Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, Kanal7 Ankara Temsilcisi Mehmet Acet'in sunduğu Başkent Kulisi programında soruları cevaplıyor.
Bakan Kacır'ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar şu şekilde;
Sanayi üretiminde kısa vadeli aylık verilerle yapılan değerlendirmelerin yanıltıcı olduğunu değerlendiriyorum.
Türkiye gerçekten sanayi üretiminde son 22 yılda muazzam bir gelişme kaydetti. Sanayi üretimimiz 3.2 katına yükseldi. Muazzam bir altyapı inşa edildi.
Bugün Türkiye Çin'den Avrupa ortasında kadar en fazla sayıda ürünü en fazla ülkeye rekabetçi şekilde ihraç edebilen ülkedir. Bu kabiliyet uzun vadede Türkiye'nin sanayileşmeye kuvvetli bir şekilde devam edeceğini de gösterir.
Son yıların ana etkeni pandemi oldu. Dünya ticaretinde dengelerin değişmesine vesile oldu pandemi. Tedarik zinciri kırıldı, tek merkezli tedarik anlayışı problemleriyle birlikte ortaya çıkmış oldu. Bu Türkiye'nin önünde fırsat pencerelerini de açtı. Bizim sanayimizin toplam mili gelirimiz yani ülke ekonomimiz içerisindeki payı uzunca bir dönem yüzde 16,8, 2020-2023 döneminde aynı paya baktığımızda 4 puan yukarıda olduğunu görüyoruz. Biz 2020 ocak ayı ile 2024 yılı ağustos ayını kıyasladığımızda yüzde 19,7'lik bir atış görüyoruz sanayi üretiminde. Pandemi öncesi dönemden yüzde 20 daha fazla üretiyor Türkiye. Ortaya çıkan fırsatlar değerlendirildiği için bu şekilde oldu.
Dolayısıyla daha uzun vadeli trende baktığımda Türkiye'nin sanayi üretiminde yükseliş trendini gösterdiğini ifade edebiliriz.
En temel hedeflerden biri enflasyonu düşürmek. Parasal sıkılaşma ve yüksek faiz gibi politikalar var bu elbette ki iç talebi etkiliyor. Parasal sıkılaştırma politikalarının elbette ekonomi üzerinde sanayi üretiminde konjoktürel bir etkisi olur. Burada yanlış anlaşılma olmaması lazım. Enflasyonla mücadele demek ekonomide büyümenin yavaşlaması demek değildir.
Bizim sanayi üretiminde ana trendimiz yükseliş istikametindedir. Dönemlik kayıplar geçicidir. Biz bütün bunları aşabilecek muazzam bir altyapıya sahibiz.
Sanayicilerimizde her an beraberiz. Onlar yeter ki enflasyonu düşürün diyorlar.
Biz 36 milyar dolarlık ihracattan bugün 262 milyar dolara geldik.
Ekonomik istikrarın siyasi istikrarın yanında olması gerekir. Biz özellikle kredi tarafında yatırımların yavaşlamaması için adımlar atıyoruz. İhracat kredilerinde limitleri artırdık. Bunun yanından yatırımlar tarafında yatırım taahhütlü avans kredisi programını devreye aldık.
Döviz kurunun artışı enflasyona bir geçişkenlik oluşturuyor. Bizim için esas olan bu programın (OYP) hedeflerine ulaşması. Programın ciddi kazanımları getirdiğini görüyoruz. Dış ticaret açığına bakıyoruz yıllık 122 milyar dolardan 79 milyara geldik geçen yıl Mayıs'tan bu yıl Eylül'e.
2026 sonu itibariyle tek haneli enflasyonun Türkiye'nin göreceğini düşünüyorum.
ASGARİ ÜCRETİ NE BELİRLEYECEK?
Biz hiçbir zaman toplumun hiçbir kesiminin alım gücünün enflasyona ezdirilmesine rıza göstermedik. Asgari ücrette hep bu hassasiyetle davranıldı. Yıl sonu itibariyle hem gerçekleşen enflasyon dikkate alınacak hem de bir enflasyon öngörüsü dikkate alınacak. İşsizliğin yükselmemesini sağlamak gibi pek çok hassasiyeti işveren kesimi işöçi kesimi bir arada değerlendirecek. Türk-İş Başkanı yakın bir zamanda bir açıklama yapmış. Şimdi konuşulmasın diyor. Bunu takdir etti. Şimdi konuşmamız bile bir enflasyon oluşturuyor. Hepimiz Türkiye için çalışıyoruz. Hedef Türkiye'nin rekabet gücünün korunması insanımızın alım gücünün korunması amaçlarının beraber gözetilmesidir. Ortak akılla isabetli bir karara bizleri taşıyacağına inanıyorum