Ortadoğu’daki gerilim, küresel enerji ve finans piyasalarını alarma geçirdi. İsrail'in İran’a yönelik operasyonlarının planlı ve aşamalı biçimde sürdürüleceği yönündeki açıklamalar, sadece bölgesel güvenliği değil, küresel ticaret ve enerji akışını da tehdit eder hale geldi. Uzmanlara göre, Hürmüz Boğazı’nın olası bir kapanması, petrol fiyatlarını üç haneli seviyelere çıkarabileceği gibi, Türkiye’nin İran’la olan 6 milyar dolarlık dış ticaret hacmini de doğrudan etkileyebilir. Borsa İstanbul’da yaşanan sert düşüşler ve enflasyonist baskının artabileceği uyarıları, ekonomik risklerin çok boyutlu olduğuna işaret ediyor. Ekonomist Yüksel Okşak piyasaların gidişatına yönelik değerlendirmelerde bulundu.
"SÜREÇ DEVAM EDECEK GİBİ GÖRÜNÜYOR"
Ekonomist Yüksel Okşak şunları söyledi:
İsrail tarafından bugün biliyorsunuz yapılan bir beyanat oldu. O da işte bu saldırıların, bu operasyonun planlı ve aşamalı olduğunu ifade ettiler.Bu da şu demek, yani bu sürecin bugün de bitmeyeceği, bırakın misillemeyi, İsrail tarafından sürdürülecek olan yapının devam edeceği anlamına geliyor.Şimdi bu tarafından baktığımızda, aslında küresel enerji piyasaları tarafından, finans piyasaları tarafında açıkçası bir jeopolitik penceresi açılıyor mu? Evet, açılıyor gibi gözüküyor.Yani küresel petrol arzının yüzde dördü, beşi civarı bir rakamı karşılıyor İran.Üretim anlamında belki bir miktar daralmaya neden olacak.Hem de siz de girişte ifade ettiniz, petrol fiyatları da biliyorsunuz, bu riskli dönemlerde, savaş dönemlerinde ciddi manada etkileniyor.Ki daha bugün sabah saatleri itibarıyla zaten önemli bir artışta yetmiş beş dolarları gördü diyelim.
"İKİ ÜLKE ARASINDA TİCARET HACMİ 6 MİLYAR DOLAR"
Bu işin tabii enerji piyasası tarafı ve finansal piyasalarda taşıdığı risk tarafı.Bir de bizim ticaretimiz var.Yani bu süreç İsrail’in ifade ettiği gibi, yani bu saldırılar ya da bu operasyon onların tarafından “operasyon olarak bitirendi” biliyor da,eğer böyle aşamalı ve planlı sürecekse, yani bu Ukrayna-Rusya'da yaşadığımız gibi uzun soluklu bir süreç olacaksa,bu, o zaman bizim ticaretimizi de elbette ki burada etkileyecek.Yani Türkiye’nin İran’a yaklaşık 3,2 milyar dolarlık bir ihracatı var.Kabaca 2,5 milyar dolarlık da ithalatı var.Dolayısıyla 5-6 milyar dolarlık bir dış ticaret potansiyelinden bahsediyoruz karşılıklı.Bunların da ister istemez zedelenmesi demek; bunlar çoğunlukla işte makine, plastik, kimyasal ürünler gibi birçok sektörü karşılıyor bizim tarafımızdan.Tarımsal ürünler gibi.Karşı taraftansa petrol ürünleri, doğal gaz gibi belli başlı bazı imalat ürünlerini beraberinde getiriyor.Dolayısıyla işin ulusal ticaret boyutunda da karşı karşıya kalacağımız riskler bunlar.
"RUSYA-UKRAYNA SENARYOSUNA DÖNEBİLİR"
Yine siz girişte ifade ettiniz.Borsa İstanbul tarafında elbette ki olumsuz gelen bu haberler dün itibarıyla daha yüzde ikilik kayıplar meydana getirmişti.Dokuz bin beş yüzleri falan görmüştük ama bugün de zaten çok ciddi satıcılı devam ediyor.Yani akşam saatlerinde neler olur hep beraber göreceğiz.Ama geçen yılın aynı dönemine göre yaklaşık %10’luk bir kayıp, belki de karşı karşıya olduğumuz bir rakam olarak ifade etmek gerekirse, böyle bir tabloyla beraberiz.Buradaki kayıp çok önemli noktalara varıyor.Yarın öbür gün belki başka sıkıntılar da olabilir.Yani bu Hürmüz Boğazı’nın kapatılmasıyla ilgili, yani bu süreç uzun sürerse,o zaman işte küresel ticaret bu işten çok daha kötü etkilenir.Yani toparlarsak böyle, en kötü senaryo nedir dersen, bu durumda en kötü senaryo bu işin bölgesel bir savaşa dönüşmesi, tıpkı Ukrayna-Rusya’da olduğu gibi.Eğer böyle bir tablo ortaya çıkarsa:Türkiye uluslararası ticaret anlamında bu süreçten negatif etkilenecektir.Şimdi komşumuz bizim, hem uluslararası ticaret anlamında böyle bir sıkıntı yaşamaması, hem de petrol fiyatları nedeniyle içeride bir enflasyonist baskıyla beraber de göreceğiz demektir.
Yani bir taraftan enflasyonu çözmeye çalışıyoruz ama bir taraftan küresel riskler de peşimizi maalesef ki bırakmıyor.Her geçen gün farklı bir küresel risk ortaya çıkıyor ama bu küresel riskler de ister istemez enflasyonist baskı oluşturuyor.Şimdi iç piyasada Türkiye’de çok uzun süredir biliyorsunuz faiz oranları çok yüksek.Enflasyonu da kontrol altına almaya çalışıyoruz.Dolayısıyla ortada çok ciddi bir durgunluk var.Bu durgunluğun üzerine bir miktar da enflasyonist baskının gelmiş olması,tekrar “acaba stagflasyonu tekrar Türkiye’de tartışma konusu haline getirebilir mi?” Soru işareti. Hep beraber ilerleyen günlerde göreceğiz.