Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Kanal7 Ankara Temsilcisi Mehmet Acet'in sunduğu Başkent Kulisi programında gündeme ilişkin önemli açıklamalar yaptı. "Şu anda Karadeniz’de çalıştığımız bölge de aslında oldukça derin 2100-2200 metre. Akdeniz’de de 2000-2500 metre denizlerde çalışmışlıklarımız var ama bu gemiler rahatlıkla bu işleri yapabiliyor. Özellikle olarak derinlik anlamında çok bir farklılığı yok" ifadelerini kullandı.
Kanal7 Ankara Temsilcisi Mehmet Acet'in sunduğu Başkent Kulisi'ne konuk olan Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, Lityum üretim tesisi, Türkiye ve Azerbaycan arasındaki yeni enerji hamlesi, Karadeniz'de keşfedilen doğalgaz rezervi ve yeni sondaj çalışmaları hakkında soruları cevapladı...
Bakan Dönmez'in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
KARADENİZ’DEKİ ÇALIŞMALAR
Çalışmalara başladık süratle, şu anda ön mühendislik çalışmaları tamamlanmak üzere, detaylı mühendislik için de hazırlıklar devam ediyor. Biliyorsunuz Tuna-1 kuyusunun da keşfini açıklamıştık. Akabinde de Türkali-1 ismini verdiğimiz kuyuda da sondaja başlamıştık, oradaki sondaj çalışması da bitti, Fatih’in ikinci sondaj çalışması bitti.
Kuyuda hedeflediğimiz derinliğe ulaştık. Oradaki yapılardaki testler devam ediyor. Şöyle söyleyeyim: Biz zaten bu tespit kuyularında ilk açılan kuyudaki verilerin teyidini yapıyoruz. Arkadaşlar da şu anda test çalışmalarını tamamlamak üzereler. Bugüne kadarki yapılan test ve analiz çalışmaları Tuna-1 kuyusundaki verilerin hemen hemen benzer şekilde Türkali-1 kuyusunda da tekrarlandığı, başka bir ifadeyle teyit edildiği şeklinde. İnşallah orada 1-2 haftalık bir test sürecimiz var, sonrasında zaten biz kuyu açma işlemlerine devam edeceğiz.
KIYI TERMİNALLERİ FİLYOS'TA YAPILACAK
Şimdi biz çok büyük bir sahadan bahsediyoruz, yaklaşık 250 kilometrekarelik bir saha. İlk kuyuyu vurduk keşif amaçlı biliyorsunuz ve rakamı açıklamıştık. Şimdi formasyonun teknik özelliklerini daha yakın tanıyabilmek için tespit kuyuları açıyoruz, yaklaşık 3-4 tane olacak bunlar. Bu tespit kuyuları aynı zamanda yarın üretim kuyusu da olacak. Bizim oradaki kuyu planlamamız 30 ila 40 arasında değişecek gibi gözüküyor, oradaki çünkü rezervimiz büyük. Ve süratle de bu iş planını yapmamız gerekiyor, biliyorsunuz Sayın Cumhurbaşkanımız 2023’te bu gazı sisteme dahil edelim diye bir talimatı oldu, biz de o yönde planlamalarımızı yaptık ve çalışmalar da devam ediyor. Çünkü sadece kuyu açmakla bitmiyor, yani kuyunun tamamlanması, orada su altı yapılarının, vana, kontrol sistemleri vesaire bunların yapılması, siparişlerin verilmesi, sonra da su altında, yani deniz altında boru hattının planlanması ve yapımı gibi birçok süreç var. Keza kıyıda yapacağımız tesisler var, terminaller var. Geçtiğimiz hafta da Sanayi Teknoloji Bakanımız, Ulaştırma Bakanımız ve benim başkanlığımda Filyos’ta bir planlama çalışması da yaptık. Biliyorsunuz Filyos zaten bir endüstri bölgesi ilan edilmişti, orada da büyük bir limanımız biliyorsunuz inşaatı tamamlanmak üzere.
Oraya getirmeyi planlıyoruz, dolayısıyla kıyı terminallerini de orada yapacağız. Bunların hepsini eş zamanlı olarak Türkiye Petrolleri yürütüyor.
