Bakan Güler: Komşumuz Suriye’de istikrar ve güvenliğin sağlanması ve terör örgütleriyle mücadele edilmesi millî güvenliğimiz açısından hayati önemdedir.
Uzun süren acıların ardından barış içinde yaşama ve uluslararası toplumla yeniden bütünleşme yolunda önemli bir eşiğe gelen Suriye ile yakın temas güçlü koordinasyon ve yapıcı bir iş birliği içerisindeyiz.
İki ülke arasında imzalanan Ortak Eğitim ve Danışmanlık Mutabakat Muhtırası çerçevesinde başta terörle mücadele olmak üzere Suriye ordusunun savunma kapasitesinin artırılması teşkilat yapısının geliştirilmesi modernizasyonu ve personel eğitimi gibi alanlarda katkılarımızı sürdürüyoruz.
Suriye’de “Tek Devlet ve Tek Ordu” ilkesi çerçevesinde hazırlanan ve SDG ile Suriye yönetimi arasında 10 Mart tarihinde imzalanan mutabakat, hâlihazırda sahada karşılığını bulmamış ve somut adımlarla desteklenmemiştir.
Açıkça vurgulamak isteriz ki; entegrasyon süreci, belirsiz ve ucu açık ifadeler ile değil, net tarihli, bağlayıcı ve uygulanabilir bir yol haritası ile yürütülmek zorundadır.
Bu bağlamda; SDG’nin terör unsurlarından ayrıştırılarak Suriye Ordusuna entegrasyonu, ayrılıkçı ve adem-i merkeziyetçi söylemi terk etmesi, merkezi otoriteye bağlanması, ayrıca sahada paralel güvenlik yapılarının kesinlikle ortadan kaldırılması gerekmektedir.
Bu çerçevede Türkiye olarak, süreci en başından itibaren çok yakından ve titizlikle takip ediyoruz.
Diğer yandan İsrail’in son dönemde benimsediği, şüpheci güvenlik anlayışına dayalı, Suriye Hükümeti aleyhine devlet dışı aktörleri kışkırtıcı ve orantısız güç kullanan yaklaşımı, bölgede zaten kırılgan olan dengeleri daha da zedelemekte ve istikrarsızlığı derinleştirmektedir.
İsrail’in nefret dili kullanarak Türkiye’yi bölge için tehdit gösteren açıklamalarının aksine Türkiye, uluslararası hukuk çerçevesinde, istikrarın korunmasına ve terörle mücadele hedefine odaklanmıştır.
Buna karşın, İsrail’in sürdürdüğü istikrarsızlaştırıcı askerî tutum ve oluşturmak istediği Suriye, Türkiye’nin de doğrudan millî güvenliğini etkileyen bir tehdit alanı oluşturmaktadır.
İsrail, kendi güvenliğine ilişkin hassasiyetlerini Suriye’ye saldırarak, onu istikrarsızlaştırarak çözemeyeceğini idrak etmeli; Suriye’nin yeni yönetimiyle işbirliği temelinde, iyi komşuluk ve mütekabiliyet prensiplerine uygun olarak ilişki kurmalıdır.