Almanya'da televizyonlarda neden şiddet/suç haberleri neredeyse hiç yok? Çarpıcı analiz

Gazeteci Oğuzhan Erkmen, Alman ve Türk medyasını karşılaştırarak, "Almanya'da da şiddet, istismar, kaza oluyor ama ekranlarda göremezsiniz. Medya, bir ülkenin ruh halini belirler" ifadeleriyle medyanın toplumsal psikoloji üzerindeki etkisine dikkat çekti.

Uzun yıllardır medya sektörünün içinde olan gazeteci Oğuzhan Erkmen, sosyal medya hesabından yaptığı bir analizle Alman ve Türk medyasının şiddet ve suç haberlerini ele alış biçimindeki temel farkları ve bunun toplumsal sonuçlarını değerlendirdi.

Erkmen, açıklamasına Türkiye'deki haber bültenlerinin içeriğine dikkat çekerek başladı: "Türkiye'de haber açtığınızda karşınıza çıkan ilk şey nedir? Trafik kazası, tecavüz, cinayet, aile içi şiddet, gaz, çocuk istismarı, yani kan, gözyaşı, acı, dehşet. Her gün, her saat, her kanalda başka bir trajedi, başka bir korku. Sanki toplumun bütün enerjisi bu karanlık olaylara odaklanmış. İnsanlar haber izledikçe umudunu kaybediyor. Güvensizlik artıyor. 'Bu ülke nereye gidiyor?' hissi büyüyor."

ALMANYA'DA SUÇ BİREYSELSE YEREL, SİSTEMATİKSE ULUSAL HABER OLUYOR

Almanya'da benzer olayların yaşanıp yaşanmadığı konusunda ise Erkmen, "Almanya'da şiddet olmaz mı? Almanya'da da istismar var, şiddet var, kazalar oluyor, suç işleniyor. Ama dikkat! Bu olaylar ekranlara boca edilmiyor. Her kaza manşet olmuyor. Her tecavüz olayı bültene taşınmıyor" dedi.

ALMANYA'DA HABERLER 15 DK. TÜRKİYE'DE 60

Erkmen, Türkiye ve Almanya arasındaki haber sunum farkını süre üzerinden de örneklendirerek, "Üstelik yalnızca içerik değil, süre farkı da çok net. Türkiye'de ana haber bültenleri neredeyse 60 dakika sürerken, Almanya'da haberler genellikle 15 dakikada tamamlanır. Az sözle çok şey anlatılmak esastır" ifadelerini kullandı.

Alman medyasının toplumsal ruh halini şekillendirmedeki rolünü vurgulayan Erkmen, şöyle devam etti:

"Çünkü Almanya'da medya şunu biliyor: Bir ülkenin ruh halini ekranlar belirler. Her olayı ulusal habere taşırsan toplumda 'her yer tehlikeli, kimseye güven yok' algısı doğar. Almanya'da suç bireysel bir olaysa, yerel medyada kısa, öz ve kimlik gizlenerek verilir. Ama olay sistematik bir sorunsa günlerce analiz edilir. Yani olayın kendisi değil, anlamı haber olur. Bu yüzden insanlar sokakta yürürken sürekli saldırıya uğrayacakmış gibi hissetmez. Medya onları tetikte, gergin ve öfke dolu hale getirmez."

"TÜRKİYE'DE ŞİDDET NORMALLEŞİR, DEHŞET SIRADANLAŞIR"

Gazeteci Oğuzhan Erkmen, Türkiye'deki medyanın ise reyting, dikkat çekme veya siyasi yönlendirme amacıyla travmatik olayları sıklıkla öne çıkardığını belirterek, "O kadar çok travmatik olay gösterilir ki, toplumun zihinsel eşiği düşer. Şiddet normalleşir, dehşet sıradanlaşır ve sonra umut silinir. O yüzden birçoğumuz Almanya'daki haberleri izlerken şunu soruyoruz kendimize: Yahu bu ülkede hiçbir şey olmuyor mu? Aslında bal gibi de oluyor. Ama medya gösterme biçimiyle toplumu şekillendiriyor" değerlendirmesinde bulundu. Erkmen, analizini kamuoyuna bir soru yönelterek tamamladı: "Belki de sormamız gereken soru şu: Bizde olanlar mı fazla, yoksa gösterilenler mi?"