Kanal7 Ankara Temsilcisi Mehmet Acet, Yeni Şafak Gazetesi için kaleme aldığı "1071, 1453, 1915, 15 Temmuz 2016" başlıklı yazıda 15 Temmuz kahramanı Sabri Ünal'dan bahsettiği kısım şu şekilde;

Sabri Ünal isimli 15 Temmuz’un sembol isimlerinden bir başka gazinin akıl almaz cesaretini hatırladım.

Eline üç küçük taş alıp, darbeye katılan tankların önünü kesmeye çalışan bu genç kahramanın yaşadıkları, yakın tarih içinde bir tankın önüne geçme cesareti gösterebilen az sayıda insan arasında bile daha ayrıcalıklı bir konuma sahip.

Saniyeler içinde bir değil, iki tankın karşısına dikilme cesareti var onun hikâyesinde çünkü.

O anları anlatmak üzere şimdi de Sabri Ünal’ın kendisine sözü bırakalım:

“Elimde üç tane taş vardı. Tanklara onları atmaktı planım. Tanklar yaklaşınca önüne düştüm. Bu durumda kaçacak bir yerim de yoktu.

Tankı durdurmak için elimi kaldırdım. Duracak zannettim. Haberlerden bîhaberdim. İnsanların acımadan katledildiğinden haberdar değildim.

Tank (birinci tank) üstümden çıkınca ayağa kalktım. Ayağa kalkar kalkmak ikinci tank karşıma çıktı. İkinci tank da üzerime üzerime geldi.

Tekrar tankın orta açıklığına yatmayı tercih ettim.

Sağ kolum tankın paletleri altında kaldı, ezildi.

Tankların üzerime gelip beni ezmeye çalışmasından hiç korkmadım.”

(Diyanet Tv yayınından)

Şurası bir gerçek:

15 Temmuz gecesi, gerek Safiye Bayat’ın, gerek Sabri Ünal’ın gerekse görüntüleri çıkan ya da hiç çıkmayan yüzlerce kahramanlık hikâyesinin her biri, 33 sene önce Çin’in Tiananmen Meydanı’nda çekilen ‘bir adet’ görüntü kadar, en az o görüntü kadar kıymet arz ediyordu.

Demokrasi isteyen Çinli gencin tankın karşısına geçmesi, tankın manevra yaparak sağdan ya da soldan yoluna devam etmek istemesi, tankın önünde dikilen gencin buna izin vermemesi…

Burada da gerçek bir cesaret örneği var tabii.

Ama medya alıcılığı bakımından arada şöyle bir fark bulunuyor:

Tiaenanmen Meydanı’nda çekilen o görüntüyü 20 sene boyunca jenerik halinde gözümüzün içine sokan, CNN, BBC gibi Batılı büyük yayın kuruluşları, 15 Temmuz gecesi çekilen o kahramanlık hikâyelerinin bir tanesine bile böyle bir ayrıcalık tanımadılar.

Hepimizin malumu, Batı medyası, içinde demokrasiyi koruma adına her türlü mesajı taşıdığı halde 15 Temmuz’a karşı üç maymunu oynadı.

Serbest seçimlerle iş başına gelmiş bir yönetimi aleni bir darbeyle alaşağı etmek isteyenler ve onlara karşı tarihte örneği görülmeyen bir cesaretle karşı koyanlar.

Batı medyasının 15 Temmuz gecesiyle ilgili ‘ölü taklidi’ yapmasının arkasında elbette Batıdaki yönetimlerin benzer bir refleksle hareket etmeleri var.

Daha fazlasında ise, darbecilerin zaten Batı tarafından korunup kollanmaları, hatta işbirliği durumu var.

O nedenle 16 Temmuz’dan itibaren hatırlatmaya değil, unutturmaya dönük girişimler geldi o cenahtan.

Gazimiz Sabri Ünal da, anladığım kadarıyla bu yaman çelişkiye dikkat çekmek için şöyle bir özlü cümle ile benzer bir hatırlatmada bulunuyor:

“Seçmeyi, seçilmeyi veya seçilememeyi kaldırmayı biliyoruz.”

Böyle bir cümlenin devamında “O halde neden” sorusu akla düşmüş oluyor tabii otomatikman.

Batının 15 Temmuz karısındaki suskunluğu, hemen bir gün sonra o gece olup bitenleri görmezden gelmesi, kulaklarının üstüne yatmaları buradaki ‘neden’ sorusuna da yeterince cevap vermiyor mu?

Yorumlar 2 Yorum Var
  • Adil Düzen 15.07.2022 10:28
    Maşallah yiğidime
  • Timur 15.07.2022 09:19
    Kamyonlu teyze ne oldu