İLK GAZ 2023'TE
Takvim işliyor, yani 2023 yılında inşallah ilk gazı alacağız. Tabii ilk gazı aldıktan sonra da yeni kuyuların da bir taraftan tabii inşaatı devam edecek. Onlarla birlikte … dönemine, yani maksimum üretim seviyesine 2028 yılında ulaşmayı planlıyoruz, ama 2023’te ilk gaz üretimini yapmış olacağız.
VATNADAŞIN CEBİNE OLUMLU YANSIYACAK
Şüphesiz şu anda Türkiye kullandığı gazın tamamına yakınını, yani yüzde 99’luk kısmını ithal ediyor. Rusya başta olmak üzere, Azerbaycan, İran, sıvı doğal gaz alıyoruz Cezayir’den, Katar’dan, Nijerya’dan ve değişik kaynaklardan. Türkiye kendi gazını ürettiğinde şüphesiz maliyetlerimizi olumlu etkileyecek, o da aynı oranda vatandaşa yansıyacak. Ama onun için tabii gazın sisteme girmiş olması lazım ve tüketimden ciddi miktarda işte pay aldıkça, yani pay almasına paralel olarak da bizim gaz maliyetlerimiz düşecek, bunlar da doğal olarak vatandaşımıza olumlu yansıyacak.
YENİ ENERJİ ANLAŞMALARINDA TÜRKİYE'NİN ELİ GÜÇLENDİ
Şimdi şöyle: Tabi şu anda dediğiniz gibi bizim üç ülkeyle boru gazı üzerinden, yaklaşık 2-3 ülkeyle de LNG kontratlarımız var. Özellikle boru gazları ilk boru hattının yapıldığı yıllarda uzun dönemli yapıldı tüm dünyada olduğu gibi. Yani bunlar minimum 25-30, hatta 40 yıla kadar…
90’larda yapılmış. Bunların şimdi bir kısmının tabii süreleri dolmaya başlayacak önümüzdeki yıldan itibaren. 2021 yılında yaklaşık 15-16 milyar metreküplük bir kontratımız sonlanacak. Hatta önümüzdeki 5 yıl içerisinde bu rakam belki 2 katına kadar ulaşacak, yani 25-30 milyar metreküplük kontratlar sona erecek. Tabi biz bu arada Karadeniz’deki gazımızın planlamasını yapacağız. Kısa orta vade de bütün tüketimimizi yerli kaynaklardan karşılama imkanımız yok, yani hali hazırda bu kaynak ülkelerden doğal gaz getirmeye devam edeceğiz. Biz gazın gazla rekabet ettiği bir ticaretleştirildiği bir merkez olma hedefiyle yola çıkmıştık. Ucuz kaynak sıralamasına göre bu ülkelerle yeni kontratlar yapılabilir, burada kamu da BOTAŞ’ta olabilir, özel sektör de olabilir. Bunları önümüzdeki aylarda ve yıllarda hep birlikte göreceğiz. Yani ülke menfaatine vatandaşlarımızın menfaatine hangi kaynak daha ekonomikse o kaynakla… Karadeniz’deki gaz şüphesiz iyi bir avantaj sağlıyor, elimizi güçlendiriyor…
9 yıl Türkiye’ye yetecek bir gaz. 80 milyar dolar değerinde…
Doğrudur, ama bizim oradaki yıllık üretimimiz o kadar olmayacak … İhtiyacını karşılayacak kadar. Biz tabi o arada Karadeniz’de bu mevcut sahanın yanında yeni başka yerlerde sismik çalışmalarımıza devam ediyoruz, yani yeni keşifler gelirse o alanlardan gelecek. O da önümüzdeki yılın ilk yarısında inşallah tamamlanır sismik çalışmaları, ortada yine keşif amaçlı sondajlarımız olacak dolayısıyla, ilave keşifler o sahalardan geldikçe bizim tüketimimizi karşılama oranımız da o oranda artacak demektir.
Şu anda Karadeniz’de çalıştığımız bölge de aslında oldukça derin 2100-2200 metre. Akdeniz’de de 2000-2500 metre denizlerde çalışmışlıklarımız var ama bu gemiler rahatlıkla bu işleri yapabiliyor. Özellikle olarak derinlik anlamında çok bir farklılığı yok.