1974’te hazırlanan ve “Kissinger Raporu” olarak bilinen gizli belge, ABD’nin stratejik çıkarları doğrultusunda 13 ülkede nüfus artışını sınırlandırmayı hedefliyordu. Türkiye’nin de aralarında bulunduğu bu ülkelerde doğum kontrolü, aile planlaması ve propaganda yöntemleri devreye sokuldu. Raporda, genç nüfusun artmasının anti-Amerikancı hareketleri güçlendireceği öne sürülerek, gönüllülük kisvesi altında nüfusun azaltılması gerektiği savunuldu.

ABD destekli programlar kapsamında Türkiye’de yıllarca ücretsiz doğum kontrol hapları, spiral ve kondom dağıtıldı, kürtaj yasal zemine oturtuldu. USAID ve BM destekli kampanyalarla doğurganlık oranı hızla düştü. Bugün Türkiye’nin nüfus yenilenme oranı 2,1’in altına inmiş durumda. TÜİK verilerine göre doğurganlık oranı 1,48’e gerilerken, nüfusun %88’i artık kendini yenileyemeyen illerde yaşıyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 2008’de başlattığı “3 çocuk” çağrısı ve 2025’in “Aile Yılı” ilan edilmesi, bu tarihsel arka plana bağlanıyor. Erdoğan’ın sözleri, Kissinger raporuyla başlayan nüfus politikalarına bir meydan okuma olarak yorumlanıyor. Uzmanlar, hızla yaşlanan Türkiye’nin önümüzdeki yıllarda ciddi ekonomik ve sosyal risklerle karşı karşıya kalacağı uyarısını yapıyor.

Yorumlar 0 Yorum Var