Tüm kan kanserlerinin yaklaşık yarısını lenfomaların oluşturduğunu dile getiren Prof. Dr. İhsan Karadoğan, “Aklınıza gelebilecek her hastalığı taklit etme potansiyeline sahip olan bir hastalıktır ve hangi organı tutarsa ona göre bir belirti ile ortaya çıkar” dedi. Her 2 bin kişiden birinde lenfomanın görülebileceğini dile getiren Prof. Dr. Karadoğan, özellikle sebze ağırlıklı beslenme alışkanlıklarının, bu hastalığı yüzde 40 oranında azalttığını ifade etti.

Lenfomanın, bağışıklık sisteminden sorumlu olan hücrelerin kanserleşerek vücutta aşırı çoğalması nedeniyle ortaya çıkan kötü huylu bir hastalık olduğunu ifade eden, Memorial Sağlık Grubu, Medstar Antalya Hastanesi Hematoloji ve Kemik İliği Nakli Merkezi Başkanı Prof. Dr. İhsan Karadoğan, “Bu hastalık genelde, ileri yaştaki hastalarda ortaya çıksa da her yaşta görmek mümkün. Kan kanserleri içerisinde görülme sıklığı en yüksek olan hastalık grubu. Tüm kan kanserlerinin yaklaşık yarısını lenfomalar oluşturuyor” dedi.

“LENF BEZLERİNDEKİ BÜYÜME EN SIK GÖRÜLEN BELİRTİ”

Lenfomanın her organı tutabileceğini ve buna göre farklı bir belirtilerle ortaya çıkabileceğini vurgulayan Prof. Dr. Karadoğan, “Lenfoma aklınıza gelebilecek her hastalığı taklit etme potansiyaline sahip olan bir hastalık. Lenfosit adıverilen hücrelerin yoğun olarak bulunduğu bir takım dokular vücudun her noktasında bulunuyor. Zaten bu nedenle her yeri tutabilen bir hastalıktır. En sık, lenf bezlerinde görülme şeklinde ortaya çıkıyor” şeklinde konuştu.

“Hastalık boyun, kasık ve koltukaltı bölgelerinde olabileceği gibi dışarıdan fark edilemeyecek göğüs kafesi içinde veya karın boşluğunda da olabiliyor” diyen Prof. Dr. Karadoğan, “Tabi bu bölgelerde büyüdüğü zaman, eğer dışarıdan fark edilebilecek durumdaysa, hastanın o şişliği elle hissetmesi veya gözle görmesi mümkün. Ama örneğin göğüs kafesi içindeyse o zaman etraftaki organlara bası, kuru öksürük, göğüs ağrısı, nefes darlığı gibi problemler yapabiliyor veya mide bağırsak sisteminin çalışması bozulduğu için, mide bağırsak hastalığı varmış gibi ishal, kabızlık, mide ağrıları, erken doyma gibi birçok probleme yol açabiliyor. Bunun dışında bir grup hastada ateş, gece terlemesi veya kilo kaybıyla kendini gösterebiliyor” diye konuştu.

“50-60 TANE FARKLI LENFOMA TİPİ VAR”

Patolojik olarak lenfoma tanısını konulduktan sonra mutlaka lenfomanın alt grubunun da belirlenmesi gerektiğini ifade edenProf. Dr. Karadoğan,  konuşmasına şöyle devam etti:

“Lenfoma tek bir hastalık değil.50-60 tane farklı lenfoma tipi var. Bunların klinik seyirleri, belirti ve bulguları, ortaya çıkış şekilleri, tedaviye cevapları ve kullandığımız ilaçların hepsi birbirinden farklı. Önce lenfomanın alt tipini belirliyoruz, sonra genellikle Pet CT adını verdiğimiz bir film çekerek hastalığın yaygınlığını belirliyoruz. Ve ona göre bir tedavi planı oluşturuyoruz. Yine kemoterapi, radyoterapi en önemli tedavi seçeneklerini oluşturuyor.  Bunun dışında özellikle son yıllarda, ‘akıllı ilaç’ ya da ‘hedefe yönelik ilaç’ diye bildiğimiz yeni bir takım moleküller var. Bunlar sağlıklı hücrelere çok fazla zarar vermeyerek kanser hücresini bulan ve onları yok eden ilaçlar. Bu tip ilaçları da yoğun olarak kullanıyoruz. Yine kemik iliği nakilleri de lenfoma tedavisinde, özellikle de standart tedavilere cevap vermeyen ya da standart tedaviler sonrasında iyileştikten bir dönem sonra yine tekrarlamış olan hastalarda sıklıkla kullandığımız bir tedavi yöntemi.”

“BAĞIŞIKLIK SİSTEMİNİ ETKİLEYEN HER DURUMDA GÖRÜLME SIKLIĞI ARTIYOR”

Lenfomanın her 2 bin kişiden birinde görülebileceğini dile getiren Prof. Dr. Karadoğan, “En sık görülen kan kanseri tipi. Bu bağışıklık sisteminin bir hastalığı olduğu için bağışıklık sistemini etkileyen her türlü durumda lenfomanın görülme sıklığı artıyor. Mesela bazı mikroorganizmalar, bağışıklık sistemini direkt hedef alıyor, AIDS’e yol açan HIV virüsü gibi. HIV enfeksiyonu olanlarda bu riskin 80 kat arttığını biliyoruz. Yine bağışıklık sisteminin baskılanması, lenfomanın gelişiminde önemli bir rol oynuyor. Kanser tedavisinde kullandığımız birçok ilaç, daha sonraki yıllarda lenfomanın gelişme riskinin artmasına yol açabiliyor. Kullandığımız ilaçların ileride ne sıklıkla lenfoma riskini arttırdığını biz önceden bildiğimiz için, bu hastaları zaten tedavilerden sonra yakın takibe alıyoruz” dedi. Prof. Dr. Karadoğan, “Her zaman bir kanseri tedavi ederken, o kanserde etkili olabilecek en optimum dozda ilacı vermeye çalışıyoruz. Ne gereğinden az ne de gereğinden fazla” şeklinde konuştu.

“TARIM SEKTÖRÜNDE ÇALIŞAN KİŞİLERDE ÇOK FAZLA GÖRÜLÜYOR”

Lenfomanın tarım sektöründe çalışan kişilerde çok fazla görüldüğünü ifade eden Prof. Dr. Karadoğan, “Tarım sektöründe kullanılan ilaçlar önemli nedenlerden bir tanesi. Tarım sektöründe çalışan kişiler kendilerini çok fazla korumuyorlar, kontrolsüz bir şekilde ilaçlama yapabiliyor giymeleri gereken kıyafetleri giymeyebiliyorlar. Bu tip hasta gruplarında maalesef lenfoma hastalığını daha sık görebiliyoruz” dedi.

SEBZE VE MEYVE AĞIRLIKLI BESLENMEK ÖNEMLİ

Lenfomanın kısmen beslenmeyle de ilişkili olduğuna değinen Prof. Dr. Karadoğan, “Örneğin kişi sebze ya da meyve ağırlıklı besleniyorsa, o kişide lenfoma görülme sıklığının yüzde 40 oranında azaldığını biliyoruz” diye konuştu.

Yorumlar 0 Yorum Var
'de daha fazlasını keşfet
Fragmanlar Dünya Sağlık Spor Yemek