ABD Başkanı Donald Trump, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile geçtiğimiz pazartesi Oval Ofis'te kamera karşısına geçti. Görüşme sonrası Trump ile Netanyahu'nun Türkiye için sarf ettiği sözler oldukça dikkat çekti.

Görüşme sonrası Trump, "Erdoğan'ı seviyorum, o da beni seviyor. Bu durum medyayı kızdırıyor. Türkiye’yi tebrik ederim. Erdoğan’a dedim ki, '2 bin yıldır kimsenin yapamadığını yaptın, Suriye’nin kontrolünü ele aldın'. Erdoğan gerçekten sağlam ve çok zeki biri. Başkasının başaramadığı şeyi başardı. Netanyahu’ya da İsraillilerin, Türkiye ile yaşanabilecek sorunları çözmek için aklıselimle hareket etmeleri gerektiğini söyledim. Türkiye ile yaşadığınız her sorunu çözebileceğimi düşünüyorum. (Netanyahu'yu işaret ederek) Siz makul olduğunuz sürece; bu konuda siz de biz de makul olmalıyız." sözlerini kaydetmişti.

Yeni Şafak yazarı Nedret Ersanel bugünkü yazısında, Türkiye'nin stratejik aklı, ABD'nin Suriye'deki beklentileri ve İsrail'in güvenlik hedefleriyle ilgili çarpıcı bir yazı kaleme aldı.

Ersanel'in Suriye cephesiyle ilgili değerlendirmesi şöyle:

"Ancak İsrail işin içinde olduğunda, “makûl” arayışları gönül rahatlığıyla yürütülemiyor. Örneğin, İsrail’in, Yunanistan-Kıbrıs Rum Kesimi ve “+” diyerek ABD ile çizmeye çalıştığı Akdeniz haritası. Ya da Suriye’de derinlere kadar inerek vurduğu üs bölgeleri…

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, bir Irak yayın organına verdiği mülakatta şöyle diyor; “İsrail (Suriye’de) kendisiyle ilgili güvenlik sorunu algılıyorsa, bununla ilgili parametreleri söylemeli. Aksi taktirde, ‘ben niyet okudum, şimdi değil ama bunlar belki 15 yıl sonra bana tehdit olurlar. Ben o zaman gidip oraları işgal edeyim’ olmaz. O zaman bir başkası da gelir sana bunu yapar”…

Netanyahu’nun, 'Suriye’nin, Türkiye dahil olmak üzere hiç kimse tarafından İsrail’e saldırı için bir üs olarak kullanılmasını istemiyoruz' sözlerine peşinen verilen cevaptır bu. Kaldı ki, İsrail’in 'el altından' yaptıkları hesap edildiğinde -ki sadece Akdeniz ya da terör örgütünü desteklemekle sınırlı değil, Türkiye iç siyasetine yönelik kaşımaları da dahildir- Ankara da buna göre hareketlenirse ne olacak!

İsrail’in korkusunu anlıyoruz. Daha önce karşılaşmadığı bir güçle “sınırdaş” olmak, üstelik bu gücün kendisini aşan kabiliyetlere sahip olması ürkütücü olmalı. Fakat yapacak bir şey yok; bununla yaşamayı öğrenmeli…

Şunu da yok saymamalıyız, hata olur; İsrail’e yönelik fiziki bir saldırı, karşısında hâlâ Amerika’yı bulacaktır. Fark, ABD’nin bunu kesinlikle istememesidir. Biden döneminde, 'bu uçak gemileri neden burada' sorusunu akla getiren destek artık yoktur. Ama Türkiye-İsrail savaşı gibi cehennemin kapılarını açacak ihtimale de izin verilemez…
O halde?..

Türkiye-ABD ilişkileri, olası Erdoğan-Trump görüşmesi ile bir başka evreye geçecek gibi görünüyor. Bunun içinde, Trump’ın getirdiği vergiler de var, CAATSA da var, diğer yaptırımlar da var, F-35 dosyası da var, Suriye ve İsrail de var ama…

Asıl saha, müsait jeopolitik bağlamdır. Bu rol, ABD’nin aklındakilerle “kısmen” uyuşacak. Aynı zamanda Rusya ve Avrupa ile hatta Çin’le, Hindistan’la dahi uyuşabilir…
Uyuşmadığı yerleri yönetme becerisi Türkiye’yi stratejik değer listesinde daha önce hiç bulunmadığımız bir sıraya yükseltebilir."

Yorumlar 0 Yorum Var