İsrail'in generaller planı nedir? ABD savaşa mı çekilecek?

Birkaç gün önce hem İsrail hem de arap basınında yer alan bu iddia, Tel Aviv'in olası Suriye hedefleri hakkında soru işaretleri oluşturdu..

Öncelikle hadiseyi özetleyelim. İddiaya göre İsrail tankları, Suriye sınırını geçerek Kuneytra valiliğinin güney bölgesinde konuşlanıyor. Görseller servis ediliyor. Tabii duruma Esed rejiminden ilk yorum "hayal ürünü" şeklinde oluyor. İddialar reddediliyor.

İsrail ordusunun Suriye topraklarına girmiş olup olmamasının pek bir ehemmiyeti yok aslında. Çünkü bunu arzuladıkları çok açık zaten. Yani bugün olmasa da yarın buraya bir hamle gerçekleştirmeyecekleri söylenemez.

Bu durumu 7 Ekim'den sonra İsrail'in katil başbakanı Benyamin Netanyahu'nun dile getirdiği Yeşaya Kehanetinden görebiliyoruz.
Bu durumu Netanyahu'nun oğlunun paylaştığı Suriye hatta Türkiye topraklarını da içine alan haritadan görebiliyoruz.
Hatta bu durumu İsrail'in aşırı sağcı ırkçı Maliye Bakanı Smotrich'in bir belgeselde sarfettiği "sınırlarımız Şam'a kadar uzanacak" ifadelerinde de görebiliyoruz.

İsrail, dünya sessiz kalmaya devam ettikçe Gazze'de yaktığı ateşi Lübnan, Suriye, Ürdün, Mısır, Suudi Arabistan, İran, Türkiye her yere yaymakta kararlı kısacası.
Bu nedenle de Suriye'ye yönelik hamleleri dikkate değer..

İsrail'in Gazze ve Lübnan'da kara operasyonlarında kısıtlı kabiliyetinin olduğu görüldü. Ordunun böyle bir becerisi yok. Olsa Gazze'deki kara saldırılarında "Hamas'ı yok edeceğiz" ve "Esirleri geri getireceğiz" hedeflerine ulaşırlardı.

Çünkü bir avuç toprakta Amerika öncülüğündeki Batı'nın tüm desteği arkalarındaydı. Milyarlarca dolar silah yardımı aldılar. BMGK'ya gelen tüm seçenekleri VETO eden Amerika sayesinde uluslararası toplantılarda da siyasi destek arkalarındaydı.

En acısı da tüm dünya sessizliğe bürünmüş soykırımı izlemeye koyulmuştu. Buna rağmen hedeflerine ulaşamadılar Gazze'de.. Tek yapabildikleri bebekleri, çocukları, gençleri, kadınları, yaşlıları ve hastaları katletmek oldu..

Yetmedi Lübnan'a taşıdılar kanlı adımlarını. Hizbullah bahanesiyle önce "Güney sınırını kontrol altına alacağız" dediler. Yavaş yavaş kuzeye yöneldiler, zaman içerisinde tüm Lübnan sınırlarında katliama başladılar. Peki hava bombardımanından başka askeri varlık gösterebildiler mi? Hayır. 

Hizbullah'ın gerçekleştirdiği son Hayfa saldırısıyla iyice çizildi imajları. Dokunulmaz sandıkları karargahlarının ne kadar güvensiz oldukları ile yüzleştiler. İşte Suriye, bu pozisyondaki İsrail'in imajını düzeltme hamlesi olabilir..

İsrail'in Suriye'de yeni bir cephe açacak gücü yok. Amerika'nın desteğini çekmesi durumunda çaresizliğe bürüneceğini İsrail yönetimindeki isimler de dillendiriyor.
Ancak Suriye'den Hizbullah'a yönelik yeni bir cephe açma planı, İsrail'in bir taşta birkaç kuş vurmasına da imkan sağlayabilir.

Öncelikle Suriye'deki İsrail varlığı Gazze üzerindeki dikkati daha da dağıtacaktır. İsrail an itibariyle Gazze'nin kuzeyinde ne kadar inkar etse de soykırımın içinde soykırım uyguluyor. Bölgeye gıda başta olmak üzere yardım girişi yasaklanmış durumda. Evlerini terketmek isteyemen siviller "ya açlıktan öleceksiniz ya gideceksiniz" tehdidi altında. Bu planın ismi de "Generaller Planı"

Suriye'deki İsrail varlığı, Lübnan ile zaten yeterince dağılan Gazze üzerindeki dikkati daha da dağıtma ve Gazze'de olan bitenin Gazzeliler ile İsrail arasında kalması tehlikesi taşıyor.

İkinci önemli husus Hizbullah'ın Suriye-Lübnan bağlantısını kontrol edebilmek ve kesebilmek.. Başarılı olurlarsa İsrail'in karadaki operasyonel başarısızlığını kapatabilecek derecede önemli bir gelişme olur kendileri açısından. Bu yolla hem Lübnan hem de Suriye'deki Hizbullah yapılanmasına ağır kayıplar verebilirler. Yani askeri anlamda imajlarını düzeltebilirler Yine de bunun hiç de kolay olmayacağını vurgulamak gerek.

Üçüncü husus ise Suriye'deki dengeler ve Amerika'nın oyuna çekilmesi.
Amerika yönetimi, 7 Ekim'den bu yana hem İsrail'e silah verdi hem de ateşkes söylemleri ile kendi barbarlığının üzerini örtmeye çalıştı uluslararası topluma karşı.
Aynı oyunu sürdürüyorlar. Yine İsrail'e "sivil hassasiyetinde bulun yoksa yardımı keseriz" tehdidi savurdular. Gerçekliği var mı? Elbette yok.

Fakat Amerikanın bu söylemlere devam etmesine bile tahammül edemiyor İsrail. Fiilen tüm bölge ülkeleriyle savaşmak ve yanında Amerika'yı görmek istiyor.
Silah desteğini değil, ordusunu görmek istiyor.

Şimdi bu açıdan Suriye hamlesine bir kez daha bakalım.
2015'ten beri bölgede olan, İsrail'in Şam saldırılarına sessiz kalan ama kendi üslerinin olduğu bölgelere yönelik tehdit hissettiğinde harekete geçen bir Rusya gerçeği var.
Ne Suriye'nin savaşa girmesine, ne de İsrail'in Suriye'de varlık göstermesine razı olmazlar. Çünkü yıllardır bölgedeki kazanımlarını bir çırpıda küresel rakibi amerikanın kollarına atmaya yanaşmazlar.

Bu nedenle de Suriye'deki İsrail tehdidi, bir yerde Rusya'nın İsrail tehdidiyle baş etmek zorunda kalması anlamına geliyor.
Karşısında Rusya'yı gören İsrail de yanında daha güçlü ve sahada görünür bir Amerika görmek isteyecektir.
Bu durum, bugün girmekten imtina ettiği savaşa Amerika'yı zorla sokabilir.

Günün sonunda tüm bu senaryolar büyük bir savaşın arefesinde olduğumuzu söylüyor bize ne yazık ki..
Amerika, Rusya, İran ve Çin bu savaşa hazır olmadıklarını düşünüyor.
İsrail ise gözü dönmüş şekilde kan istiyor..
Önümüzdeki Amerikan seçimleri, bizlere sahadaki olasılıklara dair önemli sufleler sunacak.