLAR YAPIYOR

Çin dışındaki Yükselen Piyasalar ve Gelişmekte Olan Ekonomiler (EMDE), küresel temiz enerji harcamalarının yalnızca yaklaşık %15’ini oluşturmaktadır. Çin’in temiz enerjiye (güneş pilleri, lityum pil üretimi ve EV üretimi ağırlıklı) 2024 yılında yaklaşık 680 milyar ABD doları harcama yapması beklenmektedir.

Amerika Birleşik Devletleri’nin temiz enerji yatırımlarını ise 2024’te tahmini olarak 300 milyar ABD dolarının üzerine çıkarması beklenirken Avrupa Birliği için beklenti 370 milyar ABD dolarıdır. Uygun fiyat ve dayanıklılık geleceğin anahtar sözcükleri olurken yenilebilir enerjinin elektrik üretimindeki payı gün geçtikçe artmaktadır. Enerji verimliliği, enerji güvenliği ve karşılanabilirliği artırmak giderek daha fazla küresel odak noktası haline gelmiştir.

Temiz enerji geçişleri boyunca petrol ve gaz güvenliğine ilişkin uyanıklık esas konu olmakla birlikte önlemler bölgeden bölgeye değişse de birçok ülke elektrik üretiminde yenilenebilir enerji payını artırmaya, elektrikli araç 2 satışlarını teşvik etmeye (2020'de satılan her 25 araçtan biri elektrikli iken günümüzde her beş araçtan biri elektriklidir) ve enerji verimliliğini iyileştirmeye daha fazla vurgu yapmaktadır. Enerji verimliliği açısından IEA (International Energy Agency) raporuna göre, 2020'den bu yana enerji verimliliği yatırım desteğine neredeyse 700 milyar ABD doları harcanmıştır. Ayrıca birçok ülke temiz enerji teknolojileri için tedarik zincirlerinin çeşitlendirilmesini teşvik eden politikalar benimsemiştir.

Örneğin ABD'deki Enflasyon Azaltma Yasası veya Avrupa Birliği'ndeki Net Sıfır Endüstri Yasası gibi temiz enerji teknolojisi üretimini teşvik eden politikalar çıkarılmıştır. Diğer taraftan IEA tarafından yapılan tahminler, yenilenebilir enerji kaynaklarının 2025 yılına kadar baskın elektrik kaynağı olarak kömürü geride bırakacağını göstermektedir.

TÜRKİYE ENERJİ GÖRÜNÜMÜ

Türkiye'de son yirmi yılda yaşanan hızlı ekonomik ve nüfus artışı, yalnızca enerji talebinde güçlü bir büyümeye yol açmakla kalmamış aynı zamanda Türkiye’nin enerji talebi büyümesini rasyonalize etme, enerji fiyatlarını düşürme ve ithalat büyüme hızını yavaşlatma amacıyla enerji sisteminde bir yeniden yapılandırmaya gitmesini gerekli kılmıştır. Bu kapsamda özellikle Türkiye, son on yılda enerji karışımında önemli bir çeşitlenmeyi gerçekleştirmiştir.

ÜRETİM 3 KATINA ÇIKTI, NÜKLEER ADIM ATILDI
 
Yenilenebilir elektrik üretimi son on yılda üç katına çıkarken Türkiye'nin ilk nükleer enerji tesisinin 2024 yılında devreye alınması ise yakıt karışımını daha da çeşitleneceğini göstermektedir. Yine de fosil yakıtlar, özellikle petrol ve gaz ithalata ağır bir bağımlılıkla Türkiye ekonomisini yönlendirmeye devam etmektedir.
 
DAHA ÇOK YERLİ, DAHA ÇOK YENİLENEBİLİR

Dinamik ekonomisi ve genç nüfusu ile büyümekte olan Türkiye’de sürekli artış gösteren enerji talebini karşılamak üzere ise “Daha Çok Yerli, Daha Çok Yenilenebilir” stratejisi doğrultusunda; rüzgâr, güneş, hidrolik, jeotermal, biyokütle ve yerli kömür gibi yerli ve yenilenebilir enerji kaynaklarının enerji portföyündeki payını artırmak ve enerji ve tabii kaynaklar faaliyetlerini güvenli, katma değerli ve çevreyle uyumlu bir şekilde gerçekleştirebilmek amacıyla 2019-2023 döneminde kayda değer faaliyetlere imza atılmıştır.

Bu kapsamda gerçekleştirilen faaliyetlere baktığımızda ise Türkiye’nin 2023 yılındaki enerji ithalatı bir önceki yıla göre %28,4 azalarak yaklaşık 70 milyar ABD Doları seviyesinde gerçekleştiği görülmektedir. Mevcut linyit rezervlerine ek olarak son yıllarda keşfedilen ve ekonomiye kazandırılmasına yönelik çalışmaları devam eden doğal gaz ve petrol rezervleri ile birincil enerjide dışa bağımlılık kademeli olarak azaltılmaya çalışılmaktadır.

Her geçen gün artan enerji talebini mümkün olduğunca kendi kaynakları ile karşılamak için Türkiye, elektrik üretimindeki yerli ve yenilenebilir kaynakların payını da bu dönem içerisinde artırmıştır.
2023 yılında; 106 bin MW’ın üzerine çıkardığı elektrik kurulu gücünün yerli kaynak oranını %66, yenilenebilir enerji oranını ise %55 seviyelerinin üzerine çıkarırken elektrik üretiminin %57’sini yerli kaynaklardan, %42’sini yenilebilir kaynaklardan sağlamıştır.

Türkiye’nin ilk nükleer santrali olan Akkuyu Nükleer Güç Santrali'nde ise 2023 yılı itibarıyla ilk nükleer yakıt sahaya ulaştırılmıştır.

TÜRKİYE'NİN ELEKTRİK İHTİYACININ YÜZDE 10'UNU KARŞILAYACAK

Tamamlandığında Türkiye'nin elektrik ihtiyacının yaklaşık yüzde 10'unu karşılayacak olan ve 4.800 MW toplam kurulu güce sahip santralin ilk ünitesinin 2024 yılında devreye alınması planlanmaktadır. Türkiye’de elektrik enerjisi üretim santral sayısı da 2024 yılı Haziran ayı sonu itibarıyla 25.948’e (lisanssız santraller dâhil) yükselmiştir.

Mevcut santrallerin 763 adedi hidroelektrik, 69 adedi kömür, 369 adedi rüzgâr, 63 adedi jeotermal, 3 359 adedi doğal gaz, 23.851 adedi güneş ve 474 adedi ise diğer kaynaklı santrallerdir. Türkiye’de elektrikli araçların gelişimine paralel olarak şarj istasyonu sayısı da 2023 yılı Eylül ayı sonu itibarıyla toplam 9.297 şarj noktasına ulaşılmıştır. Türkiye açısından hızla artan enerji ihtiyacı göz önüne alındığında arz güvenliğinin tehlikeye atılmadan yerli enerji kaynaklarının kullanılması, yenilenebilir enerji üretiminin arttırılması (World Energy Council 2022 raporuna göre Türkiye için acil aksiyon alınması gereken alan), nükleer dahil yeni alanların üretim portföyüne dahil edilmesi ve enerji verimliliğinin artırılması gelecekte de öncelik arz etmektedir.

Emrah Özgül / Enerji Uzmanı

Yorumlar 0 Yorum Var