Uluslararası Adalet Divanı (UAD), Güney Afrika'nın İsrail'e karşı açtığı soykırım davasında ilk kararını açıklıyor.
- Gazze'de yaşanan insani trajedinin farkındayız. Can kayıplarından derin endişe duyuyoruz.
- İsrail'in, "dosyanın reddi" talebini reddediyoruz. Soykırım davası açılacak.
DAVA NASIL AÇILDI?
Güney Afrika, İsrail’in Gazze’deki askeri operasyonuyla 1948’te imzalanan BM Soykırım Sözleşmesi’ni ihlal ettiği gerekçesiyle 29 Aralık’ta Uluslararası Adalet Divanı’na başvurdu.
Soykırım kanıtlaması en zor suçlardan biri. Zira “soykırım niyeti” için insanları öldürmenin de ötesinde fiiller gerekiyor.
Bir devletin bir ulusal, etnik veya dini grubu kısmen veya bir bütün olarak yok etmek istediğinin kanıtlanması şart.
Güney Afrika’nın, İsrail’in planının veya davranış biçiminin başka hiçbir şeyle açıklanamayacağını kabul ettirmesi gerekiyor.
Birleşmiş Milletler’in (BM) en üst mahkemesi olan UAD, devletler arasındaki anlaşmazlıklara bakıyor.
Bugüne kadar hiçbir devlet soykırımdan suçlu bulunmadı.
UAD 2007’de Sırbistan’ın 1995’te Bosna Hersek’te 8 bin Müslüman erkeği öldürdüğü Srebrenica Soykırımı’nı önlemekte yetersiz kaldığına hükmetmişti.
İHTİYATİ TEDBİR NEDİR?
Bunlar, sahadaki durumun daha da kötüleşmemesi için alınabilecek geçici kararlardır.
Çoğu uzman Güney Afrika’nın, ‘hiçbir şey yapılmazsa’ büyük hayati tehditler olacağını kabul ettirmeyi başardığını düşünüyor.
Bu davanın 11-12 Ocak’taki kısmında yapılmıştı. İsrail 12 Ocak’ta savunmasını yapmıştı.
Güney Afrika mahkemeden İsrail’e Gazze’deki savaşı durdurmas ve Gazze’ye insani yardım girişindeki sınırlamaları kaldırma emri iletmesini talep etmişti.
İSRAİL SUÇLAMALARA NE YANIT VERİYOR?
İsrail soykırım suçlamasını “çok ağır bir çarpıtma” olarak niteliyor, kendisini savunma hakkı olduğunu ve Filistinli sivilleri değil Hamas militanlarını hedef aldığını belirtiyor.
KARAR NASIL OLACAK?
UAD ihtiyati tedbir kararı verebiliyor fakat bunlar, Güney Afrika’nın talep ettiği kararlardan farklı da olabilir.
Mahkeme İsrail’e uluslararası insan hakları hukukuna uyma, Gazze’ye gidecek bir araştırma heyetini kabul etme veya insani yardım üzerindeki kısıtlamaları kaldırma emri verebilir.
Mahkemenin kararlarının hukuki bağlayıcılığı var ve herhangi bir temyiz mekanizması bulunmuyor.
Öte yandan mahkeme, devletleri kararlarını uygulamaya zorlayamıyor.
Bu davanın açılması İsrail’in soykırım işlediği anlamına mı geliyor?
Hayır. Mahkeme davayı kabul edilebilir bulmuş olsa da, bugün bir ihtiyati tedbir kararı verse de davanın sonunda bir soykırım işlenmediği sonucuna varabilir.
Bir ihtiyati tedbir kararı, ortada büyük bir riskin bulunduğu ve durum tam anlamıyla incelene kadar her şeyin durması gerektiği anlamına gelir.
UAD’de davalar yıllar sürebiliyor.
Bir ihtiyati tedbir kararı ayrıca İsrail ve destekçilerine, eylemlerinin uluslararası incelemeye tabii olduğu mesajını verecektir.
BLİNKEN'DEN PANDOR'A TELEFON
ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Uluslararası Adalet Divanının (UAD) İsrail aleyhine açılan soykırım davasında ihtiyati tedbir talebine ilişkin kararını açıklayacağı oturumda ülkesini temsil edecek Güney Afrika Uluslararası İlişkiler ve İşbirliği Bakanı Naledi Pandor ile telefonda Gazze'deki durumu görüştü.
ABD Dışişleri Bakanlığından yapılan yazılı açıklamaya göre Blinken ve Pandor, telefon görüşmesi gerçekleştirdi.
Görüşmede sivillerin korunması, insani yardım akışının devam ettirilmesi ve kalıcı barışa yönelik çalışmalar dahil Gazze'deki durum ile ikili ilişkiler ele alındı.
YAKALAMA KARARI İÇİN YETERİNCE DELİL VAR
UCM'de Filistinli mağdurları savunan Fransız avukat Gilles Devers, Uluslararası Ceza Mahkemesinin (UCM) İsrailli yetkililer hakkında yakalama kararı çıkarması için savcılığın elinde yeterince delil bulunduğunu belirtti.
UCM Savcılık Ofisi ve Mağdur Ofisi ile görüşme yapmak üzere beraberindeki avukatlarla Lahey'e gelen Devers, AA muhabirine yaptığı açıklamada, UCM'nin İsrailli yetkililer hakkında yakalama kararı çıkarması için makul şüphenin yeterli olduğunu ve bu derecede bir şüpheye yetecek miktarda delilin bulunduğunu kaydetti.
HİÇBİR SAVAŞTA BU KADAR ÇOK KURBAN OLMAMIŞTI
Devers, UCM'ye sundukları delillerin arasında Gazze'deki sivillere yönelik saldırılar, sağlık sisteminin hedef alınması, 2 milyona yakın kişinin yerlerinden edilmesine ilişkin çok sayıda belge bulunduğunu kaydederek, "Kapsamlı bir soruşturma yürütmek ve tutuklama emri çıkarmak için fazlasıyla kanıt var. Dosyamız özellikle BM kurumlarına yapılan atıfların olduğu 1800 sayfadan oluşuyor." dedi.