DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Anadolu Yayıncılar Federasyonu (TÜBAF) yönetim kurulu üyeleriyle bir araya geldi. Samimi bir atmosferde gerçekleşen buluşmada Babacan, Türkiye’nin dış politika stratejileri, uluslararası ilişkilerde itibarın rolü, değer odaklı diplomasi anlayışı ve muhalefetin yurt dışı temaslarına ilişkin kapsamlı değerlendirmelerde bulundu.
Konuşmasına ev sahipliği için teşekkür ederek başlayan Babacan, hem Türkiye’nin hem de dünyanın kritik bir değişim sürecinden geçtiğini ifade etti. Türkiye’nin jeopolitik konumunun önemine dikkat çeken Babacan, ülkenin üç kıtanın, üç denizin ve farklı medeniyet havzalarının tam kesişim noktasında yer aldığını vurguladı.
“TÜRKİYE’Yİ ZAYIF GÖSTEREN BİR DİL KULLANILMAMALI”
TÜBAF Başkanı Sinan Burhan’ın, CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve Ekrem İmamoğlu’nun yurt dışındaki temasları ve eleştirilerine yönelik sorusu üzerine Babacan, siyasi bir prensibe dikkat çekti. Siyasetçilerin yurt dışındayken milli konularda Türkiye’yi eleştirmemesinin önemli bir gelenek olduğunu hatırlatan Babacan, bu durumun bir denge içinde yürütülmesi gerektiğini belirtti.
Babacan, yurt dışı temaslarında Türkiye’nin çıkarlarının ve temel değerlerinin gözetilmesinin esas olduğunu vurgulayarak şu ifadeleri kullandı:
Bizim yaklaşımımız nettir; her doğruyu her yerde söylememek gerekir.
Ülkenin sorunlarını inkâr edemeyiz ancak Türkiye’yi zayıf gösteren bir dil de kullanılmamalıdır.
Biz temaslarımızda Türkiye’nin güçlü yönlerini, potansiyelini ve halkımızla kurulan uzun vadeli ilişkilerin önemini anlatıyoruz.”
BATI GAZZE KONUSUNDA SINIFTA KALDI
Dış politikada değer odaklı yaklaşımın önemine değinen Babacan, Batı dünyasının çoğu zaman çıkar odaklı bir tutum sergilediğini ifade etti. Özellikle Gazze’de yaşanan insani trajediye dikkat çeken Babacan, sivillerin, kadınların ve çocukların hedef alındığı bir ortamda sessiz kalınamayacağını dile getirdi.
Gazze’de son iki yıldır yaşanan krizde yaklaşık 70 bin kadın ve çocuğun hayatını kaybettiğini belirten Babacan, Batılı ülkelerin bu noktada sınıfta kaldığını vurguladı. Rusya-Ukrayna Savaşı ile Gazze’deki durum arasındaki çelişkiye işaret eden Babacan, “Rusya-Ukrayna Savaşı’nda sergilenen tutumla Gazze’deki yaklaşım arasında ciddi bir çelişki var. Batılı ülkeler İsrail ile olan çıkar ilişkileri nedeniyle sessiz kalıyor. Dış politikada öncelik insan olmalıdır.” değerlendirmesinde bulundu.
"İTİBAR, BAZEN EKONOMİK VEYA ASKERİ GÜCÜN BİLE ÖTESİNE GEÇEBİLİR"
Türkiye’nin sahip olduğu büyük potansiyelin doğru stratejilerle birleşmesi gerektiğini ifade eden Babacan, ülkenin genç nüfusu ve geniş diplomatik ağıyla dünyada söz sahibi olma fırsatına sahip olduğunu belirtti.
İtibarın bir ülke için en büyük güç faktörü olduğunun altını çizen Babacan, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ülkenin itibarı yüksek olduğunda, biz buna ‘sözün gücü’ diyoruz. İtibarın yarattığı etki, bazen ekonomik veya askeri gücün bile ötesine geçebilir. Türkiye bu itibarı ve güvenilir bir muhatap olma gücünü ne kadar etkin kullanabilirse, hem kendi içinde hem de bulunduğu coğrafyada o kadar fayda sağlar; bu durum barışa ve ekonomik kalkınmaya da doğrudan katkı sunar.”
Program, Babacan’ın TÜBAF üyeleriyle yaptığı karşılıklı görüş alışverişi ve günün anısına çekilen hatıra fotoğrafıyla sona erdi.