SETA’nın “Sosyal Panorama 2025” programında konuşan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, Türkiye’nin doğurganlık hızının 1.48’e kadar düştüğünü belirtti.
SETA’nın düzenlediği “Sosyal Panorama 2025: Türkiye’de Değişen Nüfus ve Ailenin Geleceği” programı, Türkiye’nin demografik yapısında yaşanan büyük dönüşümleri ele almak amacıyla bugün başladı. Etkinlik, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz’ın kapsamlı ve çarpıcı değerlendirmeler içeren açılış konuşmasıyla gerçekleştirildi.
Yılmaz, konuşmasında Türkiye’nin hızla değişen nüfus dinamiklerini; ekonomik, sosyal ve kültürel boyutlarıyla ele alarak kritik mesajlar verdi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın selamlarını ileterek başlayan Yılmaz, SETA’nın Türkiye’nin toplumsal hafızasını yakından okuyarak geleceğe dair güçlü analizler üreten öncü bir düşünce kuruluşu olduğunu vurguladı.
Program kapsamında lansmanı yapılan “Sosyal Panorama 2025 – Nüfus ve Aile” kitabının, Türkiye’nin demografik gerçekleri ve projeksiyonlarına bilimsel bir zemin sunduğunu belirten Yılmaz, bu çalışmanın politika yapım süreçlerine değerli katkılar sağlayacağına inandığını söyledi.
“TARİHİMİZİN EN DÜŞÜK DOĞURKANLIK SEVİYESİ”
Yılmaz konuşmasında Türkiye’nin nüfus yapısında yaşanan kritik düşüşe dikkat çekerek şu verileri paylaştı:
2001’de 2.38 olan doğurganlık hızı,
2017’de 2.08’e,
2024’te ise 1.48’e düştü.
Bu oranın birçok Avrupa ülkesinin bile altına gerilediğini vurgulayan Yılmaz, nüfusun kendini yenileyebilmesi için gerekli olan 2.1 seviyesinin çok uzağında olunduğunu ifade etti.
“Bu hızla devam edersek Türkiye’nin nüfusu bir süre sonra artmayacak, tersine azalmaya başlayacak. 2050 ve 2100 projeksiyonlarında bunun net şekilde görüldüğünü” belirten Yılmaz, düşen doğurganlıkla birlikte yaşlı nüfus oranının da hızla yükseldiğine dikkat çekti.
Yılmaz, dünya genelinde doğurganlıkta bir gerileme yaşansa da Türkiye’nin Güney Kore ve Malezya gibi en hızlı düşüş gösteren ülkeler arasında yer aldığını ifade etti. Geçmişte bazı ülkelerde uygulanan nüfus azaltıcı politikaların pilot alan olarak seçildiğini, Türkiye’nin de bu süreçten etkilenen ülkelerden biri olduğunu söyledi.